0.2

764 100 43
                                    

💘


Kapının açılma sesine uyanarak yatakta doğruldum.

"Günaydın efendim kahvaltınızı odanıza mı alırsınız?"

"Günaydın Mia. Evet odamda yiyeceğim"

Hizmetli kadın gülümseyerek kapıyı kapattı.   Yataktan kalkmak istemeyince örtüyü üstüme tekrar örttüm. Gözüm takvime kayınca kalbimin biraz hızlandığını hissetmiştim. Bugün büyük balo günüydü.

Nefret ederdim böyle şeylerden. Herkes gelip idam edilen insanlar hakkında konuşacaktı. Ben de onları küle dönüştürmemek için kendimi zorlayacaktım.  Aster  gittiğinde gücümü kullanmayı yeni öğreniyordum.  En son da gücümü Aster'in üstünde kullanmıştım.  Onun düşüncelerini okumuştum. Aster çok korkuyordu. Ölmekten. Çünkü şeytanların dünyasında meleklerle konuşmanın cezası idamdı. Belki de çoktan ölmüştü . Düşüncelerin kapının sesiyle bölünürken  yataktan kalktım.

Mia tepsiyi bırakıp selam verdi ve tekrar odadan çıktı. Çıkmadan önce son kez ;

"Bu akşamki baloda yapacağınız gösteri için prova yapmalıymışsınız efendim. Babanız emretti." 

"Tamam Mia çıkabilirsin."

Sesim o kadar kısık çıkmıştı ki ben bile zor duymuştum. Bu akşamki baloda onu bulabilir miydim?

Boşuna ümitlenmek istemiyordum ama içimdeki  heyecan gittikçe büyüyordu. İlk defa bir baloya kendi isteğimle gidecektim. 100 yılda bir yapılan bu baloda iki taraf düşmanlığını unutur atalarına duydukları saygıdan dolayı bu geleneği yerine getirirdi.

Kahvaltıdan sonra günlük işlerimi halledip akşamki gösteri için bir kaç prova yaptım.

~

Yemekten sonra odama gidip hizmetlilerin hazırladığı kıyafeti giydim. Genelde melekler beyaz giyinirken şeytanlar siyah giyinirdi. Tabi artık öyle bir şey yoktu ama balolarda kraliyet aileleri geleneklere  göre giyinmelilerdi.

Açıkçası bunu saçma buluyordum. Ama 'gelenekler' işte . Uyulmak zorundaydı.

Hazırlandığıma aşağıya indim. Karina çoktan hazırlanmış ve arabanın yanında bekliyordu. Babam da gelince Eski Saray'a doğru yola çıkmıştık.

"Felix"

Duyduğum ses midemi bulandırırken  babama döndüm.

"Buyrun efendim."

"Bu geceki görevini biliyorsun değil mi?"

Elbette biliyordum. Kaç gündür iki dakikalık şey için prova yapıp duruyordum. Bilmemem imkansızdı. Içimden gözlerimi  devirerek cevap verdim.

"Elbette."

"Güzel. Baloya onunla başlayacağız . Kralın oğlu ile beraber çalışacaksınız . Yüzümü kara çıkarma."

"Asla efendim."

Babam yıllar önce olan olaydan sonra benden nefret etmeye  başlamıştı.  Ona ihanet etmiştim çünkü.  Hoş ben de ondan hep nefret ediyordum.

"Geldik kralım"

Araç durunca  saraya göz gezdirdim. Kurulan ilk saraydı bu. Normalde kraliyet ailesi hariç kimse giremezdi fakat bugün tüm halk girebilecekti. İçeri girdiğimizde çoğu kişi gelmiş , masaların etrafını sarmış sohbet ediyorlardı.

Pink Ribbon | Hyunlix Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin