𝟷𝟹

250 26 25
                                    

Herkes gözlerini açtığında kapkaranlıktı ortamda hiçbir şey görmüyorlardı herkesin gözleri bağlıydı.

Kimseden ses çıkmıyordu sessizliği bozan en gençleri oldu.

"Chan?"

Chan duyduğu sesin nereden geldiğini anlamaya çalıştı başta.

"Bebeğim, iyi misin? Çocuklar burda mısınız? Nerdeyiz biz."

Herkesten ses gelince chan biraz da olsa rahatlamıştı.

"Bi-bir dakika hyunjin? Hyunjin nerde? Chan hyung? Hyunjin yok!"

Seunmin endişeyle sesi gelmeyen hyunjin'e seslenmeye başlamıştı. Sesi ağlayacakmış gibi çıkmaya başaladığında tiz bir ses duyuldu, zil sesi mi? Uyarı sesi.

Birden gözleri açıldı aynı anda kapkaranlık geniş bir alanda aralarında 10 metre mesafelerle oturuyorlardı. Odayı aydınlatan tek şey uzun şeritler halinde yanan buz mavisi ve sarı ışıklardı.

Seungmin hyunjin'i gördüğünde hâlâ baygın olduğunu düşündü.

Jeongin ve hyunjin hariç herkes yan yana oturuyordu. İkili karşılarında yan yana oturuyordu.

                   (böyle düşünün)
jeongin hyunjin

   minho felix chan seungmin jisung changbin

Hyunjin hâlâ (uyuyor) baygın olması korkutuyordu.

"Nerdeyiz biz? Chan?"

"Bilmiyorum minho!"

Birden bağıran hyunjin ile herkes o tarafa döndü.

Herkes iyi olup olmadığını soruyordu.

"Hyunjin, iyi misin?" dedi seungmin sakince.

Hyunjin'in de gözleri açıldığında karşısındaki bedenlere baktı.

Ses çıkaramamıştı.

Birden ortamda yükselen kalın ve tanıdık gelen bir ses duyulmuştu.

"Merhaba... gençler."

Herkesin kafası yukarıya yükselmişti birden sesin nereden geldiğini anlamaya çalılmışlardı.

"Sen... tahmin ettiğim kişi misin?" dedi chan.

Histerik bir kahkaha sesi duyuldu. "Evet chan benim, sun oh özledin mi beni bebeğim?"

Vurgulayıp iğnelercesine konuşmuştu gülüyordu ama siniri sesinden belli oluyordu.

"Sen ne hakla." diye çıkıştı jeongin ama yanındaki siyahlara bürünmüş iki kişi birden elleri ile ağzını kapatıp omuzlarına bastırdı.

"Saygını bozmak istemezsin değil mi jeongin? Saygısızlık yapma, ben senden kaç yaş büyüğüm."

"Sen ne yaptığını zannediyorsun ya bıraksana bizi yıllar önce yaptıkların yetmedi mi? Hepimizi birbirine düşürmeye çalışman yetmedi mi?" dedi jisung, sun oh tekrar güldü.

"Yetmedi! Daha fazlasını istiyorum ve sizinle konuşmayacağım, burada iletişim kurabileceğim tek kişi var... Seungmin?"

Seungmin'in birden tüm vücudu kasılmıştı.

"Efendim." dedi titrekçe.

"Sen her zaman mantıklı cümleler kuran, aramızdaki en zeki kişisin ben sana söyleyeceğim sen de arkadaşlarına anladıkları dilde ileteceksin. Anlaşıldı mı?"

Seungmin dili tutulmuş gibi bir şey söylediği sırada ses bu sefer yükseldi. "Anladın mı!?"

"Sen ne hakla ona bağırırsın?" diye karşılık verdi hyunjin fakat vücuduna verilen sinyal ile tekrar acıyla bağırdı.

"Tamam tamam anlaşıldı tamam lütfen kimseye zarar verme."

"Ahh güzel şimdi. Güzel arkadaşlığımız neden bitti sor arkadaşlarına."

Seungmin konuşamıyordu. "Sor!" Tekrar irkilip sordu.

"Arkadaşlar sun oh ile yani sun oh hyung ile olan arkadaşlığımız neden bitti?"

"Evet aynen böyle cevaplayın."

Bir süre tekrar sessizlik oluştu.

"Cevaplayın!"

minho—"Öncelikle çok bağırıyorsun sun oh ikincisi ise senin yüzünden bitti."

sun oh—"Öyle mi dersin? Jisung sence neden bitti?"

minho—"Onu rahat bırak!"

sun oh—"Jisung!?"

jisung—"Imm aramız git gide bozuldu sen bize köyü davrandın."

sun oh—"Öyle mi dersin?"

Jisung yavaşça başını salladı.

sun oh—"Pekala felix, sence?"

felix—"Bana hep zorbalık yapıyordun hyung." titriyordu sesi, neredeyse ağlayacaktı.

changbin—"Seni elime geçirdiğimde geberticeğimden emin olabilirsin." changbin gülerek bağırmıştı.

sun oh—"Öyle mi changbin peki sence?"

changbin—"Sürekli jeongin'e kötü davrandığın için piç kurusu!"

sun oh—"Laflarına dikkat et changbin, felix de burada, etkilenmesini istemezsin değil mi? Hep hassas birisi olmuştur."

sun oh—"Seungmin pekala sence hyunjin neden günlerdir böyle? Sana bile vurdu değil mi hâlâ seviyorsun ama onu?"

seungmin—"Ben sen değilim."

sun oh—"Öyle mi o zaman o da biraz acı çekmeli."

Birden hyunjin'in yanında olan iki kişi kollarını sıyırıp ellerindeki bıçakları çıkarmışlardı.

Herkesin gözleri büyürken chan bağırdı.

"Sakın sakın sun oh sakın dokunma ona."

seungmin—"Sun oh hyung lütfen tahmin ettiğim şeyi yapma lütfen bak o senin canın yansın istemezdi yapma."

sun oh—"Sevgin gözlerimi yaşarttı seungmin."

seungmin—"lütfen." Ağlamaya başladığında adam hyunjin'in karşısına geçip vurmaya başladı. Her vurduğunda hyunjin acıyla inliyor seungmin'in ağlama sesleri yükseliyordu.

seungmin—"Hyung! yapma!"

sun oh—"Durun!" komutuyla durmuştu.

Hyunjin'in dudağı ve kaşı patlamış yanağında kızarıklıklar oluşmaya başlamıştı.

seungmin—"teşekkür ederim." demişti sessizce.

sun oh—"Devam edin."

seungmin—"Hyung lütfen! Canı acıyor!" kimse dinlememişti onu.

Adamlardan birisi hyunjin'i kaldırırken hyunjin tam karşılık veriyordu ki acıyla kafasını tutmaya başladı.

"Ah anlatmadım değil mi? Hyunjin neden böyle? Anlatayım. Zaten kurbanım oydu seçmiştim. Sizi aylardır izletiyorum kavga ettiklerini duydum ve benim için en iyi av hyunjin'di, durun!"

Hyunjin'in yere yığılması ile seungmin seslenmişti.

"Hyunjin iyi misin?"

"Ağlama, sen ağlayınca daha çok yanıyor canım."

sun oh—"Ah sizi gidi aşıklar çok mu seviyorsunuz birbirinizi? Bir daha lafımı bölmeyin yoksa sıra seungmin'e gelir."

Hyunjin tamamen susup kafasını sallamıştı. Ona zarar gelsin istemiyordu.

atıyorummmmmmmmmmmmmmömmmmmmmmmm

Side effects/skzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin