Tenimde hissettiğim yumuşak dokunuşlar yüzünden hiç gözlerimi açıp gerçekliğe dönmek istemiyordum.
"Umarım birbirimizi hatırlarız gelecek hayatımızda bile."
En sevdiğim şarkıyı mırıldanıyordu.
Rüyadaysam lütfen beni uyandırmayın. Bu güzel atmosferden kopmak istemiyorum.
"Uyandığını biliyorum. Hadi kalk yemek yemek zorundasın."
Gözlerimi araladım. Ne ara sabah olmuştu? Ve Hansol sabaha kadar benim yanımda mı kalmıştı?
"Ateşin düştü kendine iyi bakarsan iki günde toparlanırsın. Zaten okulun başlıyor kendine iyi bakmak zorundasın."
İçine iyilik meleği kaçmış gibiydi.
Sanırım bundan sonra yıldızımız barışmıştı rahat bir nefes alabilirdim.
~
Hadi ama lafımın üstünde bir kaç gün geçseydi bari. Sadece iki saatte kendimi toparlamış tabiri caizse taş gibi olmuştum ve suratsız Hansol benimle konuşmayı kesmiş üstüne tıslayıp evden ayrılmıştı.
Cebimde titreyen telefonu açtım sinirle.
"Ne var?"
"Sakin ol şampiyon bu ne öfke?"
Chan'dı tabi ki.
"Yıldızımız barıştı diyorum adam yine benden kaçıyor bana iğrenç davranıyor."
Chan mırıldanıp sustu.
"Ne diyecektin? Bugün bir sürü işim var ve kafeye uğrayıp kovulup kovulmadığımı öğrenmem lazım."
"Sen iş buldun ve hemen kovuldun mu?"
Ah tabi ben Chan'a karakol maceramı da işimi nasıl bulduğumu da anlatmamıştım.
"Uzun hikaye sonra anlatırım. Sen neden aradığını söylesen mi artık?"
Kekeleyerek "Ş-şey hiç" demiş telefonu suratıma kapatmıştı.
Chan kekeliyorsa bu işte bir bit yeniği hatta benim hoşuma gitmeyecek bir sıkıntı var demektir. Neyse şu an bunu düşünüp güzel beynimi Chan yüzünden yormayacaktım kafeye gitmeliydim.
~
Joshua haklıymış. Oturacak tek bir masa kalmamıştı müşterilere yetişmek için oradan oraya koşturuyordu.
"Selam."
"Tanrıya şükür! Neden iki gündür gelmiyorsun? Daha derslerin başlamadı diye biliyorum yanlış mıyım?"
Sakin ol diye bağırmak gelmişti içimden ama yapmayacaktım. Yorgun ve uykusuz duruyordu.
"Tuhaf şeyler yaşadım son iki gündür."
Pek de umursamamış o gün yaptığı gibi önlüğü elime uzatmıştı.
"Üst katta yeni müşteriler var. Çıkıp siparişlerini al." Ben çıkarken arkamdan bağırdı. "Masa 13"
İyice etrafı taradım. Aşağı kata oranla daha durgun bir ortamdı. Masa 13'ü buldum.
Tanrım bu gerçek değil dimi?
Hansol arkadaşları ile masada oturuyor hatta sırıtıyordu.
"Siparişinizi alabilir miyim?"
Yüzünden belli belirsiz bir şaşkınlık ifadesi geçti ve "İki oreo frappe 3 çilekli pasta bir de limon milkshake alalım" dedi yanındaki birbirine tıpa tıp benzeyen kızlara ve Wonwoo'ya bakarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
housemate 'verkwan
FanficBoo Seungkwan, hayallerindeki şehirde üniversiteyi kazanmış bu 4 yıllık serüvenin eğlenceli, istediği gibi geçeceğini düşünürken ev arkadaşı Hansol düşüncelerine bir taş misali oturmuştu.