Merhaba~ Çoğunuz bildirimi görünce şaşıracak biliyorum...Sizi bu kadar beklettiğim için çok üzgünüm gerçekten, ne kadar kızsanız haklısınız. Bu bölüm ne kadar okunur -okunur mu- bilmiyorum bile, ama okursanız lütfen yorumlarınızı esirgemeyin~
Uzun zamandır yazmamamın bir sebebi de yeni yazdıklarımı beğenmememdi. Barbie'yi berbat etmek istememiştim ama yine de yayınlamaya karar verdim artık. O yüzden bu kez eleştirilerinize her zamankinden çok ihtiyacım var.
Bölüm hakkında söylemem gerekenler de var.. 4K bir bölümle geldim size... İki adet Barbie bölümü uzunluğunda yani.
Fakat biraz sıkıcı oldu gibi geldi bana çünkü bir geçiş bölümü oldu ve çok fazla Jikook romantizmi yok.. Yine de Jimin'in tatlılığı size bunu unutturur belki :')
İyi okumalar aşklarım benim~
🍼🍦🍭
Jungkook son bir saattir yaptığı gibi hastanenin aydınlık koridorunu süzerken bıkkınca nefes verdi. Taehyung'un, Jimin'i doktor randevusuna götürmek üzere evine geldiğini öğrenince peşlerine takılmış, adamın zaten asık olan suratının sinirle kızarmasına sebep olmuştu ve bundan zerre kadar pişmanlık duymuyordu çünkü Barbie'nin desteğe ihtiyacı varken hippi kılıklı herifin ne düşündüğü hiç mi hiç umurunda değildi.
Hastaneye ulaşana dek sevgilisinin titreyen elini bırakmamış, oğlanın gergin ifadesinin yumuşaması için durmadan konuşmuştu. Oysa kendisi de gördüğü rüyayı henüz atlatmış sayılırdı. Söylediği yalanlar ve sevgilisini bilinçaltında sergilediği hal oldukça canını sıkıyordu.
Yine de şanslı olduğu söylenebilirdi çünkü hiç kuşkusuz, en çok zorlanan Jimin idi. Gündüz yaşadıkları tutkulu dakikaları sindirmek oldukça zordu ve birkaç gündür aklında dolanan düşüncelerin üzerine tuz biber olmuştu. Bay Kim ile görüşeceği için heyecanlıydı çünkü bu kez her zamankinden çok yardıma ihtiyacı vardı.
Çiçek çocuk doktorun odasına girip gözden kaybolduğunda iki adam baş başa kaldıkları koridorda birbirine uzak sayılabilecek sandalyelere yerleşti. Jungkook, baş belası herifle iletişim kurmama konusunda kararlıydı fakat sessizce bekledikleri bir yarım saatin sonunda alaylı sesini işitince, göz teması kurmadan edemedi. Taehyung kollarını küstah bir tavırla göğsünde birleştirmiş ve, "Evinin pencerelerinden sigara dumanı tütüyordu" demişti abartıyla. "Zavallı bebeğimin tüm gece o zehri solumasına nasıl izin verebildin?"
Dudağındaki metali dişleriyle çekiştirirken duyduğu öfke tamamen kendisine yönelikti. Üzerine atılıp bir güzel hırpalamak istediği adamın alaylı sözleri altında ezilmek değildi canını sıkan. Bunca zaman dikkatli davrandığını düşünmesine rağmen arkadaşlarını uyarmayı akıl edememiş ve evinin her zamanki gibi duman altı olmasını önleyememişti. Bir kez daha kendisini hayal kırıklığına uğratmıştı işte.
Sessizliğini koruyup kendi içinde savaş vermeye başlarken adamı göz ucuyla süzdü. Saçlarını turuncu bir saç bandıyla kontrol altına almaya çalışmasına rağmen kafasının dört bir yanından tutamlar fırlamıştı. Üzerinde o kadar fazla kıyafet vardı ki, birbirinden farklı renklere sahip bu kadar parçayı bir araya getirip uyum yakalamış olmasına inanamıyordu. Görüntüsüne karşın sergilediği kaba tavırları da düşününce, Taehyung fazlaca tuhaf bir adamdı.
Fark edilmek istemediği için çok geçmeden gözlerini kaçırdı. Taehyung da umduğu tepkiyi alamadığından olsa gerek, yeniden kattaki bitkileri incelemeye başlamıştı. Verdiği tepkinin yalnızca sigara dumanından kaynaklanmadığını ikisi de çok iyi biliyordu; Jungkook'un hataları azımsanamayacak kadar çoktu. Taehyung bir kere yalanını yakalamıştı sonuçta. Artık adamın her hareketinde kusur buluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
barbie || kookmin
FanfictionJeon Jungkook, Park Jimin'in var olduğunu iddia ettiği pembe trolleri görebilmek için saklandığı karanlık kuyuyu terk ediyor.