Kalabalıktan sıyrılan Umut ve Yusuf belirdi karşımda. İkisinde o kadar sıkı sarıldım ki zaten zor tuttuğum göz yaşları benden bağımsız aktı gözlerimden. Bir yandan ağlayıp bir yandan da konuşuyordum.
"Neredeydiniz? O kadar korktum ki beni unuttunuz diye." dedim hıçkırıklarımın içinden. Kafamı kaldırıp onlara baktığımda şoka girdim. Ağlıyorlardı!!!
Tamam tamam sanırım bu kadar duygusallık yeterli. Göz yaşlarımı sildim. Bir iki adım geri gidip şöyle bir baktım Yusufa.
O kadar yemesine rağmen hala formundaydı hatta kas bile yapmıştı. Simsiyah güzel saçları ve ışıldayan gözleriyle bana bakıyordu. Burnumu çekerek saçlarını karıştırdım."Özlettin kendini deli çocuk!" Gülümsedi. Daha sonra Umut'a baktım. Umut çok yakışıklıydı. Kumral güneşe çıktığında ışıldayan saçları, bal rengi o güzel gözleri.. Umut her zaman içimi ısıtırdı, o hep farklıydı benim için, onun yeri bende ayrıydı... Siyah kotu ve vücudunu belli eden siyah t-shirtyle çok tatlıydı. Tekrar sarıldım hiç ayrılmayacakmışız gibi.
Kafamı kaldırdı, göz yaşlarımı sildi. "Arya tam bi sümüklüsün kızım ya!!" diyip gülümsedi. Göğsüne bir yumruk indirdim. "Deldin" dedi tekrar gülümseyerek.
"Daha ne kadar burada kalacağız." dedi Yusuf yüzüne çok yakışan o gülümsemesiyle. Herkesle yeniden tek tek vedalaştıktan sonra bana sallanan ellere karşılık vererek ayrıldım evimden, ailem olduğunu yeni anladığım insanlardan...
"Seni asla bırakmayız bunu unutma seni sümüklü cadı!!" dedi Umut. Sadece gülümsedim. Bahçeden çıkar çıkmaz bi arabayla karşılaşmayı beklemiyordum. Umut'un kolumu tutan elinden kurtulup,
"Siz bu kadar parayı nereden buldunuz?" "Parti? Araba? " Cevap bekleyen gözlerle onlara baktım. Umut arabanın kapısını açıp,
"Herşeyi anlatacağım" dedi. Söylenerek oturdum. Yol boyu 'nereye gidiyoruz? , ne yapacağız?' gibi sorular sormadım. Gözlerim kapandığında tek hatırladığım şey Umut ve Yusuf'un sesiydi...
UMUT
O kadar duygu karmaşasında yorulmuştu tabi. Mışıl mışıl uyuyordu. Gün boyu ağlamaktan burnu ve gözleri kızarmış, saçları dalga dalga omuzlarından düşmüştü. Onu bırakmamızdan çok korkmuştu.
"Uyumuş mu?" dedi Yusuf.
"Uyumuş sen çantaları al ve önden git." arabaya eğilip yüzüne gelen saçlarını kulağının arkasına ittim.
"Arya uyan hadi ufaklık. Seni taşımak istemiyorum." gülümsedim. "Eminim çok ağırsındır." birden gözlerini açıp,
"Sensin o ağır!" dedi.
"Teşekkürler, teveccüğüz hanfendi." dedim kahkahayla karışık. Arabadan indi ve yanımda durdu.
"Burasıda neresi?" dedi. Düşünce dolu bakışlarla apartmana baktım.
"Yeni yuvamız, yeni hayatımız, yeni yaşamımız.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARYUM
Roman d'amourÜç yetim... Gözü dönmüş bir baba, şizofren hastası bir anne, parasını alamadığı için masum bir aileyi katleden caniler... Farklı hayatlar, aynı sınavlar... Acımasız geçmişlerine rağmen geleceğe dair umutları var.. ARYUM "Arya, Yusuf, Umut"