15.𝕭𝖔𝖑𝖚𝖒

245 19 7
                                    

"Yanıma gel."

Benimle göz kontağı kurmak yerine tamamen karşımda duran adama bakarak konuştuğunda yanına doğru ilerledim. Önce Behzat abi sonra hiç tanımadığım bu korkutucu adam, ikisi de beni fazlasıyla germişti.

Açık kalan kapı aralandığında Behzat abinin geldiğini düşünerek korkuyla adımlarımı hızlandırdım. Çatık kaşlarıyla hareketlerimi seyreden adama yaklaşır yaklaşmaz kollarımı beline sımsıkı doladım. Nefes nefese kalmış bir şekilde gömleğine tutundum. Üzerimde ki bakışlardan kaçmak ister gibi kafamı tamamen göğsüne gömerken zihnimden onlarca şey geçiyor ama hep tek bir kelime baskınca yayılıyordu.

Sığınak.

"Korkuyorum."

Önce kaskatı kesilmiş, saçlarımın arasında hissettiğim ılık nefesinden anladığım kadarıyla bana bakmaya başlamıştı. Ben kollarımı daha fazla sıkılaştırıp, boyuna yetişmek için ayaklarının üzerine bastığımda kolları hareketlenip belimi kavramıştı.

"Neden korkuyorsun?"

Sakin bir şekilde sorduğu sorunun ardından içeriye giren Namjoon Hyungu görünce derin bir nefes aldım. Tahmin ettiğim gibi Behzat abi gelmemişti. Saklandığım göğsünden kafamı kaldırıp dikkatle beni izleyen adama döndüm.

"Sana anlatmam gereken şeyler var, ne zaman konuşacağız?"

Odada tek başımıza olmadığımız için kısık ve onun duyacağı bir tonda konuşmuştum. Koştuğum için hafif terden alnıma yapışan saçlara ve korku dolu gözlerime bakıp daha fazla kaşlarını çatmıştı. Ardından bizden biraz uzakta konuşmamızı bekleyen Namjoon Hyunga dönüp, sert sesiyle konuştu.

"Shi Yoon'a salona kadar eşlik et."

Namjoon komutu alır almaz, arkamızda sakince bizi izleyen ve tek kelime etmeyen adama doğru ilerlemeye başlamıştı. Hala onun kolları arasındayken meraklı bir ifadeyle kafamı biraz arkaya doğru çevirdim. Shi Yoon denilen adam önce bana ardından da beni sımsıkı kavramış adama döndüğünde dudakları yeniden kıvrılmıştı.

Bizden biraz daha uzakta olduğu için Namjoon Hyungun yanına gitmesini beklemeden hareketlenmişti.

"Ben bu güzel ufaklığın bana eşlik etmesini tercih ederim, Jungkook Bey."

Bey kısmını tamamen alayla söylediğinde, bakışları yeniden beni bulmuştu. Gri gözleri şeytani bir ifadeyle parlarken bakışları sürekli bizim üzerimizdeydi.

"Gözünü siktirtme bana Shi Yoon, diğerlerinin yanına git ."

Ettiği küfürle bakışlarım hızla öfkeyle koyulaşmış gözlerini bulduğunda, onun da eli ensemi kavramış ve kafamı göğsüne doğru çevirmişti. Artık Shi Yoon denilen adamı ve Namjoon Hyungu göremezken, karşımda en az öfkeli bir boğa kadar tehlikeli olan adama bakıyordum.

"Toplantı başlamak üzere neden birlikte içeri geçmiyoruz?"

Az önce ki alaylı ifadesinin aksine bu sefer tamamen merakla sorduğu soruyla, ensemde ki eller sıkılaşmış ve gözleri direkt beni bulmuştu. Bir süre baktıktan sonra yeniden Namjoon Hyunga döndü.

"Fidanlıkta ki evi hazırlat, Seon Ho ve Bogum'a da haber ver ben gelmeden şehirden ayrılmasınlar."

Son sözleri bu olurken, dışarıda ki onlarca arabayı ve içeride hazır bir şekilde bekleyen tüm adamları boş vermiş ve yürümeye başlarken belimde ki elini de çekmemişti. Birlikte kapıya doğru yürümeye başlamışken arkamızdan şaşkın bir şekilde konuşa konuşa koşturan Namjoon Hyung'da gelmişti.

𝓩𝓐𝓘𝓛   ASKIDA!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin