bölüm normalden daha uzun ve bence önemli bir bölüm. Boş olduğunuzda rahat rahat okuyun ❤
çokça yorum yapsanız...ne güzel olur :')
*
Eren, bir sağa bir sola yürüdüğü odanın içerisinde saçlarını çekiştirerek hareket ederken bir deliyi andırıyordu.
Kendini kaybetmiş gibiydi. O kadar öfkeli, telaşlı ve pişman hissediyordu ki o an aklına geldikçe dudaklarını ısırıyor, görüntüleri zihninden silmeye çalışıyordu.
Bitmişti. Evet, bu hata onu bitirmişti. Aşağıda kendisi için neşeyle kahvaltı hazırlayan bir kadın varken onun bu yaptığı da neyin nesiydi? Nasıl böyle bir hataya düşerdi, nasıl bu kadar kendini kaybederdi?
"Onun yüzünden..." boğuk fısıltısı odanın duvarlarına çarpıp kaybolurken gözlerini sımsıkı kapattı. Düşünüyordu. Durmadan düşünüyordu ve kafayı yiyeceğini hissediyordu.
"Benim suçum değil. Onun yüzünden. Onun suçu. O yaklaştı. O öptü beni. Tanrım..." sol elini ağzına götürüp dün geceden beri yıkayıp durduğu dudaklarına dokundu. "İkimiz de erkeğiz. O erkek! Çıldıracağım şimdi!"
"Hayatım." odanın kapısının açılmasıyla eş zamanlı olarak yerinde sıçrarken hızla elini dudaklarından çekti. Derin, üzerine giydiği kıyafetlere bakılırsa dışarı çıkmaya hazırlanmıştı ama Eren'in zihni o kadar meşguldü ki, genç kızın üstünü yeni fark ediyordu.
"Efendim?"
"Kahvaltıyı hazırladım ben. Çıkıyorum şimdi. Onu haber vermeye gelmiştim." kapının kulpunu bırakarak odanın içerisine adımladı Derin. Kollarını kaldırıp Eren'in boynuna sararken sıcacık gülümsemesiyle bakıyordu gözlerine. "Sen hala değiştirmemişsin ama üzerini...işine geç kalacaksın."
"Hazırlanıyorum şimdi."
Parmak uçlarında yükselip Eren'in yanağına masum bir öpücük kondurdu Derin. Aynı öpücüğü çenesine de bıraktıktan sonra dudaklarına yöneldi ancak Eren yavaşça geriye adımlayarak sevgilisinin öpmesine izin vermedi.
"Sen- sen geç kalma hadi. Dışarıda işlerin varmış ya."
Sevgilisinin kendisini öpmek istememesi genç kızın içinde bir yerleri rahatsız ederken kuruntu yapmak istememiş ve sadece iki gün önceki küçük tartışmaları nedeniyle uzak davrandığını düşünmüştü.
"Tamam...çok geç kalmam ben. Akşama bizimkiler gelecek, unutmadın değil mi?"
"Bizimkiler?"
Zaten son derece sıkıntılı hissettiği şu sırada arkadaşlarının geleceğini hatırlamak Eren'in derince bir soluk vermesine neden oldu. Tek istediği yalnız kalmak, düşünceleri arasında boğulmak ve kendisini cezalandırmakken misafirle uğraşacak olmak can sıkıcıydı.
"Hıhım. Sezen'ler işte. Unuttun mu cidden? Ne için hazırlık yapıyorum sence ben?"
Derin'in kuşkulu bakışlarına karşı sadece "Aklımdan çıkmış." diyebildi. "Üzerimi giyineyim ben."
Kısa bir sarılmanın ardından Eren'in yalnız kalmaya ihtiyacı olduğunu düşünen Derin, fazla oyalanmadan çıktı yatak odasından. Çantasını toparlamış, üzerini son bir kez kontrol etmiş ve sessizce evden ayrılmıştı.
Kapı sesini duyduğunda elinde tuttuğu tişörtü bir kenara bırakarak yatağın üzerine oturdu Eren. Başını elleri arasına alıp sıkıntılı soluklarıyla odanın içerisini doldururken ağlayacakmış gibi kıvranıyor, zamanı geriye alabilmek için dualarını sıralıyordu.