𝓩𝓮𝓱𝓲𝓻.
❝Şah damarına kondurduğun her belki, sen kendine her keşke dediğinde boğazını kesiyor; keşkelere sığınma, o zaman belki yaşarsın.❞
AdaAltemur: Partide seni hala göremedim.
AdaAltemur: Neredesin Atakan?
AdaAltemur: Hoş, görsem bile yanına gelemem zaten ama yinede görmek isterdim.
AdaAltemur: Takım elbise giydin, değil mi? Eminim çok yakışmıştır.
AdaAltemur: Neyse, belki hala görmek için bir şansım vardır.
Atakan'a haberim yokmuş gibi yapıp yazıp, tuvaletten çıkarak aşağı doğru yöneldim. Atakan'a adımı söyledikten sonra direkt yanından çekip gitmiştim çünkü daha çok irdeleseydim tanıma ihtimalı artacaktı ve bunu gram istemiyordum. Fakat yinede o beni ne olursa olsun tanımazdı. Geçmiş silinmezdi yinede.
Merdivenin olduğu yere geldiğimde adımımı atacaktım ki aniden aşağıdan gelen sesle olduğum yerde gizlenip bir anda geri çekildim. Bu ses... Kaşlarımı çatıp kafamı hafif oraya yönlendirerek kim olduklarına baktım. Evet, haklıydım.
Atakan ve Barış.
"... Sana söyledim işte, motoruna hiçbir şekilde elimi sürmedim Atakan. Kaybetmenin acısını benden mi çıkarıyorsun yoksa kendine bu durumu konduramıyor musun?"
"Motorun tekeri kendi kendine patlamadı ya? Seni tanıyorum Barış, şerefsizsiz herifin tekisin. Bunu yapacak tek kişi var, o da sensin. Kazanmak için her şeyi yapmaz mısın? Daha önce senle girdiğim hiçbir yarışta kaybetmedim ve şimdikinde kaybedince haliyle şüphe düşüyor içime."
Tamam, olayın bu kadar büyüyeceğini tahmin etmemiştim.
Yuktundum ve dinlemeye devam ettim. Bu sefer Barış biraz sesini yükseltmişti. "Seçtiğin kelimelere dikkat et Karahan. Seninle hiçbir işim yok, siktiğimin motoru da zerre umrumda değil. Bu partiye de benden hesap sormak için geldiysen eğer, defolup gidebilirsin. Ne de olsa sen..." Durup ona doğru yaklaştı görebildiğim kadarıyla. "Her halinle bir yenilgisin."
Bunu söylediği an Atakan kaşlarını çattı ve aniden yakasından tutarak Barış'ı merdivenin trabzanından çekip diğer taraftaki duvara yasladı. Derin nefesleri buraya kadar gelirken dişleri arasından, "Bir daha söylesene," dedi. "Seni şuracıkta benzetmem için son söylediğini tekrar söyle."
Dudağımı ısırıp derince yutkunduğumda, "Motoruna ben hiçbir şey yapmadım!" diye bağırdığını duydum Barış'ın.
Bunun üzerine Atakan yakasını daha sıkı kavrayıp duvara daha sert bastırdığında, "Tek derdimin motor olduğunu mu sanıyorsun?" diye sordu. Başka bir şey de mi var? "Siktiğimin yarışını ister kazan ister kazanma, bana ister kin besle ister besleme; nefret et benden, hatta öldürmek için çabala... Ama daha önce yaptığın şeyi ölsem yine. unutmam." Bir yumruğunu havaya kaldırıp Barış'a doğru tuttu ve, "Sen!" diye bağırdı. "Sen benim s-"
Tam vuracaktı ki bunu önlemek için aniden ortaya atılıp merdivenden inmeye başladım. İkisi de adımlarımın sesini duyup bana döndüğünde, Atakan hızlı bir refleksle ve sert bir şekilde Barış'ın yakasını bırakarak bana baktı. Barış'ın yüzü de kaskatı kesilmiş şekilde bana döndüğünde sadece ona bakarak, "İyi geceler," dedim.
Bir süre durdu. Beni tanımıyordu. Ama bunu bozuntuya vermeyerek, "Size de," dedi ve kafasını salladı. Aynı şekilde kafa salladığımda gözlerim Atakan'ı buldu. Suratında tarif edilmez bir sinir vardı, her zamankinden daha beter olan.