BÖLÜM 5

1K 36 34
                                    

KÜÇÜĞÜM

Medyada = Serhadın kamerasından bir foto.( bu foto ilk gördüğünüzde size neyi çağrıştırdı?yazın lütfen çok merak ediyorum yorumlarınızı.)

Bölüm Şarkısı = Sezen Aksu ; Küçüğüm

   Allah kahretmesin bu adamı tanıyordum. Şuan içinde bulunduğum durumdan ötürü her ne kadar tanımak istemesemde tanımıştım yinede. Bir kere gördüğüm bir insanı bir daha nerde olursa olsun gördüğüm zaman tanırdım. Hafızam kuvvetliydi ve kolay kolay unutmazdım.

  Bu adamı Serhadın yanında görmüştüm. Onun adamıydı. Lanet olsun neden yüzünü görmeden direk böyle bir işe kalkışmıştım ki. Hemen girdiğim şoktan çıkıp koridorun ortasında sedye diye bağırmaya başladım. Ne yapacağımı şaşırmış durumda sedyenin gelmesini beklerken Serhada haber vermem gerektiğini düşündüm. Aklıma gelen şey ile adamın ceplerini arayıp telefonunu buldum. Tuş kilidinin olmaması için içimden bildiğim tüm duaları ederken telefonu açmıştım. Neyseki bu konuda şanslıydım. Hemen Serhadın ismini bulup arama tuşuna basmıştım. İkinci çalıştan sonra Serhadın o sert sesi duyulmuştu.

- Doktora birşeymi oldu?

Diye söze girmişti direk. Ben ikinci bir şoka girmeden hemen kendimi toparlayıp konuşmaya başlamıştım

- Serhad hemen hastaneye gelmen gerek.

- Leyla? bu telefonun sende ne işi var?

- Hemen gel diyorum telefonda anlatamam.

- Tamam. Sakin ol geliyorum.

Diyip telefonu kapatmıştı. İlk defa ismimi onun ağzından duymuştum ama telefonda. Nedense bir acayip hissetmiştim. Onun benim adımı söylemesi neden bu kadar garibime gitmişti onuda çözememistim. Şuan bunları boş verip yerde yatan adama odaklanmalıydım.

  Gelen sedye ve bir kaç hemşire ile adamı acil müdahale odasına alıp ilk müdahaleyi yapmaya başlamıştım. Çok geçmeden odaya Barış bey girdiğinde benim geri çekilmemi isteyip kendisi müdahale etmeye başlamıştı. Neyseki ciddi birşeyi yoktu her hangi bir riskte teşkil etmiyordu. Bunu duyunca derin bir nefes almıştım. Ardından Barış bey yanıma gelip

- İyimisiniz Leyla hanım.

- Teşekkür ederim şuan daha iyiyim. Ben, elim ayağım titredi siz gelmeseydiniz müdahale edemeyebilirdim.

- Nasıl oldu olay? Serhad beni arayıp hemen sizin yanınıza gelmemi isteyince ben ne olduğunu anlayamadım.

Tam ağzımı açıp cevap verecekken Serhad ben fark etmeden yanımıza gelmişti bile. Barışa kısa bir bakış attıktan sonra bana dönüp

- Ne oldu?

diye sormuştu gözlerindeki boş ifade ile. Bir anda dizlerimde bir titreme hissedince cevap veremeyip başımı eğmiştim. Serhadın sesli bir nefes verdiğini duyduktan sonra Barış söze girip

- Hastanedeki adamın ufak bir kaza geçirmiş, içerde şuan. Durumu iyi ama ciddi birşey yok

demişti. Beni şuanki durumdan kurtardığı için minnet dolu gözler ile ona bakarken Serhad ikimizede göz ucuyla bakıp sinirli olduğunu belli eden haliyle Barışın gösterdiği odaya girmişti. Daha fazla ayakta durmayıp bir banka oturduğumda Barış yanıma gelip artık gitmesi gerektiğini söylemişti. Ona tekrar teşekkür ettikten sonra Serhadın çıkmasını beklemiştim.

Ben Serhadın çıkmasını beklerken şuan içerden bağırış sesleri geliyordu. Serhad adama, Nasıl böyle bir hataya düşersin? İki gündür böylemi koruyorsun sen bu kadını? Kadın seni tuzağa çekiyor sen bunu bile fark edemiyorsun. Diyip bir ton laf söyleyip küfür etmişti. Bu hali beni ürkütsede kendimi belli etmemeye çalışıp tembihliyordum.

  Ben kendimi sakinleştirmeye çalışırken bir anda odanın kapısı sert bir sekilde açılmıştı. Olduğum yerden korkarak sıçrarken Serhad aynı sertlikte kapıyı kapatmıştı. Ve yüzüme bakmadan önden yürüyüp banada yürü demişti. Bu sefer karşı çıkacak halim olmadığından bende arkasından yürümüştüm.
 
Arabanın önüne geldiğimizde Serhad direk binmişti bende hiç beklemeden bindiğimde arabayı çalıştırmıştı. Korkunç bir sessizlik hakimdi arabada ama yinede birşey diyemiyordum. Serhada baktığımda direksiyonu ellerinde parçalayacakmış gibi sıktığını ve yolu göz hapsine aldığını fark etmiştim. Bı sure sonra araba ani fren yaptığında kendimi zor tutmuştum. Başımı kaldırıp etrafa baktığımda beni eve getirdiğini fark etmiştim. Ona döndüğümde inmemi bekler gibi sadece yolu izliyordu. Daha fazla dayanamayıp

- Serhad

demistim konuşmak istediğimi belli eden bir ses tonu ile, o ise

- İn.

demişti sadece buz gibi sesi ile. Ben tekrar lafa girip

- Konuşa-

- İn dedim.

demişti gözlerini kapatıp derin bir nefes alırken. Bu hali dağılmış olan benim sinirimi bozarken kendimi daha fazla tutamayıp konuşmaya başlamıştım.

- Neden böyle yapıyorsun?

dediğimde birden soran gözler sinirle dönüp bana bakmıştı. Bende susmayıp devam ettim.

- Peşime adam takıyorsun ama benim bundan haberim yok. Çünkü buna gerek duymuyorsun. Ben sana kendimi korurum dedim ama sen yine bildiğini okuyorsun. Bende kendimi korumak istedim sadece. Bana bir daha karşılaşmayacağımızı söyliyip bu şekilde davranman benide buna itti anlıyormusun.

- Hayır anlamıyorum. Senin bu ben kendimi korurum havaların, burnu havada hareketlerin beni öfkelendirmekten başka birşey yapmıyor.

demişti bağıra bağıra. Ben susup içindeki sinirini kusmasını beklerken o tekrar söze girmişti.

- O adam iki gündür senin peşinde ve sen fark etmeden seni gözetleyen o itin, iki adamını yakaladı. O sırada neredeydiniz doktor hanım. Adamı koridora çekip kafasında vazo patlatmak ile kendini koruyamıyormuşsun dimi. Sen bunu anla yeter bana bendende bir şey anlamamı isteme.

Diye konuştuktan sonra tekrar yola dönmüştü. Söyledikleri ile hızla ağzımı kapatmıştım iki elim ile. İstemsiz gözlerim dolarken ne diceğimi bilemiyordum. Ağzımdan bir hıçkırık kaçtığında Serhad bana dönmüş ve ağlıyor olduğumu gördüğünde tekrar önüne dönmüştü. Ağzımdan bir hıçkırık daha firar ederken Serhad yola bakarak

- Şimdi in ve bir daha sakın karşımda ağlama.

Demişti buz gibi sesi ile. Ben dilim tutulmuş gibi hiç birşey söylemeden arabadan inip kapıyı çalmıştım. O sırada Serhad gitmemiş hala bekliyordu. Kapıyı Elif açıp beni içeri almıştı. Kapı kapandıktan sonra Serhadın gittiğine dair arabasının sesini duymuştum. Olduğum yerde daha fazla durmayıp odama çıkmak istemiştim ama Elif beni durdurup ne olduğunu sormuştu. Ben ise şuan konuşmak istemediğimi söyleyip kendimi odama atmıştım.

  Kapının arkasına yığılıp hıçkıra hıçkıra ağlamıştım. Serhadın dedikleri beynimde yankılanırken ben hala ağlıyordum. Kolay kolay ağlamazdım, zaten öyle herkeste görmezdi ağladığımı ama neden Serhadın yanında öyle davrandığımı bilmiyordum. Galiba buraya geldiğimden beri yaşadığım olayları ilk gün çok umursamasamda şuan korktuğumu hissediyordum. Birde ailemden ayrılmıştım ve galiba özlem duygusu kendini belli ediyordu yavaş yavaş. Neredeyse her gün onlarla ve Rabia ile konuşuyordum ama yinede özlemiştim işte. Buda beni duygusal biri yapmıştı. Ben hala ağlarken telefonuma gelen bildirim ile açıp ne olduğuna bakmıştım.

  " Yarın sabah 07:00 havaalanında ol beklemeyi sevmem bilirsin.;)"

  Az önce ağlayan ben şuan ise mutluluktan ağlıyordum. Saatin geç olduğunu fark ettiğimde hemen bir duş alıp kendimi yatağa atmıştım. Bugün olanları düşünmeden gözlerimi kapatmış kendimi uykuya teslim etmiştim.

~~~~~
~~~~~
Benim için duygusal bir bölüm oldu. Umarım bu duygyu size aktara bilmişimdir.

Sizce gelecek olan kim?

Serhad ile Leylanın arasındaki diyaloglar nasıl gidiyor?

Ve sizce bu olayda kim haklı?  Leylamı yoksa Serhadmı?

Bolumun erken gelmesini istiyorsanız yorum ve votelerinizi bekliyorum canlarım:)

DAĞ ÇİÇEĞİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin