𝟷𝟶

259 32 26
                                    

"Seungmin bekle, lütfen kaybolacaksın."

Felix ne kadar arkasından gitse de seungmin'in hızlı adımlarına yetişemiyordu.

Seungmin bir süre yürüdükten sonra bir ağacın dibine oturmuş ve bacaklarını kendisine çekmişti. Felix ise yanına gidip oturdu.

Ağlayarak bir yandan da konuşmaya çalıştı.

"Ben ona ne yaptım kaç gündür bana neden bu kadar kötü davranıyor artık beni sevmiyor mu? Eğer öyleyse benden ayrılsın çünkü bu şekilde daha fazla canım acıyor."

Felix'in de gözleri dolarken seungmin'e sarılmıştı.

"Anlamadığım bir şekilde çok garip davranışları kendinde değil gibi sanki onu başkası yönetiyor gibi buraya indiğimizden beri doğru düzgün güldüğünü bile görmedim."

Hıçkırıkları arasında felix'in boynuna gömülmüştü.

"Daha... sabah çok güzeldi her şey ne oldu da böyle oldu. Felix o kamera benim için çok değerli, değerliydi çünkü artık yok."

"Kendini çok üzme seungmin kızma ama alt tarafı bir kamera canından kıymetli değil ama hyunjin sana vurduğu için büyük bir cezayı hak ediyor."

Seungmin felix'i ayrılacak şekilde itip güldü.

"Ha bir de o var değil mi bana nasıl vurabilir. Anlamıyorum saç telim kopsa acıyor mu diye saatlerce başımda bekler bana... ahh."

...

"Sen ne hakla ona vurursun." demiş ve itmişti chan.

"Kim olduğunu sanıyorsun sevgilim diye mi? Eski arkadaşın. Neyisin artık bir hiç. Bizim için de öyle ne hakla ona vurabiliyorsun."

"Chan yeter tamam üstüne gitmeyelim kendinde değil." jeongin kolundan çekiştirirken herkes yerde sadece göz yaşı döken hyunjin'i izliyordu.

Olaylar çok farklı yerlere çekiliyordu artık gerçekten herkes çok gergindi.

"Hyunjin tatili zehir ettin!" dedi minho sessizdi ama o da sinirlenmişti. Görünüşü aksine çok sabırlı ve sakin birisi olmasına rağmen sinirliydi.

"Hyunjin hyung, kalk hadi gel seninle biraz arabaya geçelim." Jeongin elini uzatmış ve yavaşça ayağa kaldırmıştı.

Hyunjin kimsenin de anlamadığı bir şekilde ağlıyordu ama sadece gözlerinden yaşlar dökülüyordu.

Ses yok, ifade yok, duygu... yok.

Jeongin hyunjin'i arabanın arkasına oturtmuştu. Hava neredeyse kararmıştı artık. Simsiyah alanda çoğu kişi seungmin'i merak ediyordu.

Aslında herkes ama hyunjin'in düşüncelerini kimse bilmiyordu. Çözemiyorlardı da.

"Minho gel çocukları arayalım." dedi changbin minho da ona uyarak ayağa kalktı ve çocuklara bakmaya gittiler.

Hyunjin ise hâlâ aynıydı. Jeongin sakinleşmesini umarak arkasına geçmiş ve ona sarılmıştı. Ama gözyaşları durmuyordu.

Changbin ve minho ise bir süre yürüdükten sonra çocukları bulmuştu çok uzaklaşmadıkları için mutlulardı.

Seungmin felix'in kucağına yatmış uyuyordu. Minho gidip yanlarına eğilmiş ve sormuştu. "İyi mi?"

"Emin değilim, hyunjin'in artık onu sevmediğini söyleyip durdu. Çok ağladı içim hiç rahat etmiyor."

"Uyandırmayalım onu. Ben alayım onu bebeğim sen de kendini çok üzme olur mu?" dedi changbin ve sevgilisinin saçlarına öpücük kondurdu.

Felix başını salladı ve changbin seungmin'i kucağına almak için hamle yapacaktı ki minho onu durdurdu.

"Sen felix ile ilgilen ben alırım." başıyla onayladı.

Minho seungmin'i kucağına alıp uyandırmamaya çalışarak sessizce bulundukları alana yürüdüler.

Hyunjin seungmin'i görünce sanki onu yöneten kişi serbest bırakmış gibi gözleri büyümüştü. Hızla minhonun yanına gidip sessizce konuştu.

"Bana ver." Minho başını iki yana sallayıp fısıldadı.

"Hayır, geç yerine uyuyor."

"Görebiliyorum, şimdi sevgilimi bana ver." Sesi çok sert çıkmıştı. Minho tek kaşını kaldırıp sinirlendiğini belli etmişti.

"Bir saat önce vurup kırarken de sevgilin miydi? Değil mi? Şimdi çekil önemden çocuk uyanacak. Senin yüzünden yeterince üzüldü zaten hayatı boyunca."

Hyunjin gözlerini kapatıp derince nefes aldı ve son kez söyledi.

"Bu o ve benim aramda sizin ilgilendiren taraf neresi, şimdi onu bana ver." Minho sinirle seungmin'i götürüp arabaya yatırdı ardından hyunjin'in arabaya binmesine izin vermeden onu iterek geri indi.

"Bizi ilgilendiren kısım senin hareketlerin son bir hafta senin yüzünden zehir oldu ve ona vurarak hayatının hatasını yaptın! Kendini ne sıfata koyabilirsin ki emin ol seungmin senin yüzünü dahi görmek istemiyordur. Çünkü ondan son duyduğum söz senden nefret ediyorumdu."

Hyunjin sinirle minhoyu itti ve arabaya yöneldi. Seungmin'in başına gelip yüzünü inceledi. Çocuklar da onları izliyordu, ne yapacağını merak etmişti herkes.

Hyunjin bir süre daha yüzünü inceledi parmaklarını yara olan dudağına çıkardı. Yaklaşıp uyandırmayacak şekilde yarasını öptükten sonra kafasını göğsüne yasladı ve ağlamaya başladı.

Bu dengesiz hareketler herkesin kafasını çok karıştırıyordu.

hepinizin dediğini duyabiliyorum la bu hyunjin mal mı.

cevap

evet
kabslcnskbxos

yani yazmaya başlamadan önce 5 6 bölümde yazarım bu kısımları diyordum ama uzun oldu normalde 7 8 bölüm olfu zaten ama ben hain olduğum için böldüm bölümlrri kshsmjalsjsnsbs

Ama olayların patlayacağı yere kadar hem sıkılmamış olursunuz hwm aralara eğlenceli olduğunu düşündüpüm şeyler katmyada çalıştım

Side effects/skzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin