BÖLÜM 16

580 22 0
                                    

Medyada = Serhad ve Leyla

Bölüm Şarkısı = Ahmet Kaya "kendine iyi bak"

"Sedat yeter." bu kez Elif konuşmuştu ama Sedat konuşmasın diye. Her ne söyleyecekse benim duymamı istemiyorlardı. Serhadın sesinin çıkmaması, konuşmaması iyi şeylere işaret değildi.

"Olurmu öyle şey müstakbel karıcığım. Doktor Hanım'ın herşeyi bilmeye hakkı yokmu sencede?" Sedat bu kez bana döndüğünde tekrar konuşmaya başlamıştı "Mesela Serhadın benim öz kardeşimi, Şilanımı yani kendi sözlüsünü nasıl ölüme götürdü biliyormusun?" Ne diyordu bu adam ne ölümünden bahsediyordu? "Serhad sana kız kardeşimi, biricik Şilanımı kendi elleri ile nasıl öldürdüğünü anlatmadımı?"diye konuştuğunda sona doğru sesi yükselmişti. Yerimde öylece donakalmış vaziyette duruyordum ve sadece Sedata bakıyordum. Bu cümleleri söylemek onun için zor olmuştu herhalde çünkü şuan gözlerinden akan yaşı siliyordu. Serhadın bana baktığını hatta diğer herkesin bana bakıp ne tepki vereceğimi merak ettiklerini biliyordum. Sahi neden bakıyorlardı ki bana, Sedatın söyledikleri gerçekmiydi? Birşey yapmam gerekiyordu ama öylece duruyordum. Artık Sedatada bakamıyordum gözlerim boş bir noktayı bulmuş kendine orayı hedef seçmişti. Yutkunmak istiyordum ama olmuyordu. Boğazım düğüm düğümdü biri elini boğazıma geçirmişte buna izin vermiyor gibiydi. En son sesli bir şekilde yutkunduğumda nefes alabildiğimi hissetmiştim. Sahi ne yapmam gerekirdi? Nasıl davranmam gerekirdi? Sedatın söyledikleri doğrumuydu? Doğru ise bile önce Serhadın bunu doğrulaması gerekti. O doğrulamadan bir tepki veremezdimki ben. Ama şuan başka birşey yapacak takatimde yoktu. Şimdi ne kimseyi görmek nede konuşmak istiyordum. İçine düştüğüm durumu çözmek ve kendi kafamda oturtmak istiyordum sadece ama yalnız ve tek başına.

"Çok afedersiniz. Serhad ortalıkta "ben dürüstüm" diye dolandığı için bunuda "sevdiği kadına" anlatmıştır diye düşünmüştüm." Sedat gözyaşlarını sildikten sonra az önceki eğlenen haline geri dönmüştü. Nasıl böyle çabuk duygu geçişi yaşıyorlardı anlam veremiyordum."Ama anlatmamasınıda anlıyorum. Sen Şilan gibi değilsin çünkü Doktor hanım, onu bırakıp çekip gidersin. Ondan korkmuştur Serhad" Sedat bu lafları söyledikten sonra arkasına bile bakmadan çıkıp gitmişti. Kimsenin ağzından tek kelime çıkmadığı gibi kimse harekette etmiyordu. Sedat gibi birine inanmayacaktım. Serhadın gelip doğruları anlatması gerekiyordu ama ben bunu ona sormaya hazırlıklı değildim. Kendi içimde kendim kendime çeki düzen verdim ve yavaşça Serhada döndüm. Gözleri hala benim üzerimdeydi. Gecenin karanlığında ela gözleri cam gibi parlıyordu ama içinden neler geçiyordu göremiyordum. Sanki kendi kabuğuna çekilmiştide benim gidip onu oradan çıkarmam gerekiyordu. Ben elimi uzatmadan o elimi tutmayacak gibiydi.

"Geç oldu beni eve bırakırmısın?" Serhad sorduğum soru ile afallasada oda hemen kendine gelmişti ve başını olumlu anlamda sallamıştı. Evin diğer üyelerine göz gezdirdim ve en son Samet beyin yani Serhadın babasının üzerinde durdurdum, gülümsemeye çalışarak " İyi geceler efendim." dedim oda bana gülümseyip "hayırlı geceler kızım. Tüm olanlar için kusurumuza bakma" bir cevap vermeden sadece gülümsedim ve arkamı dönüp yürümeye başladım.

Konaktan çıkışımızda şuan arabadaki gibi sessiz sedasız olmuştu. Serhad sadece yola odaklanmıştı. Dönüp bana bakmamıştıda. Bende bakmamıştım zaten. Başımı cama yasladım ve Diyarbakır'ın içinden geçtiğimiz sokaklarına bakmaya başladım. Gözlerimi Serhad' ınkiler gibi yoldan çekemiyordum. Konağa gidişimizin aksine dönüşümüz yavaş oluyordu. Sanki herşey ağır çekimde ilerliyordu. Zaman geçmiyordu. Araba apartmanın önünde durduğunda kimse tek birşey söylememişti. Hareket etmiyorduk. Elimi ayağımı nereye koyacağımı bilmiyordum. Serhadın böyle geri durması benimde ondan uzak durmama sebep oluyordu.

DAĞ ÇİÇEĞİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin