19.𝕭𝖔𝖑𝖚𝖒

221 15 0
                                    

Bir iki hafta sonra;

Son çözdüğüm kimya sorusuyla birlikte test kitabını fırlatmak istesemde sakin kalıp usulca kapattım. Organik kimyayı bitirme umuduyla uyanıp yeniden başlamıştım. Bir türlü aklım almıyordu.

Bir süre daha masada bomboş oturup etrafa salak gözlerle baktıktan sonra ayağa kalktım. Saat henüz sabah ondu. Dört saat önce uyanmış güzel bir kahvaltının ardından çiftlikte kısa bir yürüyüşe çıkmıştım. Sonrada direkt gelip kimyaya başlamış ve mola vermemiştim.

Hedeflediğim altı testi de bitirdiğimi görünce hazırladığım kolilere yöneldim. Bugün için otuz sipariş ayarlamıştım ve akşam kargo için çiftlikten biriyle görüşüp gönderecektim. Küçük işim tahmin ettiğimden daha çok ilgi çekmişti ama çok yoruluyordum. Sipariş sayıları biraz daha arttıktan sonra bir kaç yerle görüşüp anlaşmam gerekiyordu, tek başına altından kalkamıyordum.

Tüm kolilere iyice baktıktan sonra cebimden telefonumu çıkarıp kontrol ettim. Jungkook'tan hala bir mesaj olmadığını görünce gülsem mi ağlasam mı bilememiştim. Sınava henüz dört ay kalmasına rağmen çoğu konuyu bitirmiştim. Temelim sağlam olduğu için kısa bir video tekrarı ardından soru çözümü yeterli geliyordu. Tabi küçük markamın işleri, sınav hazırlığı ve evdeki bir çok iş yüzünden Jungkook ile görüşemiyordum. O da bu yüzden bana birazcık kırılmış gibiydi. Her gün Yoongi Hyungun evde olmasına rağmen yanıma geliyor ve yine takılarla uğraştığımı ona vakit ayırmadığımı görünce geri gidiyordu.

Sabah erkenden tüm işlerimi halledip bugünü ona ayırmaya karar vermiştim.

Kolilerin hepsini bir köşeye ayırdıktan sonra kitaplarımı da kaldırıp gardırobumun karşısına geçtim. Üç kapılı ekru ve hafif vintage tarzında bir dolaptı. Yoongi Hyungla ayıla bayıla almıştım. İkinci kapıyı açıp hoddielere göz attığımda her zaman ki gibi sarılar gözüme çarpıyordu. Önü beyaz ve gri baskılı olandan gözümü alamayınca elime aldım. Kalçamın altında biten epey büyük parçaydı.

Gardıropta ki bakışlarımı perdeleri çekilmiş açık pencereme çevirdiğimde hala yağmur yağdığını görünce kazakların alt kısmında bulunan çekmeceden boğazlı beyaz bir badi aldım. Kapıyı kapatıp üçüncüyü araladığımda daha fazla oyalanmak istemeyip gri eşofmanı aldığım gibi yatağımın yanına yürüdüm. Üzerimde ki paspal kıyafetleri çıkarıp önce beyaz badiyi ardından eşofmanı mı giydim üzerine de sarı hoddieyi geçirince çok güzel olmuştu.

Gardırobun orta kapısında bulunan aynadan saçlarımı da düzeltip siyah beyaz çizgili uzun çorapları da giydim. Odamdan dışarı çıktığımda her zaman ki gibi Yoongi Hyungu evde bulamayınca oflayıp tüm pencereleri kapattım. Hole ilerleyip siyah şişme montumu da üzerime geçirdim. Kat kat giyinmek çok hoşuma gidiyordu. Tam ayakkabılarımı giyecekken aklıma gelen şeyle heyecanla odama koştum.

Masamın üzerinde duran siyah hoparlörü de gülümseyerek elime aldım ve yeniden dış kapıya yöneldim. Spor ayakkabılarımı da giydikten sonra seke seke aşağı inmiştim.

Dün geceden beri yağmur yağıyordu. Akşam Jungkook evde olmadığı için yapamasam da şimdi tam zamanıydı. Apartmandan dışarı çıktığımda bir kaç korumayı arabada görünce bende hemen bindim. Kısa bir süre içinde de Jungkook'un evine varmıştım.

✨✨

Görevliden öğrendiğime göre ikinci kattaki çalışma odasındaydı. Montumun şapkasını o gelmeden ıslanmak istemediğim için kafama geçirip yere bakmaya başladım. Bulduğum irili ufaklı taşları elime aldıktan sonra derin bir nefes alıp ilk taşı attım.

𝓩𝓐𝓘𝓛   ASKIDA!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin