Gelenler Barış ve Başaktı. Gözlerimi devirip 'hah bir bunlar eksikti' dedim kimsenin duyamayacağı bir ses tonuyla.
"Neyse Arya ortam kızışıcak gibi hissediyorum. Ben gidiyim. Tekrar gelirim."
"Hadi git de sen gelme işini konuşuruz!" diyen Umut'a en ters bakışlarımdan birini gönderdim. Anıl da gözlerini devirip gitti. İyi çocuk aslında sevdim.
"Selam Arya" diyip umursamaz bir tavırla salona geçti Barış. Tabi hemen arkasından da Başak. Pis Sürtük!
"Selam" diye mırıldandım sadece. Salona geçtiğinde herkes kurulmuştu yerine.Yusuf gülerek
"Bilmem kaçıncı geleneksel kurul toplantımız. Lan oğlum bu alışkanlıktan vaz geçelim artık. Kendimi orta okulda girdiğim SBS sınavında gibi hissediyorum. Yeminle geriliyorum lan. Sınav sonrası, sınavım bok gibi geçtiği için türkçe hocamdan kaçmıştım. O duyguyu kimse anlayamaz. "
"Yusuf başladın yine anılarını 2 dk rafa kaldır lan. Önemli bir şey konuşmaya geldim." dedi Barış.
"Peki dinliyoruz seni" diyen Yusuf'a daha sonra Umut'a baktım. Umut gerilmişti. Konudan haberdar gibi duruyordu.
"Konu ne?" dedim konuşmaya dahil olarak. Barış bana bakıp derin bir nefes aldı.
"Aslında hepiniz konuya dahilsiniz. Konu Yusuf ve geçmişi." deyince Yusuf'un bu konudan haberdar olmadığı geldi aklıma. Dayak yediği gün telaştan ona anlatmayı unutmuştuk.
"Yusuf bilmiyor." diye mırıldandım. Yusuf başını önüne eğmiş iki yana sallıyordu.
"Bilmediğim bir şey yok!" dedi kırgın bir ses tonuyla. "Bazı şeyleri bana anlatmasanızda aynı evde yaşadığımızı unutuyorsunuz." diye de ekledi.
"EE anlaştığınıza göre susun da başlayalım artık" diye ağzına yayarak konuşan Başak'a baktım. Bu kız bu kadar sürtük olmak zorunda mıydı?
"EE anlat kardeşim." diyen Umut'a çevirdim gözlerimi. "Neymiş o önemli şey."
"Tefeciyi bulduk." diye bir çırpıda söyledi. "Adam güçlü görünmeyi seven korkaklardan. Yani karşısına ben bile çıksam önüme diz çöker af diler."
"Piç kurusu! Ne lan o zaman bu Afra tafra." diye öfkeyle tıslayan Umut'a baktım. "Ulan nerde bu şerefsiz? Onu bulup önümde diz çöktürüp ayakkabımı yalatmazsam neyim!" çaktırmadan gülümsedim. Bizi sahiplenmesi hoşuma gitmişti. Ayrıca söylediği sözde komiğime gitmişti.
"Umut" diye konuşmaya dahil olan Yusuf'a döndüm. "Abicim bu konuyla bizzat ben ilgilenmek istiyorum. Başınıza bişey gelsin istemem." dedi oturduğu yerden kalkarken.
"Yusuf çok konuşma!" dedi Barış. "Buraya gelme nedenimiz ben sizi alıp tefecinin tepesine çökmeye gidicem Başak'ta burada Arya ile kalıcak. Arya'nın yanlız kalmaması önemli." diye de ekledi.
"Yanlız kalabilirim" diye mırıldandım. Başakla olmamdan iyiydi en azından. Umut
"Arya inatçılığın hiç sırası değil." dedi ona dil çıkardım. "Keserim o dili." dedi gülerek.
"Neyse gidelim artık!" diyip kaslarını gösteren Barış'a sırıttım. "Bunlar o adamı dövmek için can atıyor." deyince sırıttım.
"Umut dikkat et kendine!" diyen Başak' a döndüm. Ya ben bütün gün bu kızla ne yapacaktım? Umut'a döndüğümde Başak'a bakmıyordu bile. Bana dönüp 'sakin ol' dercesine baktı. Başımla onayladım sadece.
------------------
YUSUF
Oto galerinin önüne gelince durduk. Ailemi katleden beni döven şerefsiz içerdeydi. Ona öyle bi eziyet edecektim ki kime bulaştığını anlayacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARYUM
RomanceÜç yetim... Gözü dönmüş bir baba, şizofren hastası bir anne, parasını alamadığı için masum bir aileyi katleden caniler... Farklı hayatlar, aynı sınavlar... Acımasız geçmişlerine rağmen geleceğe dair umutları var.. ARYUM "Arya, Yusuf, Umut"