Chan'ı sakinleştirmeye çalışma çabalarım maalesef ki olumsuz sonuçlar vermiş daha kötü bir hal almıştı.
Chan Joshua'nın kapısını kırarcasına çaldığında "Evde yok sanırım gidelim" diyerek çekiştirsek de Soon'la bizi hiçe sayıp devam etmişti.
Onu çok iyi anlıyordum hoşlandığı kişinin ondan hoşlanmaması kadar kalp acıtan bir durum daha yoktu. Aklına getirmemeye çalışsan bile hiçbir şekilde ayrılmıyor seni çileden çıkartıyordu. Bu yüzden Soon'u da kenara çekerek istediği kadar öfkelenip kapıya vurmasına izin verdim.
Joshua kapıyı açarak bize bağırdı. "Ne var!"
"Şerefsiz pislik. Yüzüme söyleyemeyecek kadar alçak mısın?"
Joshua bağırmasına ve vurmasına tepki vermeyerek öylece azarlanmayı dinledi.
"Benim neyim varmış?"
Susayım dedim ama olmuyor böyle. Konuşup Chan'la neden olamayacağını anlatmaya mecburdu.
"Nedenini anlat ve gidelim." Sesimin oldukça soğuk çıkmasına özen göstermiştim. Shua'yı sevsem de benim en yakınım olan insanın canını yakan birine samimi davranmam ve hayatımdan anında silerim.
Sonunda pes edip konuşmaya başladı. Sesi oldukça yorgun çıkıyordu. "Korktum tamam mı? Bunca zamana kadar bir tane bile arkadaşım olmamışken biriyle özellikle Chan gibi güzel kalpli kırılgan biri ile sevgili olmak beni korkuttu. İnsanlarla aram iyi değildir ve bir ilişkiyi yürütebileceğimi düşünmüyordum."
Oldukça kalbim kırılmıştı. Hiç kimsesi yoktu ve birden hayatına giren insanlar yüzünden yabancılık çekmişti. Bu güzel duyguya uzak olduğundan korkmasını anlıyordum bu çok normaldi fakat cesaret edip bir şans vermeliydi.
"Cesaretli olup bir adım atmalıydın. Sonsuza kadar insanlardan kaçamazsın ve senin Chan'a nasıl baktığını gördüm bence denemelisiniz."
İnanmıyorum Soonyoung tam olarak aklımdan geçenleri nasıl dile getirmişti?
Öfkeli Chan'ın yerini uysal ve sevecen Chan almış Shua'nın boynuna atlayarak ona sıkıca sarılmıştı.
Bundan sonrasını bu ikilinin devam ettirmesini düşünerek Soon ile oradan ayrıldık.
Şimdi düşünmem gereken tek bir şey kalmıştı. Kendimi Hansol'e nasıl affettirecektim?
~
Her şeyi ayarlamıştım. Seokmin'den arabasını ödünç almış aklımdaki her şeyi bir güzel gerçekleştirmiştim. Bunun için ablama borçlanmış bile olsam hiçbir şey umurumda değildi yeter ki Hansol beni affetsin.
Aşırı utansam da sevimli ses tonu ve hareketlerle bir özür videosu çekip onu Hansol'e atmış tabi videoda söylediğim konuma mutlaka gelmesini söylemiştim. Utançtan yerin 7 kat dibine girmek istiyordum ama yapmak zorundaydım düz bir yazı ile çağırdığım yere gelmeyeceğine emindim.
Telefonu kontrol ettiğimde geleceğini yazmıştı. Derin derin nefes al Kwan!
Arabaya bindiğinde o alaylı ifadesi ile bakmıştı. Ne yani şimdiden yumuşamış mıydı?
"Geldiğin için teşekkür ederim."
"Nereye gidiyoruz?"
Cevap vermeden gideceğimiz yere -2 dakikalık mesafedeki yere- varmıştım.
Onu yıldızların altında en sevdiğim filmi izlemek için açık hava sinemasına getirmiştim. Etrafta tek bir kimse dahi yok sadece ikimiz ve kocaman beyaz perde vardı.
Konuşmak için boğazımı temizleyip bana şaşkınca bakan Hansol'e döndüm.
"Yaptığım çok saçma bir davranıştı. Özür dilerim. Benimle yeni ve güzel bir sayfa açmayı kabul eder misin?"
Tanrım ölmek üzereyim. Lütfen bir cevap ver. Daha bir kaç saniye geçmiş dahi olsa bana yıllar gibi geliyordu ve geriliyordum.
Cevap vermek için dudaklarını araladığını düşündüğümde yüzüme yaklaşıp sıcak dudaklarını dudaklarıma kapadı.
"Seni seviyorum."
Sesini, samimi gülüşünü, ağzından dökülen her bir kelimeyi aklıma kazımak istiyordum. Tanrım ben sırılsıklam aşık olmuşum!
Ellerini sıkıca tutarak başımı omzuma yasladım ve huzurla filmi izlemeye başladık. Aslında filmi izlemiyor Hansol'ün kokusunu içime çekerek yanımda olsa bile onu ve geçireceğimiz bir çok güzel anıyı düşünüyordum. Ona baktığımda da benden farksız olmadığını anlayarak kıkırdadım. Bir yüzme bakıyor bir saçlarıma ufak öpücükler konduruyordu.
"Filmi mi izlesen?"
"Filmden daha güzel bir sevgilim varken neden onu izleyeyim?"
Aman tanrım bu çocuğa ne oldu böyle! Beni öldürmek mi istiyor?
Utandığımı anlamış gülerek ellerimi sıkıca tutmuştu. Yaşadığım her bir an rüyadaymışım gibi hissettiriyordu utanmasam uçacaktım.
Arkada gelen sesler ile kaşlarımı çattım. Yanılıyorumdur değil mi? Soon ve Chan burada değildir değil mi?
Sesler gittikçe yaklaştığında kafamı camdan çıkarıp arkaya baktım. Gerçekten onlardı hatta Wonwoo Joshua Mingyu ve Hao da yanlarındaydı.
Bu arada söylemeyi unuttum Mingyu ve Hao barışmış Mingyu'nun o kız tarafından tuzağa düşürüldüğü ortaya çıkmıştı. Neyse şu an bunu anlatamam çünkü Soon ve Chan'ı öldürmeliyim!
Soonyoung dudağını büzerek "Hansol-ah tam bi aptayyıkk yaptım beni affedebiyecek misin hımm?" diye konuşmaya başladı.
Bu benim Hansol'e gönderdiğim videodaki sözlerimdi o bunu nereden biliyordu?
Konuşmaya devam ettiğinde camı kapatıp telefonumu elime aldım.
Rezil olmuştum. Hansol'e atacağım videoyu rehberimdeki herkese atmıştım. Tam şu an ölüp yok olmak sonsuzluğa karışmak istiyordum.
"Öldür beni!"
Kahkaha atan Hansol'e vurup başımı direksiyona yasladım.
Nasıl bu kadar rezil olabilirim çıldıracağım!
~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
housemate 'verkwan
FanficBoo Seungkwan, hayallerindeki şehirde üniversiteyi kazanmış bu 4 yıllık serüvenin eğlenceli, istediği gibi geçeceğini düşünürken ev arkadaşı Hansol düşüncelerine bir taş misali oturmuştu.