Merhaba güzellerim~
Yine uzun bir bölümle geldim ve gerçekten zorlu geçen günlerden sonra sırf yorumlarınızı okumak için canla başla bölüm yazdım şdjdşödj yani bu demek oluyor ki daha çok yorum bekliyorum, hehe 🙆🏻 Onlar benim yazma konusundaki tek motivasyonum biliyorsunuz...
Hatta belki tatlı hayalet okuyucularım bile beni kırmayıp yorum yapar... 🌸
Keyifli okumalar diliyorum~
🍬🍦🍭
Jimin güne gözlerini açtığında karanlık bir odayla karşılaşınca genişçe gülümseyerek kocaman esnedi. Yatağın tavanındaki cam koyu bir güneşlikle örtülmüş olduğundan odaya neredeyse hiç güneş ışığı girmiyordu fakat oğlan yine de mutlu ve güvende hissetti, çünkü içine gömülmüş olduğu çarşaflardan alıştığı o güzel koku yükseliyordu; Jungkook hemen yanında, kolunu ve bacağını gövdesine sarmış şekilde uyuyordu. Dingin solukları oğlanın saçlarına çarparak gıdıklanmasına sebep oluyordu. Bu yüzden gülüşünü bastırmaya çalışarak yavaşça sevgilisinin koynundaki yerinden ayrıldı.
Yeterince sessizdi fakat yine de sevgilisinin rahatsızca kıpırdanıp sırtüstü uzanmasına sebep olmuştu. Elleriyle ağzını kapatıp hareketsizce bekledi ve genç adamın yeniden uykuya dönüşünü keyifle izledi. Birbirine karışmış saçları yastığa gelişigüzel yayılmıştı ve Jungkook'un kendisi için almış olduğu gece lambası zayıf ışığını adamın kaşındaki metale yansıtıyordu.
Jimin başını hafifçe yana eğerek sevgilisini baştan aşağı süzmeye devam etti. Genç adamın boynundaki serçe dövmesi gece karası saçlar tarafından örtülmüştü fakat çıplak gövdesi göğsündeki dövmeleri görmesini kolaylaştırıyordu. Jimin derin bir nefes vermeden edemedi; hayallerini süsleyen bu yakışıklı adamla birlikte uyumuş olduğuna inanamıyordu. Dahası, onunla aşk yapmıştı. Jungkook'un bedenine armağan ettiği dokunuşları zihninde canlandırınca dudağını ısırmadan edememedi; düşündükçe tırtılı yeniden sertleşiyordu.
Bakışları genç adamın görkemli göğsünden kasıklarına kaydığında karşılaştığı görüntüye şaşırmadan edemedi. Jungkook'un iç çamaşırı sertleşmiş penisinin etkisiyle havalanmıştı.
Bazı sabahlar kendisinin de başına gelen bu duruma bir başkasında şahitlik edince rahatlamış hissetti; Jimin de tüm yaşıtları gibi normal biriydi.
Evet, okul yıllarında oğlanların organlarından bahsettiği konuşmalara dahil olmamış ve bu sebeple dışlanmış olabilirdi, fakat belli ki vücudu en az onlarınki kadar iyi çalışıyordu. Demek ki sonradan onları yakaladım, diye düşündü. Zaten her konuda onları geriden takip etmişti.
Elini çekinerek adamın kasığına değdirirken bir yandan onu uyandırıp uyandırmadığını kontrol etti. Neyse ki Jungkook düzenli şekilde nefes alıp verirken durumu fark etmişe benzemiyordu.
Aslında yalnızca ona dokunmak istemişti, çünkü Jimin ilk defa birisiyle bu denli yakınlaşmış ve bağ kurmuşken merakını bastıramıyor, sevgilisinin vücudunu doyasıya keşfetmek istiyordu. Bu belki de mevcut duygu durumunda fark edemeyeceği kadar özel ve mühim bir yolculuk, bir o kadar da benzersiz bir iletişimdi.
Parmağını yavaşça siyah çamaşırın kenarlarına takıp genç adamın tenini ortaya çıkarırken duyduğu ses ile irkildi. Jungkook gerçekten de iyi bir oyuncuydu; sevgilisi bedenini yaramazca incelerken aldığı derin nefeslerin arasında gerçekten sakin bir sesle, "Eğleniyor musun?" diye sormuştu.
Jimin parmakları arasındaki çamaşırı aceleyle bırakarak adamın tenine çarpmasına sebep oldu. Çıkan ses daha da utanmasına ve ellerini suçlu bir çocuk gibi önünde birleştirmesine yol açmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
barbie || kookmin
FanfictionJeon Jungkook, Park Jimin'in var olduğunu iddia ettiği pembe trolleri görebilmek için saklandığı karanlık kuyuyu terk ediyor.