"Sevgilim çık artık şu yerden korkmaya başlıyorum. Hem dünyanın sonu gelmiş gibi tepki vermeyi bırak."
Dünyanın sonu değilse bile benim sonumdu. Böyle bir dikkatsizliği nasıl yapmıştım? Eve gelene kadar herkes beni ya aramış ya da mesaj atarak dalga geçmişti. Çok utanıyorum. En iyisi bu dolabın içinden sonsuza kadar çıkmamak.
"Hadi lütfen saatlerdir oradasın. Acıkmadın mı? Sana en sevdiğin yemekleri yapacağım çık artık."
Hansol'ün yalvarışları boşunaydı. Zaten onun yüzünden bu kadar insana rezil olmuştum konuştukça daha da sinirlenmeme sebep oluyordu.
"Hepsi senin suçun! Rahat bırak beni."
Sıkkın bir nefes verip "Yemek hazır olduğunda tekrar geleceğim" diyerek odadan ayrıldı.
Açmaması için zorlukla tuttuğum kapakları bırakarak acıyan parmak boğumlarıma baktım. Tabi bu karanlık ortamda bir şey göremiyordum ama dakikalarca onlara bakmaya devam ettim.
~
Somurtarak Hansol'ün yüzüne baktım. Ben uyurken sessizce gelip, dolaptan çıkarıp koltuğa yatırmıştı ve şuan da ağzıma zorla çorba dolu kaşığı sokmaya çalışıyordu.
Bu halimiz, ben hasta olduğumda ilk kez yemek yedirdiği halimizi hatırlattı. O zamankinin aksine gözündeki sevgiyi ve parıltıyı görebiliyordum.
"Seni iki günlüğüne kaçırıyorum."
Sıcak çorbayı yuttuktan sonra konuştum. "Nereye?"
"Sürpriz."
"Söylemezsen gitmem."
"Valizini hazırla."
Sesi net çıktığında diretmeyi bırakıp aç karnımı doyurmaya devam ettim.
~
Heyecanla vapurdan inmiştim. Bir adaya gelmiştik. İçim içime sığmıyordu. Her yer rengarenk, tertemiz ve gülüşen bir çok insanla doluydu yani aşırı huzur verici ve güzel görünüyordu ve ben Hansol ile yalnızdım. Bildiğiniz evli çiftler gibi tatile gelmiştik.
Yaşadığım tüm duygu çöküşleri saniyesinde yok olmuş yerini sevgi tomurcuklarına bırakmıştı.
Tanrım ben bu çocuğu hak etmek için ne yaptım?
Hansol boş kalan elini elime kenetleyip yanağıma küçük bir öpücük kondurarak "Bu taraftan" diyerek yürümeye başladı.
"Erkenden gelmemiz harika oldu. Hemen her yeri gezmek istiyorum."
Gülerek elimi öptü ve onaylarcasına mırıldandı.
Sabahın erken saatleri olmasına rağmen bir çok insan sokaklarda dolaşıyor, denize karşı oturuyorlardı. Tam anlamıyla huzur dolmuştum. Burada kimseyi düşünmek zorunda değildim. Sadece ben ve Hansol vardı.
Otel odasına geldiğimizde Hansol duş almak istediğini söyleyerek banyoya girdi ve bende kendimi koca yatağa atarak Chan'ı kıskandırmak için görüntülü arama yaptım.
Bunu hak ediyordu. Benimle dalga geçtiyse bende onu kıskandırıp üzecektim. Tabi içten içe benim adıma aşırı mutlu olup kıskanmayı aklının ucundan bile geçirmeyeceğini biliyordum ama neyse.
"Efendim?" Uykusundan uyandırmışım uyuyan güzeli.
"Bil bakalım neredeyim?"
Nerede diye sorduğunda balkona çıkarak ayaklarımın altındaki manzarayı gösterip Hansol'ün bizim için tatil planı yaptığını ve şu an da otel odamızda olduğumu söyledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
housemate 'verkwan
FanfictionBoo Seungkwan, hayallerindeki şehirde üniversiteyi kazanmış bu 4 yıllık serüvenin eğlenceli, istediği gibi geçeceğini düşünürken ev arkadaşı Hansol düşüncelerine bir taş misali oturmuştu.