|13|

13K 950 563
                                    

Oy ve yorum rica ediyorum..💜

keyifli okumalar

*

Kaybetme korkusu, Barış'ın daha önce yaşamadığı bir şeydi.

Yabancı olduğu bu duyguyla karşı karşıya kalmış olmak genç çocuğu öylesine telaşlandırmış ve korkutmuştu ki eli ayağına dolanmış, ne yapacağını bilememiş, zaten parlamaya hazır olan öfkesinin esiri oluvermişti.

Küçüklüğünden bu yana karakterine yerleşmiş olan bu öfke probleminin yine başına dert açtığını düşünüyordu ama bunu engellemeyi başaramıyordu. Başaramazdı. Çünkü böyle alışmış, böyle büyümüştü. Eğer istemediği şeyler yapılıyorsa bağırmalı, kızmalı, herkesi üzmeliydi çünkü ancak o zaman kendisini rahat bırakmışlar ve doğru yol buymuş gibi hissettirmişlerdi.

Bu yüzden Barış, hayatında değer verdiği sayılı insan olmasına rağmen onlara karşı da öfkesini kontrol edemiyor, sonrasında pişman oluyordu.

Ama bu sefer, oturduğu yerde sigarasını içip boş bakışlarla gökyüzünü izlerken pek de pişman olmuş gibi hissetmiyordu.

Söylediği şeyler yeni yeni aklına dolarken kendisine kızıyor, yersiz laflar  ettiğini düşünüyordu. Yine de tam anlamıyla haksız olmadığını biliyordu. Belki abartmıştı, belki olayı büyütmüş ve Eren'in pişmanlığı yüzünden böyle çabaladığını kavrayamamıştı ama ne olursa olsun, tamamen haksız değildi.

O sarışın fazla huysuzdu.

Evet, ona sinirliyken bile hakkında kötü şeyler söyleyemezdi Barış. Israrcı halini hatırladığında öncelikle sinirleniyor, sonrasında da kızarmış yanaklarıyla ne tatlı göründüğünü düşünüyordu. Çıkık elmacık kemiklerinin güzelliği ve masum masum kaldırdığı kaşlarıyla öylesine büyüleyici bir güzelliği vardı ki, düşündükçe delireceğini sanıyordu.

Sarışının hali de pek farklı değildi.

Evden çıktığı ilk andan itibaren peşinden gitmeye çalıştığı ancak kısa sürede izini kaybettiği Barış'ı ararken halsiz adımlar atıyor, küçüğünü ne kadar kırdığını düşünüp kendisiyle kavga ediyordu. Tabii bunun yanında bir de havanın karanlığı yüzünden yolunu şaşırmış olmasının getirdiği bir tedirginlik vardı. Üstelik, üzerine hiçbir şey almadan çıkmıştı ve çok soğuktu.

Gözünün önündeki perdenin kalktığını hissediyordu, Eren. Barış'ın bir çırpıda söylediği lakin şu an güçlükle hatırladığı onlarca söz sarışının hafızasına kazınmış durumdaydı. Sürekli işittiği o sözleri düşünüyor ve kendince birkaç çıkarım yapıyordu.

Derin'den özür dileme konusunda kararlıydı. Bunu yapacaktı. Öylece kestirip atmayı kendisine yediremiyordu. Belki terslenecek, belki de yanına dahi yaklaşamayacaktı ama sonuç ne olursa olsun son bir kez görüşmek istiyordu.

Sonrasında bunun Barış'ı ne denli rahatsız edeceğini hatırlıyor, omuzları umutsuzca çöküyor ve kararsızlığı altında boğuluyordu.

Bu gece, Barış'ın kucağına kıvrılıp onu doya doya öptükten sonra kavga etmelerinin ardından, kendine gelmişti Eren. Bir haftadır sürekli aynı şeyleri düşünmek onu bitkin düşürmüş, bir depresyonun içerisine sürüklemişti. Dolayısıyla mantıklı kararlar alamamış olması normaldi. Şimdi aldığı temiz havanın da etkisiyle daha düzgün düşünüyor, yapacağı şeyleri belirli bir sıraya koymaya çalışıyordu.

Orta yolu bulacaktı.

Önce küçüğünün kalbini onarmak için yanına gidecek, ona sıkıca sarılıp ne kadar değer verdiğini hissettirmek için çabalayacaktı.

Sokak Çocuğu • [b×b]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin