|10|

10.4K 1K 1.1K
                                    

kontrol ettim ama bir şeyleri gözden kaçırmışım gibi...hata olan bir paragraf fark ederseniz işaret koyun lütfen. Keyifli okumalar<3

*

"Başımın belası. Baş belasının tekisin sen. Madem bir boka yaramayacaksın, ne diye geliyorsun bu eve?!"

Esmer çocuk, annesinden işittiği sözler karşısında sadece öfkeli soluklarla sinirini yatıştırmaya odaklanmışken gözlerini sıkıca kapatmış, kızıl saçlı bu kadının dediklerine aldırmamaya çalışmıştı.

"Sana o piçleri eve sarma demiştim." diye tısladı dişleri arasından, söylemek istediği tonlarca şey vardı ancak annesiyle anlaşamayacağını bildiğinden kendisini tutuyordu.

"O dövdüğün piçler sayesinde para kazanıyorum ben. İşlerime karışma demedim mi ben sana?"

Kadın, nefretle baktığı oğluna daha fazla tahammül edemeyeceğini anlayarak toparlanmaya çalışan adamın yanına eğildi. Birkaç gecedir kötü olan işler yüzünden yeterince gergindi. Bu gece de Barış'ın eve gelip kavga çıkarması hiç iyi olmamıştı

"Bana bulaşmadıkları sürece hiçbiriniz sikimde değilsiniz ama o orospu çocuğu odamdaydı."

"Ne var bunda? Yapmadığın şey mi?"

Kenarda duran eli yumruk halini aldığında sigara dumanı altında kalmış evin antresinde sessiz bir soluk verdi Barış. Belki de hassas olduğu tek konuyla bu denli içli dışlı olmak onu öylesine rahatsız ediyordu ki, göğsünün daraldığını, nefesinin sıkıştığını hissediyordu.

"Yapmadım." dedi esmer çocuk, yerdeki adamla ilgilenmeye çalışan annesine bakarken. "Hiçbir şey yapmadım ben."

"Zırvalamayı kes ve adamı kaldırmama yardım et."

Annesinin umursamazlığı altında bir kez daha ezildiğini hissetti.

Dilini yanağının iç kısmında gezdirip tüm öfkesini bir kez daha tanımadığı adamdan çıkarmak istercesine tam karnına sert bir tekme geçirdi. Bu yaptığı üzerine çığlık çığlığa hakaretler savuran kızıl saçlı kadına asla aldırmadan evden çıkarken dişlerini iyice sıkmış, sol gözünden süzülmeye hazırlanan bir damla yaşı elinin tersiyle silerek burnunu çekmişti. Ağlamayacaktı. En son ne zaman ağladığını dahi hatırlamıyordu. Belki de yanına gidip şımaracağı kimsesi olmadığı için bu denli duygusuzlaşmıştı. Bilemiyordu. Yalnızca kalbini yakıp kavuran bu hissin gözyaşı olarak dökülmekteki ısrarı sinirlerini bozmuştu. Yeniden, sertçe burnunu çekti. Bu boktan hissi geçirmenin tek yolu aklını dağıtmaktı ve bunu nasıl yapacağını artık çok iyi biliyordu.

Sarışınını düşünecekti.

Kendisine bakarken başını nasıl kaldırdığını, iri gözlerdeki şaşkınlığı ve onu öptüğü her an minik vücudunun nasıl da titrediğini...

Tam da şu an, yanında istiyordu onu. Bu izbe sokağın en ücra köşelerinde bir yere oturmak, kıpkırmızı dudaklarını büzerek kendisine bakan adamı kucağına çekmek, bembeyaz boynundan gelen o güzel kokuyla kafasını dağıtmak istiyordu. İhtiyacı olan tek şey buydu.

Belki biraz öperdi onu. Heyecanla karşılık vermesine karşı keyiflenir, daha önce dokunmadığı saçlarına dokunurdu. Kendi saçlarının aksine, Eren'in sarı tutamları yumuşacık ve bakımlı görünüyordu. Onları nazikçe okşar, yüzünün her karesinde dudaklarını gezdirir, sonrasında da uyuyabilecekleri bir yer aramak için kalkardı.

Sanırım...hayali tam da bu noktada bozuluyordu.

Büyük bir yokluğun içerisinde yaşadığı bu hayatta Eren'e verebileceği ne vardı?

Sokak Çocuğu • [b×b]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin