Eğer bir kuş olsam, uçmaya hazır, kanatlarını rüzgarın şiddetine göre germiş,bir kuş olsam ve uçmayı bilsem, uçmayı bilmeyen bir kuş olsam,
daha önce hiç uçmamış olsam, ilk defa uçacak olsam, belki de...
belki de, susmasam, sabırlı olsam, daha yükseğe uçmayı hedeflemiş olsam,
hiç uçmayan bir kuşa göre cesaretli olsam, daha yükseklerde ne arasam, korkmasam en önemlisi,
herkes bana yükseklerde ne aradığımı sorsa, söyler miyim, siz de bakın der miyim, tüm sürprizi kaçırır mıyım, kırpılmış kanatlarım acıyıp meylenmişken en yükseğe işe yaramazlara anlatır mıyım, sağlam kanatlılara yem eder miyim diğer tarafın güzelliğini, ne yaparım, bir kuş olsam...
İnsan olmaya çekindiğimden veyahut beceremediğimden bazen düşünürüm böyle. Mesela bir kuş olsam, iki alt sokaktaki hep evden kaçan o kedi olsam. Sahibim beni arasa ya da sahibim olamayacak kadar özgür olsam? Veya sadece okula gelmeyecek kadar özgür olsam?
Sırtımdaki çanta batıyordu. Aslında içinde sadece tekrar tekrar okumaktan zevk aldığım tek kitap olan göl kenarı hapishanesi adlı kitap duruyordu. Ama tekrara düşüyorum, çantam batıyordu.
Biraz uykulu halim, biraz agresifliğim üzerimdeydi ve sınıfa adımımı attığımda geç kaldığımın göstergesi olan, akabinde sübyancının sözlükteki kelime anlamını taşıyan coğrafya hocamız bana bakıyordu. Küçük bir özürle yerime geçebildiğimde sevinirken bu sefer Berke'nin alaycı ve tabiri caizse götünden güldüğünü belli eden o yüz ifadesinin radarına yakalandım, şüphesiz...
Abisi geldiğinden beri fıldır fıldır gezen Berke'nin tüm bir hafta sonu nerde olduğunu bilmiyordum. Normalde bu kadar uzun yolu birlikte gidip gelirdik ve bu benim için bir nimetti. Hatta bazen Berke'nin babası Nadir enişte acır, bizi o bırakırdı. İşte bu yüzden okula her gün toplu taşımayla gidip gelmek bir işkenceden ibaretti benim için.
Tüm sinirimi temsil eden bir yüz ifadesiyle sırama otururken Berke'nin parmakları yavaş yavaş yoğurmaya başladı omuzlarımı. Kıs kıs gülmesi kulaklarıma ulaşınca dirseğimi neresine geldiğine bakmadan geçirdim arkadaki çocuğa, ardından trip atarcasına önümde çaprazladım kollarımı.
İçimdeki abisini gördüğümde sergilediğim anlamsız hareketlerin utanç duygusu ve trip atma hissiyatını harmanladım ve karşımdaki sapık hocanın hedef haline getirdim. Ardından ders boyunca coğrafyacının yanıma oturup ders anlatır gibi yapıp bacaklarına dokunmamasını diledim sadece.
...
'Aha bu amsalağın bir tırlatması var, beni bile korkutuyor' Berke bir yandan cennet mahallesi Pembe gibi çekirdek çitliyor bir yandan da beni okul bahçesinde olduğunca eskisi gibi ve normal hissettirmeye çalışıyordu, bizi asla dinlemeyen ve telefonuyla ilgilenen Zahire rağmen.
'Abimi görünce korkusundan nereye gireceğini bilemedi' sol elini karnına bastırırken diğer eliyle ensemi sıkıca sarıp beni sarsarıyordu 'Hahahahaha ananısikim gülmekten çatlicam şimdi'
Tüm kahkaha sesi sokakta yankılanıyordu sanki. Eskisi gibi hissetmemi sağlayan bu durum dudaklarımda bir gülümseme yarattı ama bir yandan da herkesin içinde rezil olduğum için yalandan bir sinirle kafasına geçirdim.
'Aptal, annem çağırıyordu işte. Ne uzattın anaaa'
Biraz alınır gibi yapıp götümü yana doğru devirince sabahtan beri çekirdek yemekten buruşmuş parmaklarını tekrardan boynuma doladı ve sarstı birkaç kere, sonra sıkıca kolunun altına aldı.
'Ben senin neden bu kadar gergin olduğunu biliyorum. Uykunu alamamışsın sen' dedi alnını yanağıma sertçe bastırırken. Kolunun altından kurtulmaya çalışırken aklıma gelen tüm küfürleri ediyordum. En sonunda terden ıslanmış bir halde inada binen bu oyunu bitirmek zorunda kaldım.
'Siktir git Berke ananın amına kadar yolun var'
'Şşttt öyle deme kardeşim. Merak etme bizi bundan sonra abim bırakacak'
Muzip çıkan ve dalga geçtiğini belli eden sesi sinir kat sayımı Allah katına çıkartınca kendimi onun üstünde boğuyorken buldum.
'Laaaann, ahh hahaha, valla, dalga geçmiyom olum, şirketi burda, AHHH ANANI SİKİM BIRAK LAN KAFAMI ISIRMA'
En son kafama gelen sert darbeyle üstünden geri çekildiğimde salyaya bulanmış kafasını iğrenir bir ifadeyle siliyordu.
'Yeni ofisi şurda' dedi kafasını bizim okulun üç cadde arkasındaki büyük rezidansları gösterirken.
Kafamı yan yana dizilmiş uzun rezidanslara çevirdim. Herhangi birinde olabilirdi. İstemsizce, sanki görebilirmiş gibi, üstüme çeki düzen verdim. Sonra bu duruma kendi kendime güldüm.
'Son ders çıkışta otoparkın orda olacakmış abim ona göre hee, kaybolma.' Kafama nazik olmaktan çok uzak bir öpücük kondurup flört ettiği birkaç kızın yanına ilerlerken ben hala koca koca camlardan yansıyan güneşle bakışıyordum.
![](https://img.wattpad.com/cover/279090028-288-k674642.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ERDEM (BXB)
Teen FictionErdem en yakın arkadaşının abisine yanıktır fakat rezil olmaktan başka bir etkileşim kuramaz Ya da Erdem bir gün okulda aslında babasının ölmediğini belki de öldürüldüğünü arkadaşlarıyla konuşurken fark eder. Bu işin peşini bırakmak istemeyen Erdem...