Eylem karşısındaki adam görmesiyle, gözyaşlarını serbest bırakır. Kadının bakışlarında kaç ayların özlemi, hasreti vardı içinde. Sorgusuz sualsiz adamın yanına gider, boyununa sımsıkı sarılarak kokusunu içine çeker. Aylarca alamadığı nefesi, onun kokusuyla almaya başlamıştı. Boğuk ses tonuyla:"Fethi..."
"Canıımmm..."
Genç adam da gözleri dolu boğuk ve titrek ses tonuyla seslenir sevdiğine. Sanki aylar sonra yeniden kalbi atmaya başlamıştı onu gördüğünde, canından can bulmuştu adeta. Kadına sımsıkı sarılıyordu, onu bir daha asla bırakmayacak gibi sarılıyordu. Bir taraftan da saçını okşar, küçük buseler konduruyordu saç uçlarına. Artık EyFet için vuslat çanları çalınıyordu...
Sevdiği kadının gözyaşları şiddetlenirken, adam ayağının dabanıyla kapıyı kapatarak sakinleştirmeye çalışır. Onun böyle gözyaşlarını gördükçe, kendi canı daha çok yüreğini yakıyordu. Fethi de gözyaşını serbest bırakarak cılız ses tonuyla:
"Tamam güzelim, geçti... geçti. Ben artık senin hep yanında olacağım, bir daha asla bırakmayacağım seni. Söz veriyorum, her şey eskisinden daha güzel olacak..."
*****************************
Telefon konuşması kapandıktan sonra, Yavuz elindeki telefonu sinirle bir yerlere fırlatarak kırılır ve etrafında ne varsa döküp dağıtır. Kamerayı farketmeyecek şekilde yukarı etrafına bakarak sinir krizi geçirerek uyarır:
"Allah kahretsin... Allah kahretsin... Nerede olursan ol, elbet seni bulacağım Tilki. Hakettiğin yere göndereceğim seni! Duydun mu beni?! Seni dünyaya geldiğine pişman edeceğim! Bunun hesabını vereceksin şerefsiz!"
Feyzullahla beraber Turan usta karşılıklı sohbet ederken, Yavuzun odasında bağırma sesiyle endişelenir ve kapıya bakarlar. Feyzullah heyecanlı bir halde oturduğu yerden kalkar:
"Yavuz-Yavuz komutanım neden bağırıyor öyle? Kötü bir şey mi oldu?"
Turan usta da yerinden kalkarak: "Bundan başka kötü ne olabilir ki? Söyleyerek telaşla kapıyı açar".
Feyzullahla karşılaştıkları manzarayla şok olurlar. Etrafta ne varsa darmadağın haldedir. İkili ağır adımlar Yavuzun yanına gider ve sakinleştirmeye çalışır.
Feyzullah: "Komutanım, iyi misiniz?"
Turan usta Yavuza: "N'oldu evlat, buranın hâli ne böyle?" Yavuzun kırdığı camlar sebebiyle küçük çiziklerden ibaret yaralar almıştı. Usta endişeli halde sözüne devam eder: "Çaylak, koş hemşireyi çağır! Yaraları var sarmaları lazım".
Yavuz sinirle Feyzullahın gitmesine engel olmaya çalışarak:
"Çaylak, sakın hemşireyi çağırma! İyiyim ben bir şeyim yok! Bu çizgiler iyileşir, ama benim içimdeki sargı hiç kimse sargılayamaz. Bırak ben ölürsem, her şey yoluna gider. Kimse ölmez".
Turan usta Yavuzu sakinleştirmeye çalıştırmaya çalışsa bile nafiledir. Usta Feyzullaha:
"Çaylak, hemen çağır hemşireyi!" der Feyzullah koşarak hemşireyi bulmaya çalışır.
Turan usta Yavuzu bu hâle getirecek durumu öğrenmeye çalışır. Onu anlamaya çalışarak:
"Yavuz, tamam acın taze anlıyorum, ama sen de kendini bırakmamalısın oğlum. Sen yaşamalısın, yaşamak zorundasın evlat. Ama hidayetli ol, kendi bildiğin yoldan şaşmamalısın evlat. Bütün bunların yapanlardan hesabını soracağız aslanım sabret"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SÖZ (4.sezon)
Hayran KurguBiz bitti demeden, bitmez! Her şey daha yeni başlıyor. Yarım kalan hikayeler, yarım kalan hayaller burada bitecek! Er ya da geç herkes hakettiği yere ulaşacaktır. Gözün arkada kalmasın! Söz 4.sezon sizlerle...