kargo

87 8 0
                                    

Erdem rüyadan sonra bir daha uyumadı. Okul için bir ton yol çektiğinden hep erken kalkardı ve hazır uyanmışken bir daha uyumak istememişti. Masasının çekmecesinde yıllardır duran eski bir ajandayı çıkarttı, bugünden itibaren günlük olarak bellemişti artık. Gördüğü rüyanın detaylarını not alırken kafası takıldı bir yerde. İbrahince... incilden ayetler söylüyordu solucan. İbrahince. İncil İbrahince miydi?

Hemen yanıbaşında şarj olan telefonuna elini attı ve araştırdı İncilin hangi dilde yazıldığını. İbranice ya da Amişçe.

İbrahince neydi gerçekten...

Kendi aptallığına gülerken kapısının gıcırtılı sesini duydu. Pozisyonunu bozmadan kafasını çevirdi. Annesi Aslı hanım önüne düşen boyalı siyah saçlarını arkadan sıkıca toplamış, elini beyaz bir havluya siliyordu. Yılların eskitemediği yorgun güzelliği suratındaydı. Üstünde basmalı eskitme bir elbisesiyle olduğu yerde yaylanıyor, belki de uzun süre sonra eski normallerine dönen düzeniyle biraz bile olsa mutlu hissediyordu.

Yatakta bu saate kadar oyalanan oğlunu görünce yalancı bir sinirle somurttu.

'Geç kalacaksın oğlum hazırlan hadi'

Aslı hanım yüzüne yüzüne vuran şekerli sakız kokusuyla buruşturdu suratını.

'Arada havalandır şu odayı da' dedi ve çıktı Erdem'i alık düşüncelerle başbaşa bırakarak.

...

Elinde az önce annesi için kargodan aldığı babasının raporunun kopyası ve okul çantasıyla sınıfa yeni girmişti Erdem. Ne olduğunu anlamadığı bir anda omzunda bir darbe hissetti geriye savrulurken. Parlak turuncu saçlarını savura savura koşan elleri yüzünde Ahuyu gördü. Ardından da Batu koşuyordu.

Eğ başını eğ... bu sefer dudakları kıpırdandı içinden geçirdiği şeyle. Allah bilir ne oldu yine diye düşündü sonra 10 yıllık sevgilileri bu halde görünce. Kesin Batu piçi kızı üzecek bir şey yapmıştı.

Çatırdatan buhran tam içinde değildi o sıralar. Biraz elleri kolları, biraz aklı başı. Ama asla ruhunda değildi. Konuş ve-Arkadaş grubunun oraya adımladı konuş ve ne? Herkes bana bakıyor ama önemli değil. Kimse kafamın içini duyamaz, çantasını fırlattı Berke'nin üstüne fark edilmediğini görünce. Arkadaşı Berke çantayı eliyle kavradı kafasını Erdem'e çevirirken. Kaşları farkındalıkla yükseldi.

'Oo kardeşim hoş geldin. Yetişmişsin' dedi beklemiyormuşçasına. Okulu evine oldukça uzak Erdem bıkkınlıkla iç geçirdi. Normalde Berkeyle komşu oldukları için birlikte gidip gelirlerdi arabasıyla ama dün gece yine Allah bilir nerelerdeydi de bu sabah birlikte gelememişlerdi.

'Yetiştim yetiştim. Yemin ederim sonunda bitiyor ya... ' dedi ve Berke'nin önündeki boş ve sadece kendisine ait olan sırasına oturdu. Erdem kafasını masaya gömdü. Avuç içlerini kafasına kafasına vurdu. Sus artık diye yalvardı kendi kendine boşluğa doğru içinden. Duyuyor musun beni sus artık. Kafam kaldırmıyor seni diye söylendi. Aradan biraz zaman geçti, rahatlar gibi oldu ve gerisingeri kaldırdı kafasını. Berke'nin, Erdem'in az önce elinde duran kargo paketini aldığını ve meraklı bir ifadeyle incelediğini gördü. Erdem pek oralı olmadı sınıfın diğer kalanına sataşıp selam verirken.

Bir ara lavaboya uğradı, A ve B sınıflarından arkadaşlarına göründü ve zilin çalmasına yakın sınıfına geri döndü.

Geri döndüğünde kendi sırası dahil Berke'nin başında toplanmış kendi arkadaş grubunu gördü. Baban öldü. Evet babam ölmüştü. Garip olan biraz daha alakasız kızların ve nöbetçi öğretmenin de başlarında olmasıydı.

Hemen sırasına doğru adımladı noluyor diye seslenmeden önce. Az önce harıl harıl uğuldayan kalabalıktan ses kesildi. Erdem'in bakışları sadece Berkedeydi.

Berke kumral saçlarını eliyle geriye taradı düşünceli bir ifadeyle.

'Babanın.. ölüm raporunda bir gariplik var Erdem. Hiç fark etmediniz mi?' dedi ondan beklenecek bir ciddiyetle. O kadar insanın önünde serili raporu görünce sinirlendi Erdem.

'Az bi dağılın' dedi kalabalığa karşı. Kavga var sanıp gelen nöbetçi öğretmen görevini şimdi hatırlamış gibi sürüyü dağıttı. Erdem, Eylül ve Berke'nin arasına oturdu ne olduğunu anlamak için. Ahu'nun erkek ikizi Zahir karşılarındaydı.

Herkes bir süre sus pus olunca Berke iş başa düştü mantığı ile Erdem'e çevirdi gölgelenmiş bakışlarını.

'Bak abicim' dedi elindeki dosyayı açarken 'Burda o an polisin çevreden aldığı ifadeler arasında birkaç kişinin ifadesinde bir gariplik geldi bana. Küçük çocuk o öldürdü babamı diye bir şey duyduklarını söylemiş bir kadın ve bir genç. Çınardan bahsediliyor belli. Neden kimse dikkate almamış.'

Günlerdir babaannesi ve dedesinin yanına kalan erkek kardeşini düşündü Erdem. Bu sene 13 yaşına giren Çınar babasının ölümünden beri iyi değildi ve psikolojik yardım için babaannesinde kalmasına karar vermişti annesi.

'Bilmiyorum...' diye ağzında mırıldandı sessizce. Huzursuzca kıpırdandı Erdem derince bir nefes alırken yerinde 'Babam kalp krizi geçirdi. Çınar saçmalamış' diyebildi sadece.

Sakin ol ve düşün.

Babasının ölümünden yaklaşık 28 gün geçmişti. 12. Sınıfın 2. dönemi bugün başlamıştı. Çınarı yaklaşık 2 haftadır görmüyordu.

Çınarla konuşmam lazım diye düşündü Çınar yalan söyleyen bir çocuk değil.

Edebiyat hocaları tok sesle dikkati kendine çektiğinde çoktan sınıfa girmiş kadını fark etmeyen tayfa hızlıca önlerine döndüler. Herkesin aklında birer soru işareti ve merak kalmıştı şimdi.

ERDEM (BXB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin