|4|

10.2K 1K 952
                                    

Günün ikinci bölümü..

*

Barış, attığı her adımda kendini güvende hissetmenin keyfini yaşıyordu. Ne zaman yanında günü geçirecek ya da işlerini halledebilecek kadar parası olursa kendisini iyi hisseder, içi rahat olurdu. Bu küçüklüğünden beri hayatında olan bir durumdu. Daha on sekizinde bir genç olmasına rağmen insanların para için yapacağı şeylerin sınırı olmadığını yakından görmüş, diğer her şeyden iğrendiği gibi paradan da iğrenmişti ancak bu ona olan ihtiyacının bitmesine neden değildi.

Para her şey demekti.

Borçlarını ödemesi, annesine muhtaç kalmaması, kavgaya karışmaması, kafasının rahatlığı ve karın tokluğu...bunların hepsi parasının olup olmamasına bağlıydı.

Sokağın sonuna kadar geldiğinde sert bir tavırla burnunu çekti. Hava soğuktu ve üzerindeki ceket onu ısıtamayacak kadar ince, bir o kadar da eskiydi. Aldırmadı. İçine işleyen rüzgarı seviyordu. Üstelik alışkın olduğu bir durumdu ve muhtemelen gece evine gitmeyecek, sokakta kalacaktı. Şikayetlenmesi anlamsız olurdu.

Şehrin en ücra köşelerine adımladıkça tanıdık yerleri görmenin verdiği o anlamsız rahatlık kapladı içini. Buralar kendisini boğsa ve çoğu zaman çaresiz hissettirse de kendi evinden ya da okuldan daha iyiydi. En azından istediğini yapabiliyordu. Saygı görüyordu, kafasına göre takılıyordu ve istediği kadar kalabiliyordu.

Başkaları için oldukça korkutucu olabilecek bu sokaklar onun için hiçbir sorun teşkil etmezdi. O buralarda büyümüştü. Başına gelebilecek tehlikelerden korkmazdı. Çünkü Barış, tehlikenin ta kendisiydi.

Sokağı ikiye bölen demir parmaklıklara yaklaştığı anda arkasından gelen inlemeye benzer sesle duraksadı. Yine birinin ıssız bir noktada işini hallettiğini düşünüp yoluna devam etmesine neden olan ses daha acı bir tonda yükseldiğinde adımları yeniden durdu. Ne olduğunu merak etmişti ve gördüğü manzara çok da ilginç değildi.

Sadece iki metre uzağındaki üç kişilik grup, aralarına aldığı çocuğa hesap soruyordu.

Olayın ne olduğuyla ilgilenmiyordu. Yalnızca hırpalamaya hazırladıkları ve tehdit ederek konuştukları kişinin yüzünü net olarak göremiyor olmak canını sıkmıştı. Sadece sarışın olduğunu fark etmişti...

"Salih." diye bağırdı, yakından tanıdığı adama doğru adımlarken. "Ne dönüyor burada?"

"Sorun yok abi."

Barış'tan yaşça büyük olmasına rağmen abi diye hitap eden adam, diğer iki gencin dikkatini çekti. Buraları az çok biliyorlardı. Barış isimli birinin adı sık sık geçerdi ve arkasından konuşulurken dahi saygısızlık edilmezdi. Bu yüzden kendilerini her fırsatta aşağılayan bu adamın saygı duyabileceği tek kişinin Barış olduğunu bildiklerinden, yanlarına yaklaşan esmerin sürekli adını duydukları Barış olduğunu anladılar.

Ancak yanılıyorlardı. Barış bu ortamda saygı gören tek kişi değildi. Saygı gördüğü kadar, saygı göstermesi gereken insanlar da vardı.

Bunu belli etmekten kaçınırdı. Diğer tüm zayıflıklarında olduğu gibi.

"Bırakın." Barış'ın emriyle üçüde ortalarına aldıkları bedenden uzaklaştı. Elleriyle yüzünü siper etmiş adam korkuyla bir adım gerileyip bu ortamdaki tek tanıdık yüz olan Barış'a baktığında, esmerin dudaklarında alaylı bir gülümseme oluşmasına neden oldu.

Tam da tahmin ettiği gibi...sarışın karşısındaydı.

Alaylı tebessümü saniyeler içerisinde yerini ifadesizliğe bırakırken ellerini cebine yerleştirdi. Evden çıktığında birkaç kez arkasına bakınmıştı. Çünkü bu meraklı herifin bir şekilde takip edeceğine emindi ancak uzaklaştıkça arkasında onu görememiş, bu yüzden bir daha kontrol etme gereği duymamıştı. Nasıl saklandığına anlam veremiyordu.

Sokak Çocuğu • [b×b]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin