8.𝕭𝖔𝖑𝖚𝖒

266 24 11
                                    

Korku dolu gözlerle yarasına bakarken ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Çok kötü durmuyordu. Yardımcının getirdiği çantanın içinden sargı bezi ve diğer malzemeleri çıkardıktan sonra bedenini oturduğu yere atmış adama doğru ilerledim.

"Biraz öne doğru otursan."

Kendini tamamen arkaya yasladığı için ona yetişemiyordum. Tuhaf ve kocaman bir sandalyede oturduğu ve çalışma odasında olduğumuz için tedirgindim.

Arkaya doğru yasladığı kafasını kaldırıp bedenini dikleştirdiğinde, titrememek için kendimi sıkıyordum. Neden hemen kabul etmiştim ki?

Kolunu genişçe açıp masaya doğru yasladığında, sandalyeye biraz daha yanaştım ve önünde durdum. Yarası tam omzunun altında olduğu için üzerinde ki gömleği de çıkarmamıştı. Normalde makasla kesmem gerekirdi ama karşımda kaskatı durmuş adam makasla beni keser diye korkmuyor değildim.

Titreyen parmaklarımı zorlukla sabitleştirip gömleğinin düğmesine doğru ilerlettiğimde, gözlerini bir saniye olsun üzerimden çekmiyordu.

"Y-yarayı görebilmem için çıkaracağım."

Hiçbir şey demeyip hala aynen bana baktığında ilk düğmeyi zorlukla çözdüm. Yüzüme doğru vuran sık nefeslerini bacaklarını tamamen açmış oturan heybetli bedenini umursamamaya çalışıp düğmeleri birer birer çözdüm.

Yapılı ve kaslı vücudu yavaş yavaş görünürken gözlerimi düğmelerden bir saniye olsun ayırmamaya çalışıyordum. Bakmam pek doğru değildi. Rahatsız edebilirdim ve bu ayıptı.

Son düğmeyi de çözdüğümde üzerinden çıkarma kısmına geçmiştik. Arkaya doğru yasladığı sırtını kaldırırken yaralı olmayan kolundan gömleği çıkardım. Bu bir tık daha yakınlaşmamızı sağlarken, güzel ve keskin kokusunu almamı sağlamıştı.

Gözlerimi kısacık kapatıp açtıktan sonra, dudaklarımı büzüp kıstığım gözlerimle yaralı olan kısımdan yavaşça kaldırdım. Kanla kaplanmış yara yavaş yavaş ortaya çıkarken üzgün bir şekilde burnumun dibinde duran adama baktım.

"Çok acırsa söyle tamam mı?"

Üzgün duran suratıma ve titreyen küçük ellerime bakarken derince yutkunup kafasını sallamıştı.

"İstersen gözlerini kapat, görürsen korkabilirsin, biraz fazla kan olmuş ."

Korktuğum anda devreye giren çenemle kendimi bir türlü susturamazken Jungkook bey sakince beni dinleyip kafasını sallayarak onaylıyordu. Yaranın üzerinde olan son gömlek parçasını da kaldırdığımda derince soluklandım.

Masanın üzerine koyduğu parmaklarını tutup kolunu dikleştirdikten sonra gömleği kolundan da çıkardım. Avcumun tamamını kapatan elini görünce halimizi tamamen unutmuş gibi kıkırdadım.

"Sen gerçekten kocamansın."

Kolunu kıpırdatırsa acıyabileceği için parmaklarını sımsıkı kavrayıp sakince masanın üzerine koydum.

"Bitti!"

Kanlı gömleği görmek istemediğim için masanın bir diğer ucuna attım. Alnında damarları seğirmiş adamı görünce ürkerek yüzüne baktım.

"Çok mu acıttım? Yaraya yapıştığı için öyle oldu sen sakin ol tamam mı? Şimdi ilaç süreceğim sonrada pansuman yapıp sarınca acısı geçecek."

Çantada ki malzemeleri hızlı hızlı çıkarıp masanın üzerine dizdiğimde korkmaması için onu sakinleştirecek şeyler söylüyordum. Stajdayken yaralanan ve çok korkan hastaları hatırladıkça karşımda ki adama çok üzülüyordum. Herkes gibi duygularını yansıtamadığı için korktuğunu da belli etmek istemiyordu sanırım.

𝓩𝓐𝓘𝓛   ASKIDA!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin