💘
Bir rivayete göre ; Tanrı ruh eşlerini bileklerinden görünmez pembe bir kurdele ile birbirlerine bağlarmış. Kurdelenin bağlı olduğu yerler ya da hikayeler değişse de değişmeyen tek şey iki insanın kaderinin birbirine bağlı olmasıymış. Kişi hayatı boyunca kaç kişiye aşık olursa olsun hepsi kurdelenin diğer ucundaki kişiye ulaşması için birer basmakmış. Ama eğer biri kendini gerçek bir kurdele veya ip ile bağlarsa Tanrıya ihanet etmiş olur ve kaderindeki kişiyle asla birleşmemek üzere lanetlenirmiş.
~
Duran zaman tekrar akmaya başladığında insanlar da kaldıkları yerden danslarına devam etmişlerdi. Ne olduğunu anlayamıyordum. Az önce gördüklerim neydi? Gerçek miydi?
"Hey ! İyi misiniz?"
Boş boş etrafa bakan gözlerim dans ettiğim prensesi bulurken gerçekten olanlara anlam veremiyordum.
"Ah evet . Biraz başım döndü sadece."diyerek gülümsemeye çalıştım.
Dans faslı bittiğinde biraz hava almak için dışarı çıktım. Ilık hava tenime çarparken biraz daha rahatladığımı hissediyordum. Bahcedeki küçük çardaklardan birine doğru gidip oturdum. Ay tüm ihtişamıyla parlıyor , tüm karanlığı aydınlatıyordu.
Bir süre sonra gelen adım sesleriyle meraklansam da gökyüzüne bakmaya devam etmiştim. Gelen kişi yanıma oturduğunda iki saniyeliğine bakışlarımı ona çevirmiş sonra hemen geri çekmiştim.
"Aya üzülüyorum bazen. "
Duyduğum sesle içimdeki isteği bastırmadan ona baktım. Bakışlarını gökyüzünden çekmiyor olması onu izlememi kolaylaştırıyordu.
"Neden?"
Bu sefer bana baktığında yüzündeki tebessümü görmüştüm . Oysa içerde asla böyle görünmüyordu. Ama şimdi de neşeli değildi. Gözlerinde ve gülümsemesinde kırgınlık ve özlem var gibiydi.
"Ay. Ay ve Güneş birbirlerine çok aşıkmış . Oysa ikilinin birbirlerine aşık olmaları yasakmış. Bir gece Ay ve Güneş anlaşarak bir araya gelmişler. Onları yakalayan evren çok sinirlenmiş. "
Kulaklarıma dolan sesin narinliği ve sesin sahibinin dudaklarından dökülen kelimeler uzun zamadır sakladığım duyguları ortaya çıkarıyordu. O anlatmaya devam ederken ben de onun gibi bakışlarımı aya çevirmiştim.
"İkisini lanetleyerek Dünya'nın etrafında dönmeye mahkum bırakmış. Bir birbirlerini kovalıyorlarmış. Bıkmadan , usanmadan . Belki bir gün yine kavuşuruz diye. Artık o kadar çok zaman geçmiş ki Güneş'in Ay'a olan aşkı bitmiş. Bunu duyan evren laneti bozmuş ve Ay sonunda Güneş'e ulaşmış. Fakat Güneş onu reddetmiş. "
Gözlerimiz birbirini bulduğunda aynı anda son cümleri söylemiştik.
"Ay o gece o kadar çok ağlamış ki gözyaşları tüm evrene dökülmüş ve yıldızlar oluşmuş. Evren gördüğü manzarayla büyülenmiş ve aşk yasağını kaldırmış. Ama artık Güneş de Ay da aşka olan inancını kaybetmiş."
Bakışlarımız bir süre aynı şekilde kaldığında o an zihninden neler geçtiğini merak etmiştim. Bunu yapmam doğru olmazdı ama merakımi dizginleyemiyordum. Zihnine girmeye çalıştığımda tek görebildiğim şey bir düğüm atılma sahnesiydi. Bu görüntüler zihninde ard arda gösterilip duruyordu. Başka hiçbir düşünce yoktu. Ya da onları saklıyordu.
"Bu hikayeyi nereden biliyorsun?"
Zihninden çıktığımda başıma bir ağrı girmişti . Umursamamaya çalışarak sorusuna cevap verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pink Ribbon | Hyunlix
FanfictionKim bilir belki de tüm o hikayeleri anlatanlar yanılıyordu . Belki de anlatılanlar hiç gercekleşmemişti -tamamlandı