16.5K 1.6K 1.5K
                                    

Selam güzelleriim~

Medya tam olarak Barbie Jimin şjdldödjş

Her zamanki gibi söylemek istediğim birkaç şey var..
Öncelikle gelen ilgi için hepinize çok teşekkür ediyorum. Henüz bölüm sayısı az olmasına rağmen güzel tepkiler alıyorum ve bunlar beni çok mutlu ediyor :')

Bir de ricada bulunmak istiyorum. Yazdığım şeyleri paylaşma nedenim yorum okumak ve her gelen yorumu okuyorum. Bu yüzden karakterlere karşı ağır söylemler kullanmazsak sevinirim çünkü bir süre sonra moralim bozuluyor.
Mesela Jimin'in annesinin suçu neydi arkadaşlar ya şdjdşödk kadın ne yaptı size

Ve son olarak, Barbie'yi hatırlatan resimleri bana atmanız çok hoş gerçekten. Herhangi bir konuyla ilgili de, hiç çekinmeden mesaj atabilirsiniz :')

Keyifli okumalar~

🍼🍦🍭

Jungkook güne gözlerini açtığında alıştığı karanlık ortamda olmayı beklerken, kendini fazlasıyla ışık alan, harikalar diyarından bozma bir odada buldu. Dört bir yana montelenmiş renkli raflar peluş oyuncaklarla kaplıydı ve Barbie'nin uyumadan önce açtığı panda şeklindeki gece lambası ağzından ışık çıkarırken kocaman gülümsüyordu.

Asıl ilginç olan tavandı, kuşkusuz. Soluk mavi rengindeki duvar bulut biçimindeki avize ile tamamlanarak küçük odaya yapay bir gökyüzü yaratmıştı ve görünüşe göre Jimin bunu da yetersiz bulup, el işi kağıtlarıyla yaptığı gökkuşağını bir şekilde avizeye asmayı başarmıştı.

Sonunda uyku sersemliğinden kurtulup odayı süzmeye bıraktığında zihnine düşen farkındalık, kısa bir an için afallamasına sebep oldu. Güne göğsünden dinlenen pembe tutamlarla karşılaşarak başlayacağını hayal bile edemezken, tam da oradaydı işte. Park Jimin kol ve bacaklarını gövdesine dolamış vaziyette uyuyordu ve Jungkook onu korkutmayacağını bilse, hiç çekinmeden zafer çığlığını patlatıverirdi. 

Oğlan Jungkook'u incelediği sıra uykuya dalmış olsa gerek, yüzü kendisine dönüktü. Genç adam inanılmaz şanslı hissetti çünkü bu sayede oğlanın olduğundan daha tombul görünen yanaklarını, büzülmüş dudaklarını ve elmacık kemiklerini gölgeleyen kirpiklerini rahatça görebiliyordu.

Park Jimin, Jungkook'a şanslı olduğunu hissettiren tek şeydi. Ömrü boyunca kendini yeterli bulduğu tek bir an bile olmamıştı ve melek gibi bir oğlanın sevmek için kendi buz tutmuş kalbini seçmesi olacak iş değildi.

Tuhaf olan bir diğer şey ise, onunla geçen bir haftasının her zamankinin aksine dolu dolu ve acısız geçmesiydi. Onunlayken tamamen ayık olmak isteyerek madde kullanmamış, odasında olduğu süre boyunca cam tavandan gökyüzünü izleyip, hayalinde onu canlandırmıştı.

Kendi zayıflığı ve yetersizliği yüzünden hak etmediği onca şeyi değil de, Barbie'nin tapılası gülüşünü düşünmüştü. Sonsuza dek dinlemek istediği devrik cümlelerini, sesinin hoş tınısını ve giydiği şu tuhaf şeyleri..

Dün gece, dolgun dudakları tadını ezberlemek ister gibi uzun uzun, yavaşça öperken zihni tam anlamıyla bomboştu. Ömründe ilk kez, kalbi bedeni üzerinde otorite kurmuş ve aklında dönüp dolaşan tüm saçmalıkları alaşağı etmişti. Jungkook gerçekten de kutsanmış hissediyordu.

Evvelki akşam, oğlanı dakikalarca öptükten sonra yanaklarına düşen kızıllığı izlemek için yeterince vakti olmuştu. Jimin heyecandan adamın her yerine bulaştırdığı boyaları ıslak mendille temizlerken gözlerini kaçırıyor, şişmiş dudaklarını durmadan ısırıyordu.

barbie || kookminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin