BÖLÜM 3

1.2K 41 18
                                    

ELA GÖZLER

Medyada = Leyla KAYA

Bölüm Şarkısı =Cem Adrian ' ela gözlüm '

Bu olayın başhekime nasıl ulaştığını düşünürken aklıma tek bir isim gelmişti. Tabi ya daha önce nasıl aklıma gelmemişti ki..

Serhad..

Kesin o söylemişti.

İyide neden böyle bir şey yapmıştı ki. Tamam korumak istemiş olabilir ama konuyu bu kadar büyütüp duyurmak beni daha çok zor duruma sokmaktan başka hiç bir şey yapmazdı. Bunları düşünmemeyi seçip işime odaklanmıştım.

Zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştım. Ve öğle molasına girmiştik şuan. Benim için sakin ve güzel bir gün olmuştu Adana'daki gibi. Malum buradaki ilk günüm fazlaca aksiyon doluydu.

Kapımın vurulması ile gel komutunu vermiştim. İçeri Esma girdiğinde bana hastaneyi gezdireceği aklıma gelmişti. Hemen ayaklanıp ona doğru ilerleyip birlikte odadan çıkmıştık. Esma hastaneyi gezdirirken ara ara bende kafama takılanları soruyordum ona. Hasretin bulunduğu kata geldiğimizde onu bugün hiç kontrol etmediğimi fark etmiştim. Hemen Esma ya dönüp

- Bu kata gelmişken Hasret beyinde durumunu öğrenelim.

demiştim. Oda olumlu bir şekilde başını salladığında Hasret beyin odasına girip onu kontrol etmiştim. Durumu iyiydi ve bu akşam taburcu olacağı yazıyordu dosyasında. Kapısında kimsenin olmaması dikkatimi çeksede bunu umursamamıştım. Ardından Esma bana dönüp.

- Onun hayatını siz kurtardınız ve eminim ki DAĞLI aşireti size hep minnettar kalacak.

- Sende tanıyor musun onları?

- Evet, burada kim onları tanımaz ki. Heleki benim gibi burada doğup büyüyen biri mutlaka tanır.

- Sende buralımısın? E ozaman onları çok iyi tanıyorsundur?

- Evet tanırım, nasıl tanımam ki bana çok iyilikleri dokundu heleki Serhad ağamın bana yardımı çoktur. Bu hayatta ne yaparsam yapayım onun üzerimdeki hakkını ödeyemem. O bana olmayan abim oldu, göğüs gerdi, beni kanatları altına alıp koruyup kolladı. Allah ondan razı olsun inşallah.

- Çok özel değilse sorabilirmiyim peki?

Bana içten bir gülüş sunup geldiğimiz kafeterya da oturmam için işaret vermişti. Karşılıklı oturup öğle yemeğimizi yerken Esma tekrar lafa girmişti.

- Ben lise ikiye giderken babam beni okuldan alıp yaşça büyük birine vermek istedi. Ben ne yaptıysam karşı çıkamadım. Ozaman aynı lisede okuduğum Serhad ağamın kız kardeşi Elif vardı biz çok yakındık ona her derdimi anlatırdım. Bunuda anlatmıştım ona. Oda elimden birşey gelmediğini fark ettiğinde ben seni kurtaracam diyip gitmişti. Sonra Serhad ağam gelmiş babam ile konuşmuştu ben kalan diğer iki yılımıda bitirdim onun sayesinde. Ardından tıp okuyup doktor olmak istediğimi söylemiştim ama Serhad ağam beni başka şehire göndermenin tehlikeli olacağını söyleyip direk bu hastaneye almıştı. Ben şuan 22 yaşımdayım ve 5 yıldır burda çalışıyorum. Herşeyi daha kapsamlı burda öğrendim ben.

- Bunların hepsini Serhad mı yaptı gerçekten?
- Siz Serhad ağamın öyle olduğuna bakmayın. Dışarıya serttir, gülmez, konuşmaz pek ama sevdiklerine karşı öyle değildir

Duyduklarım beni şaşırtsada anlamış bir şekilde başımı salladıktan sonra birlikte ayaklanıp işimizin başına dönmeye karar vermiştik. Asansörün önüne geldiğimizde biri Esma diye seslenmişti. Aynı anda dönüp arkaya baktığımızda bir doktorun bize yaklaştığını fark etmiştim. Yanımıza varıp bizim ile asansörü beklediğinden bana gülümsemiş ardından Esmaya dönüp.

- Nasılsın? Bugün seni hiç göremedim?

- İyiyim Barış bey teşekkür ederim. İş yoğunluğundan olsa gerek.

Diye cevap vermişti Esmada gözlerini kaçırarak. İkisi arasında değişik bir iletişim vardı ama tam anlayamamıştım. Ardından Esma bana dönüp koluyla beni Barış beye gösterip

- Tanıştırayım hastanemizin yeni doktoru Leyla KAYA.

Barış bey gülümseyerek elini uzatmış ve

- Memnun oldum. Barış Öncel.

- Bende memnun oldum.

diyip elini sıkıştım. Asansör kata gelip kapısı açıldığında içinde Serhad ın olduğunu görmüştüm. Üçümüz birlikte asansöre bindiğimizde Barış bey Serhadın elini sıkıp hal hatır sormuştu. Belliki tanışıyorlardı. Ardından Esma Serhada dönüp

- Nasılsınız Serhad bey?

demişti.

- Sağol Esma.

diyip kısa bir cevap vermişti. Onun bu buz gibi olan halleri Esma nın bana anlattıklarını unutturuyordu. Bir insan neden böyle olurki anlayamıyordum. Bı kez olsun bana dönüp bakmamıştı ve konuşmamıştı. Bu hali beni şaşırtsada umursamamıştım.

Asansör durduğu sırada Esma bir kat daha çıkacağını belirttiğinde Barışta yukarı çıkacağını söylemişti. Serhad ile asansörden indiğimizde benimle hiç konuşmadan önden yürümüştü. Hemen ona yetişip kolunu tutup bana bakmasını sağladım. Beni fark ettikten sonra bir bana birde kolundaki elime bakıp duruyordu. Bundan rahatsız olup hemen elimi çekmiştim ama o hala bana boş gözler ile bakıyordu. Gözlerinin rengini yeni fark etmem beni bozguna uğratmıştı. Oysa ben bir insan ile iletişim kurduğum zaman direk gözlerinin içine bakardım. Ama onun gözlerini yeni fark ediyordum. ELA GÖZLER' di onunkiler.

Sorarcasına tekrar bana baktığında hemen kendimi toparlayıp konuşmaya başlamıştım.

- Bazı konular hakkında sizinle konuşmam gerekenler var.

- Konuşulacak herşey dün konuşuldu.

- Lütfen öğrenmek istediğim bazı şeyler var.

- Bak doktor sizi bağlayan bir şey kalmadığına göre öğrenmenizi gerektiren her hangi birşeyde yok.

- Benim bir adım var biliyormusunuz?

- Adınız beni ilgilendirmez. Şuan tek derdiniz buysa bu kadar üzülmeyin. Çünkü zaten birbirimizi artık görmeyiz.

Diyip arkasına bakmadan yürümeye başlamıştı. Etrafımdaki insanları umursamadan arkasından bağırıp

- Baş hekime olayı neden anlattın o halde.

Diye sormuştum. Arkası hala dönükken yerinde durup beni dinlemeye başladığında fırsat kaybetmeden hemen devam etmiştim.

- Beni bağlayan bir şey kalmadıysa, neden hala beni kontrol etmeye çalışıyorsun?

Cevap vermesini beklemiştim ama o arkasına bile bakmadan gitmişti. Peşinden bakmayı bırakıp işimin başına dönmüştüm. Günün sonunda çıkmadan önce Hasret beyi görmek istemiştim. Odasının olduğu koridora giriş yaptığımda Hasret beyin Beratın koluna girmiş bir şekilde yürüdüğünü görmüştüm. Neyseki çıkmadan onları yakalamıştım. Hemen yanlarına yaklaştığımda ikiside bana bakıp gülümsemişlerdi. Galiba bu ailede gülmeyen tek insan Serhad' dı. Berat beni beklemeden direk söze girmişti

- Hasret abiyi çıkarıyoruz Leyla hanım durumu gayet iyi. Abim ile Fırat abide Dicle yengeyi sağ salim kurtardılar. Artık keyfimize dicek yok.

- Tabi bunlar sizin sayenizde oldu ne kadar teşekkür etsem azdır.

diyede devam ettirmisti Hasret. Ben mutlulukla hemen söze girip

- Diclenin sağ salim bulunmasına sevindim. Onun durumunu sormak istedim ama kimseyi burada göremedim. İyi olduğunuza sevindim.

Demiştim gülümseyerek. Onlarda bana gülümseyip artık gitmeleri gerektiğini söylemişlerdi. Konuşmak için gözüm Serhadı arasada onu görmemiştim. Daha fazla orada durmayıp dün kaldığım eve gelmiştim tekrar. Evde kimseyi göremeyince fazla oyalanmadan odama çıkıp kendimi direk yatağa atmıştım. Zaten yorgun olan bedenim gözlerime yenik düşerken ben çoktan uykuya teslim olmuştum.

DAĞ ÇİÇEĞİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin