Unuttuysanız diğer bölüme bakıp gelmenizi tavsiye ediyorum böyle olduğu için özür dilerim :/
💘"Ne? "
Göğsüm nefessiz kaldığım için hızla inip kalkarken onun da benden pek bir farkı yoktu.
Hem yaptığım şey yüzünden hem de buraya rağmen gücümü kullanabildiğim için içimdeki heyecan giderek artmıştı.
"Bu ne demek oluyor? Tılsımın gücüne ne oldu? O parlak şeyi sen mi yaptın? "
Başımı bilmiyorum der gibi salladım.
"Seni öptüğümde annemin bana gücümü kullanmayı öğrettiği ilk zamanki gibi bir his sarmıştı bedenimi. O zaman da böyle bir şey olmuştu. O parlak şey gibi bir şey. Ama her neyse artık gücümü kullanabiliyoru-"
Arkamda hissettiğim şeyle tam dönecekken duyduğum ses tüm mutluluğumu yerle bir etmişti.
"Vay canına prens ! Senin bu kadar güçlü olabileceğini tahmin etmemiştim."
Ayağa kalkarak arkamdaki kişiye doğru bir adım attım. Bu kimdi? Tanıdık geliyordu.
"Ama bu ; bu kadar kolay kazanabileceğin anlamına gelmiyor."
Tam gücümü sonuna kadar kullanmaya hazırlanıyordum ki arkamdan gelen zincir ve anlaşılmayan sesler dikkatimi oraya vermeme sebep olmuştu.
Hızla arkama döndüğümde gördüğüm tek şey az önce Hyunjin'in bileklerine bağlı olan zincirlerin ucunun boş olduğunu fark ettim.
"Kahret-"
~
[ Yeonjun ]
"Hâlâ bir haber yok mu?"
Soruma cevap olarak diğerlerinin boş ve umutsuz bakışlarını almıştım.
Göz devirerek işime geri döndüm. Prens sabah çıktığından beri gelmemişti ve biz de bir ara krallar konuşmak istedikleri için minik bir toplantı yapmış sonra da kütüphaneye inerek yüz kere yapmamışız gibi bir şeyler bulma umuduyla kitapları karıştırmaya başlamıştık.
Ciddi anlamda sıkılmaya başlamıştım ve olanlar o iki bunağın bir tarafında bile değil gibiydi. Çünkü tek yaptıkları düşünüp durmaktı. Düşünmek bir halta yarasa ben şimdiye Soobin'le çıkıyor olurdum!
Derin bir nefes alarak sayfayı çevirdim.
Gözlerim bir şeyler okuyup durmaktan etrafı bulanık görmeye başlamıştı.
"Oraya dönsek mi?"
Hepimizin bakışları Seungmin'e dönerken konuşmak için diğerlerini bekledim.
"Dönüp ne yapabiliriz ki? Orası hakkında hiçbir ş-"
Minho Soobin'in sözünü keserek;
"Burada oturup ne yapıyoruz?! Resmen boş boş durmayalım diye içinde sıkıcı bilgilerden başka bir bok olmayan asırlık kitaplarla bakışıp duruyoruz!"
Onun bir anda çıkışmasını kimse beklemediği için herkes şoka uğramış gibiydi.
Bizim ve ortamın gerginliğine rağmen Jisung'un piknik yapar gibi bir havası vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pink Ribbon | Hyunlix
FanfictionKim bilir belki de tüm o hikayeleri anlatanlar yanılıyordu . Belki de anlatılanlar hiç gercekleşmemişti -tamamlandı