Merhaba bebekleriim~
Bir şeyi açıklığa kavuşturmak istiyorum,,
Barbie'yi yazıyor ve paylaşıyorum direkt. Sparrow'un bitmesini beklediğim falan yok yani, rahat olun şkdşdösjKeyifli okumalaar
🍼🍦🍭
Jungkook dizini gergince sallamayı kesip telefonunu sertçe masaya bıraktı.
Zaferle sonlanan yarış sonrası topluca geldikleri barda oldukça keyifli vakit geçiriyorlardı. Üç masayı birleştirip çevresine dizilmişlerdi ve Jungkook bir köşede oturmuş somurturken aklının orada olmadığı belliydi. Nitekim, onu dikkatle süzen Hoseok bir süre sonra dayanamadı ve bir dal sigarayı arkadaşının üzerine gelişigüzel fırlatarak, dikkatini çekmeyi başardı.
Jungkook kucağına düşen sigarayı kavradığı sıra Hoseok oturduğu yerden kalkmış ve, "Dışarı çıkıp tüttürelim" demişti. Zaten fazla gürültülü ortamdan kaçmak için yer arayan Jungkook masadaki sigara pakedini ve telefonunu da alıp Hoseok'un peşinden dışarı çıktı.
Havaya nemli bir soğuk hakimdi ve üzerindeki deri cekete rağmen üşümüş hissetti. Bacakları hafifçe titrerken aklına Barbie'nin kızarmış burnunun tatlı görüntüsü dolmuştu.
Sıkıntıyla nefes verip sırtını duvara yasladı. Sigarayı dudaklarının arasına yerleştirdiğinde zihnini pembe tutamlar, kızıl yanaklar ve parıldayan gözler süslüyordu.
Ciğerlerine çektiği dumanı yavaşça bırakırken gözlerini sokak lambasının sarı ışığına dikip başını duvara yasladı. Jimin bir saniyeliğine bile gözlerinin önünden gitmiyordu ve koskoca üç gününü bu şekilde geçirmişti.
Hoseok sigarasını yaktıktan sonra başını yana yatırıp Jungkook'un alışılmadık görüntüsünü inceledi. Aslında onu kendi haline bırakmanın en iyi fikir olduğunu düşünmüştü fakat geçen her dakika dünyadan daha çok soyutlandığını farkedince endişelenmeden duramamıştı. Jeon Jungkook zaten sessiz ve depresif bir adamdı fakat gözlerini bir yere sabitleyip dakikalarca düşündüğüne şahit olmamıştı hiç.
"Derdin ne?" diye sordu, olabildiğince yumuşak bir tonda. Aynı evin içinde çokça vakit geçirmelerine rağmen oturup sohbet ettikleri anlar yok denecek kadar azdı ve dertleştikleri bir zaman neredeyse olmamıştı çünkü Jungkook soğuk ve içine kapanık biriydi. Hoseok ve Yoongi bazen onun, etrafında kimseyi istemediğini düşünseler de yalnızca beraber oldukları anlarda gerçekten güldüğünü ve arkadaşlıklarına ihtiyaç duyduğunu biliyorlardı.
Jungkook ağzının ucuyla, "Derdim yok" diye mırıldanırken arkadaşına ifadesiz bir suratla baktı.
Fakat Hoseok bir sorun olduğunu biliyordu çünkü yarış esnasında neredeyse kaza yapacağını farkeden birkaç kişiden biri de kendisiydi ve Jungkook'un daha önce herhangi bir yarışta böyle dikkatsiz olduğunu hatırlamıyordu.
"Avukat mı aradı?" diye sordu, cevabın olumsuz olduğunu bilerek. Ailesi Jungkook'la iletişime geçmek istediğinde avukatları aracılığıyla haber gönderirdi ve ebeveynleriyle görüşmenin Jungkook'u ne kadar rahatsız ettiğini biliyordu fakat bu defa durum farklıydı. Başka bir sorunun olduğu barizdi.
Jungkook başını iki yana sallayarak, "Hayır" dedi. Aslında O'nu kendine saklamayı istiyordu fakat birine anlatmazsa çıldıracağını düşünerek Hoseok'a açılmaya karar verdi.
Sigara'yı dudaklarına götürüp bir nefes çekerken doğru sözcükleri arıyordu. En nihayetinde zihnini rahat bırakıp, içinden geldiği gibi anlatmayı seçti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
barbie || kookmin
FanfictionJeon Jungkook, Park Jimin'in var olduğunu iddia ettiği pembe trolleri görebilmek için saklandığı karanlık kuyuyu terk ediyor.