4.BÖLÜM

371 46 12
                                    

"Tamam bu kadar karmaşık konuşma yeterli, şimdi içeri girip bana herşeyi anlayacaksınız." dedim baş parmağımı Umut'a doğru sallarken. Gülümsedi ve kafasını salladı. Merdivenlerden çıkıp 5 numaralı kapının önünde durduk. Umut cebinden bir anahtar çıkardı, kapının kilidine tam sokacakken kapıyı Yusuf açtı ve muzipce,

"Evert kral dairesine hoş geldiniz efendim, her türlü imkanı sağlamaktayız. Günlüğü 250 TL " dedi ben kıkırdarken.

"Çekil Yusuf ya ortalığı toparladın mı?" dedi Umut.

"Tabi ki" diye karşılık verdi Umut'a Yusuf. İçeri adımımı attım ve eve göz gezdirdim. Güldüm ve ;

"Gerçekten bu evin toplanmış hali bu mu ? " Hepimiz kahkahalarla gülüyorduk. Çünkü ikisinde durumun farkındaydı. Ev genç ruhların verdiği çılgınlıkla rengarenk düzenlenmişti. Girişte duvardan duvara bir dolap vardı. Girişi uzun bir koridor takip ediyordu. Yeni yuvamı keşfeden gözlerle bir iki adım attım. Sağ tarafımda kırmızı siyah ağırlıklı kombinlenmiş bir mutfak vardı. Mutfakta üst üste dizilmiş boş pizza kutuları, poşetler, bardaklar... Çok karışıktı, kafamı iki yana sallayıp 'Şaka mısınız' diyen gözlerle onlara baktım. İkisinde dudaklarını eğip masum gözlerle bana bakıyordu. İkisinin de saçlarında ellerimi gezindirip ;

"Bundan sonra böyle olmayacak, mrak etmeyin." deyip gülümsedim. Arkamı döndüğümde şaşırdım, gayet toplu bir salonları karşı karşıyaydım. Yusuf ;

"Yorulduk ya" deyip kendini tekli koltuğa bıraktı. Diğerine de Umut oturdu. Karşılarına oturup

"Şimdi bu ev, bu düzen nasıl oldu? Neden benim hiçbir şeyden haberim yok?" dedim.

"Sanırım yüzleşme vakti Umut " dedi Yusuf kahkaha atarak. Gülümsedik. Umut söze başladı;

"Şimdi hepsini birden hızlıca anlatıcam, soru sorup kafamı karıştırma erik göz. Ben yetimhaneye girdiğimde Barış diye biriyle tanıstım. Herşeyi birlikte yaptık ama, bir gün çok zengin bir aile evlat edinmek için yetimhaneye geldi. Sonra barışı almak istediler, gitmemesini söyledim ama 'hayır gidicem, kendimi kurtarıcam. Sonra seni kurtarıcam' dedi. Geçen sene çıktığımda bana bir şekilde ulaştı. Bir kaç hafta evlerinde misafir oldum, bana çok iyi davrandılar. Şu an Barışın ve babasının sağ kolu gibi bişeyim. Getir götür işleri gibi şeyler yapıyorum işte. Onlarda bana maaş bağladılar." arkasına yaslandı ve ellerini ensesine koydu. "Demem o ki işte yeni yaşamımız erik göz." Yusuf;

"Bende biliyorsun ki üniversite sınavında başarılı olamadım, yapamayacağını bildiğim içinde okulu bıraktım. Şu an bir kafede çalışıyorum. Öyle işte" dedi.

"Evet çok fazla konuştuk." dedi Umut. "Şimdi odanı görmek istersin herhalde." diyip gülümsedi ve kalktı. Ayağa kalktım ve ellerimi şaklatarak

"İnanmıyoruuum! Bir idam mı vaar!" dedim sevinçle.

"Koltuk tepelerinde mi yatıracağız kızım seni?" dedi Yusuf.

"Oleey!!" dedim Umut'un peşinden sekerek giderken. Üç tane kapının önünde durduk. Umut sağdaki odayı göstererek

"Burası benim odam." Yusuf'ta solumu göstererek

"Burada benim odam." İşaret parmaklarımla önümdeki odayı gösterdim, kaşlarımı kaldırdım soru sorar gibi.

"Ve burasıdaaa ... "

"Evet senin." dedi ikisi birden.

"Hadi gir bak" dedi Umut. Elimi uzatıp kapıyı açacakken Yusuf önüme atladı.

"Dur, dur! Evim şahane heyecanı vermeliyiz." dedi. Umutla birlikte gözlerimizi devirdik. Güldüm. Herşeyleriyle özlemiştim onları. Kapıyı açtığımda gri duvarlarla karşılaştım. Ortada pembe yatağım onun üstünde güneşi hissedebileceğim pencerem, çalışma masam, peluş oyuncaklarım...

Herşeyiyle mükemmeldi. Yetimhanede ki boş odam gibi değildi. Minnet dolu gözlerle Umut ve Yusuf'a baktım. Onların gözündede büyük bir işi bitirme mutluluğu vardı. Hiç düşünmeden ikisinede sarıldım.

"Sizi çok seviyorum"dedim.

"Bizde seni seviyoruz." dedi Yusuf kollarımın arasından. "Ama ben acıktım" dedi. Gülerek ayrıldım onlardan. Umut gözlerini devirip söylenmeye başladı.
"Ne zaman tok oldun ki zaten sen!" güldüm.

"Tamam ne yiyoruz." dedim

"Tabiki pizza. Bu evde donmuş yiyeceklerden başka bişey bulunmaz ki." dedi Yusuf. Saçlarımı kolumdaki tokayla toplayıp odadan çıktım.

"Peki o zaman iş başa düştü"

"Bu iyiliği gerçekten yapar mısın Arya?" diye bağırdı Yusuf arkamdan. Mutfağa girip çöpleri toplamaya başladım.

"Tabiki yusuf" Ben çöpleri toplarken duvara yaslanmış beni izliyorlardı. Çöpleri toplarken duvara yaslanmış beni izliyordu. Çöpleri toplayıp bir kenara koydum, etrafta olan bulaşıklarıda kaldırdıktan sonra "Yemek yapma vakti." dedim. Buzdolabını açtığımda kafamı iki yana salladım. "Hayır, hayır sanırım yemek vakti değil. Bu dolap booş" dedim sitem eder gibi. İkisi de bana bakmış sırıtıyorlardı. Yusuf söze girdi.

"Bu evde donmuş yiyeceklerden ve pizzadan başka bir şey olmadığını söyledim sanıyordum."

"Hem konuşup hem gülüyorsun ya!" diyip boş süt kutusunu kafasına fırlattım.

"Kafan süt oldu" dedi kahkahalarının arasından Umut. Tam atacak başka şeyler ararken şaşkınlıkla Umut'a baktım. Pek sesi çıkmıyordu. O yüzden şaşırmıştım. Biz birbirimize bakmaya devam ederken Yusuf araya girdi.

"Tamam o zaman ben markete gidiyorum." dedi. Yusuf markete gitmişti. Yemek yapmak için onu beklememiz gerekiyordu.

Umut "seninle bir kahve içelim erik göz" gülümseyerek onayladım Umut'u. Su ısıtıcısını eline alıp su doldurmak için kapağını açtığı an duraksayıp bir şeyler mırıldandı. 'Allah belanı versin Yusuf' ne dediğini tam anlayamamıstım. Sonra bana dönüp sinirli sayılabilecek bir ses tonuyla;

"Bu salak çorabını buraya koymuş!" deyip yüzünü buruşturdu. Duyduğum şeyin şaşkınlığıyla ağzımı bir karış ayırdım.

"Ço-çorap mı??" deyip derin bi nefes aldım. "Sizinle ne yapacağım ben?" oturduğum yerden kalkıp yemek yapacağımız tencereleri kontrol etmeye başladım. Umut ne yaptığımı ne yapmaya çalıştığımı anlamak ister gibi suratına bakıyordu. "Ne! Bir çorap vakasıyla daha karsılaşmak istemiyorum." Umut gürültülü bir kahkaha atınca kaşlarımı çattım. Bu neşeli hava kapının çalmasıyla dağıldı. Umut;

"Ben bakarım. O salak gelmiştir." dedi ve yanından ayrıldı. Kapının açılma sesini duydum sonra uzun bir sessizlik. Umut "ne işin var burda?" dedi sesini yükselterek. Sonra bir kız sesi

"Umut beni bırakamazsın. O gece yaşananlardan sonra bunu cidden yapamazsın. Gel içeride konuşalım"Karışımdaki kızı görünce şaşırdım. "Umut" deyip şuh bir kahkaha attı. "Beni neden bıraktığını şimdi daha iyi anlıyorum."deyip tekrar güldü. "Ne o? Yatağının yeni prensesi bu kız mı?" bu sefer sesinde nefret ve öfke vardı. Gözlerimin dolmasına engel olamadım. 'Yatağının yeni prensesi' demişti. Ne demekti bu?? O sırada Umut söze girdi

"Başak kes sesini! Ne saçmalıyorsun! Defol buradan! Hemen şimdi!" bana bakıp derin bir nefes aldı. Elini saçlarına geçirdi, dudaklarını ıslattı. "Arya gerçekten özür dilerim." O an ki sinirle mutfaktan çıktım. Evin çıkış kapısının önüne gelince konuşmaya başladım.

"Özür dileyecek bir şey yok! Devam edin siz!" deyip sinirle kapıyı çarpıp apartmanın bodrumuna indim. Yukarda yuttuğum hıçkırıklarımı serbest bıraktım. 'Yatağının yeni prensesi' demişti. 'Yatağının yeni prensesi'..

ARYUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin