💘Kalabalıktan bir ses yükseldi .
"LANETLİLER AİT OLDUKLARI YERE
GİTSİN! "Sinir ve hırs dolu bir ses daha yülseldi.
"ÖLDÜRÜN ONU!"
Titreyen ellerimin dikkat çekmemesi için ceplerime soktum. Yanımdan insanlar gecerken fark edilmemek için başımdaki şapkayı düzelttim.
"Herkes sakin olsun. Elbette cezalarını çekecekler!"
Her ne kadar buradan gitmek istesem de olacakları görmem gerekiyordu. Kalabalık bağırıp aşağılayıcı şeyler söylemeye devam ederken sahneye getirilen iki kadın çubuklara bağlandı. Kalabalık şimdi daha öfkeliydi. Herkes kadınlara bir şeyler fırlatırken onlar birbirlerine bakıyorlardı. Bileklerinden bir iple birbirlerine bağlıydırlar. Içimde bir şeylerin koptuğunu hissettim. Boğazıma oturan yumruyu görmezden gelerek karşımdaki bedenlerin haykırışlarını dinledim.
Ikisinin de bedeninde iğne ucu kadar tek açık bir yer yoktu. Her yerlerine çivi çakılmıştı. Çivilerin arasından süzülen kan insanların zevkle hakaret etmelerine bağırıp çağırmalarına neden oluyordu. Sarışın kadın çoktan hareketsiz olan bedenden gözlerini ayırdı. Gülümsüyordu. Kalabalığın içinde gözleri direkt beni bulmuştu. Gülümsemesi silinir gibi oldu.
Haklıydı.
Benim de onlardan olduğumu bilmiyordu ki. Bu işlerin başındaki adamın oğlu sanıyordu beni . Öyleydim tabi ama babam olacak kişi gibi değildim. Kadının gözlerine çakılan çiviler bardağı taşırmıştı. Yanımda endişeyle duran Karina'yı ya da kalabalığı umursamadan koştum. Bu lanet yerden bir an önce gitmem gerekiyordu.
Güçlü durmam lazımdı. Ben kralın oğluydum. Meleklerin kralı Bay Lee'nin oğlu. Beni fark eden isanlar önümde eğilirken kimseyi umursamadan saraya koştum.
Hızla merdivenleri çıkarak odama gittim ve kapıyı ardımdan kapattım. Karina'nin sesini duyarken yatağıma yattım. Kimseyi istemiyordum.
"Abi lütfen yapma böyle."
"Karina git!"
Gitmediğini bilsem de artık susmuştu. Pencereden aya baktım. Sonunda yine buradaydım. Yalnızdım. Dudaklarımdan kaçan hıçkırığı tutmadım. Devamının gelmesine izin verdim.
"Sözlerini tutmuyormuşsun demek ki. "
Bedenim ağırlaşırken gözlerim kapanmadan önce son kez fısıldadım.
"Lütfen gel artık."
- Flashback -
"Anne ben çıkıyorum! "
Annesi oğlunun heyecanlı sesine gülümsedi.
Oğlu her Cumartesi 'Famn*' diye adlandırdığı yere giderdi. Annesi ise onun heyecanla , özenle hazırlanıp gittiği bu yerde ne yaptığını biliyordu. Ama oğlu kimsenin bilmediğini sanıyordu . Birisi öğrenirse çok kötü sonuçlar doğabilirdi.
Küçük çocuk merdivenleri inerek araca bindi. Şoföre nereye gideceklerini söylemesine gerek yoktu. Vadinin biraz dışına geldiklerinde çocuk şoföre teşekkür edip araçtan indi ve şoförün gidişini izledi.
3 saati vardı .
Koşarak ilerdeki kapıya gitti. Etrafı kolaçan edip kapıyı açtı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pink Ribbon | Hyunlix
FanfictionKim bilir belki de tüm o hikayeleri anlatanlar yanılıyordu . Belki de anlatılanlar hiç gercekleşmemişti -tamamlandı