22.𝕭𝖔𝖑𝖚𝖒

206 14 1
                                    

Ellerim çıplak ensesinde gezinirken geriye çekip parmaklarımı gömleğinden içeri soktum. Çıplak tenine dokunmak tüm bedenimi tarifi imkânsız bir hazza sürüklüyordu. Dudaklarım kuruyor, soluk alış verişlerim duraksıyordu.

Dudakları dudaklarımın arasındayken gülümsediğini hissedebiliyordum. Bu halim fazlasıyla hoşuna gitmişti. Kalçalarımın arasında git gide büyüyen sertlikten bunu çok rahat anlayabiliyordum.

Dilimi dudaklarının içerisine son bir kez daha itip geri çekildim. Nefeslerimi düzene sokmaya çalışırken Jungkook'un omuzlarına tutundum. Yine onun kucağında sakinleştikten sonra dudaklarımı zorlukla araladım. Gömlekten ulaşabildiğim teni bile tüm dengemi sarsamaya yetmişti.

"Ç-çıkaralım mı bunu?"

Titreyen parmaklarımla gömleğini işaret ettiğimde bakışları öylesine koyulaşmıştı ki çok kısa bir an geri çekilmeyi bile düşünmüştüm. Dişlerini sıkıp gözlerini bir kaç kez yumdu, karşında kendinden geçmiş bir halde durduğumu hala kavrayamıyordu.

Bir kaç dakikanın ardından elleri parmaklarımı kavrayıp gömlek düğmelerinin üzerine bıraktı. Dudaklarımı ısırarak açmaya başladım. Gömleği benim çıkarmamı istiyordu. Bu çok, çok hoşuma gitmişti. Parmaklarımı hızlı hızlı hareket ettirerek küçük beyaz düğmeleri çözmeye çalıştım. Son kısımlara yaklaşırken öylesine heyecanlanmıştım ki küçücük düğmeleri bile çözememiştim.

Jungkook hızla elini atıp son düğmeleri yırtar gibi açtığında gömleği üzerinden bir çırpıda sıyırdı. Heyecanla çıplak tenine bakarken parmaklarımı uzattım. Şişkin göğüs kaslarında, kollarında ve sıra sıra dizilmiş karın kaslarında dolaştırdığımda derin bir şekilde inleyerek üzerime eğilmiş dudaklarıma yapışmıştı.

Kafamı biraz daha eğip sert öpücüğüne karşılık verdim. Bir elimi boynuna sarıp diğeriyle de çıplak teninde dolaştırırken bacaklarının arasına kendimi sıkı sıkı bastırdım. Hareketlerim kontrolümden çıkmış gibiydi.

Ben kendimi sonuçsuz bir çabayla ona bastırmaya devam ederken yanaklarımda olan ellerini geri çekti. Alt dudağımı ısırarak geri çekildiğinde kısıkça inleyip kafamı havaya doğru kaldırarak bacak aramı yeniden sertliğine bastırdım.

Jungkook ise bir kaç dakika nefeslendikten sonra boynuma doğru eğilmişti. Islak ve sıcak dudakları tenimde belli aralıklarla dolanırken inlemeye devam ediyordum.

Sert dişlerini bu sefer boynumda hissederken parmaklarımı saçlarının arasından geçirip çıplak tenime doğru sıkı sıkı bastırdım.

Dakikalarca öpüşüp tüm bedenimi Jungkook'a sürterken aniden yerlerimizi değiştirmişti. Sırtım kolçağın sert dokusuyla buluştuğunda bacaklarımı aralayarak üzerime uzandı.

Bedenimi yeniden havalandırıp kollarımı boynuna sardığımda boynumdan çekildi. Karnımda ve tüm alt taraflarımda tuhaf bir titreme ve sıcaklık varken sakin olamıyordum. Ani hareketlerle sürekli boynuna sarılıyor, dudaklarına yapışıyor ve artık pantolondan fazlasıyla belirgin hale gelen sertliğine sürtünüp sakinleşmeye çalışıyordum. Koca bir yangının ortasında gibi hissediyordum. Jungkook'a temas etmedikçe bu yangın daha da harlanıyor ve canımı acıtıyordu.

"J-Jungkook lütfen."

Bunun bir yardım çağrısı olduğunun ikimizde farkındaydık. Bacaklarımın arasını işaret ederek büyük bir ihtiyaçla konuştuğumda dişlerini sıkmış ve koyu bakışlarını kızarmış yanaklarımda, dağılan saçlarımda ve aralık dudaklarımda uzun uzun tutmuştu. Nasıl bu hale geldiğimizi ikimizde anlayamıyorduk.

𝓩𝓐𝓘𝓛   ASKIDA!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin