Selam bebekleriiim~
İlk bölüme ilgi gösterdiğiniz için çok sevindim, teşekkür ederim :')
Jimin'in neden çocuk gibi olduğunu ilerleyen bölümlerde öğreneceksiniz. Bir sebebi var elbette..
Ve yaptığınız yorumlar çok hoşuma gidiyor. Devam edin lütfeen :')
🍼🍦🍭
Sarı binanın kapısına vardığında durup çevresini izledi. Küçük sokağı iki katlı müstakil evler dolduruyordu ve hepsi farklı renklere boyanmıştı.
Jungkook kendisini şöyle bir süzerek yüzünü buruşturdu. Her zamanki gibi baştan aşağı siyahlara bürünmüş gibiydi. Buraya uyum sağlamasının imkanı yoktu.Hemen yan taraftaki dondurma dükkanı mevsimin kış oluşuna başkaldırırcasına tıklım tıklım doluydu ve bahçede tatlı yiyen insanlar dönüp Jungkook'u inceleme gereği duyuyordu nedense. Bu rengarenk sokağa onun gibileri sık uğramazdı muhtemelen.
Sahi, kendisi de neden orada olduğunu bilmiyordu ki. Kimse için kılını bile kıpırdatmayan Jeon Jungkook bir çiçek çocuğun peşinden buralara kadar gelmişti ve buna hala inanamıyordu. Seks yapmak için bu kadar uğraştığı olmamıştı hiç. Zaten her yarış sonrası onunla yatağa girmek isteyen birileri olurdu.
Fakat Barbie farklıydı. Jungkook onun dolgun kalçasını sertçe becerirken pembe saçlarına asılmak, o cennetten çıkma sesini kendi ismini bağırırken duymak istiyordu ve bu uğurda yapamayacağı şey yoktu.
Son birkaç saat içinde onu düşünmediği bir an bile olmamıştı ve artık beklemek için sabrı yoktu.
Sarıya boyanmış çelik kapıya döndü hızlıca. Çiçek çocuğun burada yaşıyor olmasına şaşmamalıydı.Jungkook nefesini tuttu ve kendisini Barbie'nin yatak odasını düşlerken buldu. Duvarlara hakim olan pembe gözlerinin önünde canlanmıştı bile. Üzeri saten kumaşla kaplanmış bir yatak, kalın perdeler ve hepsinden önemlisi; yatağa çırılçıplak uzanmış, gözleri tutkuyla parlayan Barbie.
Jungkook sırtından boşalan soğuk terleri hissediyordu adeta. Düşlediği görüntüye şahit olması an meselesiydi ve bunu kaldırabileceğinden şüphe duymuştu istemsizce. Barbie'nin neden böyle oynadığını anlamıyordu. Masum görünmesi çok ateşliydi elbette, fakat Jungkook daha önce onun gibisiyle karşılaşmamıştı ve nasıl davranması gerektiğini bilmiyordu. Hastaneden çaldığı bebeğiyle oynarken kucağında zıplamaya kalkarsa kontrolü kaybedeceğini öngörebiliyordu.
Kendini zorlayarak silkelendi ve aklındaki düşünceleri uzaklaştırmaya çalıştı. Öylece vakit kaybetmenin hiçbir faydası yoktu.
Kapının önündeki paspas dikkatini çekti. Üzerine mor renkle 'Bazı insanlar erimeye değerdir' yazısı işlenmişti ve Jungkook anlam veremediği cümleyi zihninde tekrarlamaya fırsat bulamadan, kapı açılmıştı bile.
Barbie vücuduna çarpan soğuk havayla belli belirsiz titredi fakat yüzündeki kusursuz gülümseme en ufak bir zarar görmedi. Bacaklarına siyah bir tayt geçirmişti ve üzerindeki kırmızı, tüylü kazağı seçerken epey uğraştığı ortadaydı.
Jungkook sertçe yutkundu. Böyle çocuksu birini nasıl çekici bulduğunu bilmiyordu. Dahası, kendini yumruklamamak için büyük uğraş sarfediyordu çünkü anlamsız bir şekilde, gencin üşümüş bedenine kollarını dolayıp, yanakları al al oluncaya dek onu ısıtmak istiyordu.
Jungkook aklını yitireceğini sandığı sıra Barbie kıkırdamış ve tombul işaret parmağıyla paspası göstermişti. "Beğendin mi?"
Paspasa kısa bir bakış attıktan sonra sesini nazik tutmaya çalışarak, "Aslında pek anlamadım" dedi. Neden kibar olmaya çalıştığını da bilmiyordu. O insanların duygularını umursamazdı ki!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
barbie || kookmin
FanficJeon Jungkook, Park Jimin'in var olduğunu iddia ettiği pembe trolleri görebilmek için saklandığı karanlık kuyuyu terk ediyor.