9 •.° ᴀᴍ ɪ ʙᴏᴛʜᴇʀɪɴɢ ʏᴏᴜ?

385 52 10
                                    

540 ᴋᴇʟɪᴍᴇ
___________________________________________

Heeseung tek başına masada oturan gence baktıktan sonra gözlerini elindeki küçük pakete çevirmiş ve cesaret almak istercesine ciğerlerine derin mi derin bir hava çekmişti. Ağzından nefesini kuvvetice üfledi ve duruşunu dikleştirerek yanına gitmeye başladı.

"Selam Jungwon, oturabilir miyim?"

Gencin karşısındaki boş sandalyeyi üst kısmından tutup gülümseyerek sorduğunda Jungwon ona bakıp onayladıktan sonra elindeki kitabına geri dönmüştü.

"Sessizliği gerçekten seviyorsun ha? Her zaman bu köşedeki masaya oturuyorsun, gürültülü arkadaş gruplarından oldukça uzak."

Dediğinden sonra kafeteryada sesli bir kahkaha duyulurken birkaç saniyeliğine o çocuğa tuhaf gözlerle bakmasının ardından tepki vermeyen Jungwon'a tekrar baktı.

"Her neyse... Kremalı ekmek sever misin?"

Ekmek paketini masaya koyup ona doğru hafifçe ittirdiğinde küçük olanın göz ucuyla ekmeğe baktığını görmüştü.

"Yani, aslında Jeongin'e almıştım ama istemedi. Belki seviyorsundur diye sormak istedim."

Elbette yalandı. Eğer Jeongin'e vermiş olsaydı arkadaşı ona kırıntısını bile geri vermezdi.

Jungwon elindeki kitabı sanki kırılgan bir şeymiş gibi yavaşça masanın üzerine koyduktan sonra ekmeğe çekinerek uzandı ve kendine yaklaştırdıktan sonra Heeseung'a bakıp teşekkür niyetinde küçük bir gülümseme sundu. Heeseung da aynı şekilde ona gülümsedikten sonra yüzü birkaç saniye içinde düşmüştü.

"Jungwon, seni rahatsız mı ediyorum?"

Sorusuyla küçük olanın gözleri yine onu bulduğunda üzgün gözüküyordu.

"Eğer rahatsızsan sadece söyle, sorun değil."

Bu sefer Jungwon'un suratı asılmıştı. Bir iç çekti ve gözlerini masaya dikerek ellerini indirdi. Üzgün gözleri Heeseung'ın cevap bekleyen gözleriyle buluştuğu sırada adı duyuldu.

"Jungwon! Bayan Kim seni soruyor!"

Hızla kafasını çevirip ona seslenen çocuğa baktıktan sonra aynı hızda ayağa kalkmış ve adeta Heeseung'dan kaçmak için hemencecik gözden kaybolmuştu. Heeseung arkasından baktıktan sonra masada kalan kitaba ve ekmeğe bakıp derin bir nefes aldı. Onları eline alıp Jungwon'un aksine küçük adımlarla kafeteryadan çıkarken ikinci sınıfların bulunduğu kata gelmiş ve sınıftaki öğrencilerden birine elindekileri verip Jungwon'un sırasına bırakmasını istemişti.

"Hey sorun ne? Yine mi konuşmadı?"

Jeongin sınıfa giren arkadaşına seslendiğinde Heeseung moralsizce bir şey demeden yerine oturdu. Diğeri ise onun bu üzgün tepkisini tahmin etmediği için afallamıştı. Üzerine bir de dediğine kırılmış olabilir miydi?

"Uh, kremalı ekmek?"

Masasının üzerindeki paketi uzattığında Heeseung önce ekmeğe bakmış sonra da ona uzanırken Jeongin'e bakıp üzgün olsa da kendini gülümsemeye zorlamıştı.

"Sağ ol Jeongin."

"Ne demek, her zaman~"

Jeongin'in çıkan sevimli gamzelerine bu sefer içtenlikle gülümsedikten sonra elindeki pakete dönüp çevirerek oynamaya başladı.

**•̩̩͙✩•̩̩͙*˚*˚*•̩̩͙✩•̩̩͙*˚*

"Görüşürüz hyung!"

Sunoo, sınıfın girişinden Heeseung'a el sallayıp Jeongin ile beraber çıkarken Heeseung da gülümseyerek el sallamıştı. Sınıfta tek tük kişi kalmışken daha toplayacak eşyaları vardı. Hızlıca eline ne geçtiyse çantasına tıkıştırdı ve askısından tutarak fırladı. Okuldan sonraki dershanesi 10 dakikaya başlayacaktı ve dakiklik alışkanlığını yeniden kazanması gerekiyordu. Tam okuldan çıkacakken elini cebine atarak yoklamasına rağmen telefonunu bulamadığında ayaklarını yere sürterek durdu.

"Off! Yapma ama!"

Kafasını kaldırıp yüksek sesle isyan ettiğinde omzuna hafifçe dokunan elle arkasını dönmüştü. Jungwon karşısında dururken şaşırsa da küçük olanın uzattığı telefonu gördüğünde yüzü aydınlandı.

"Teşekkür ederim."

Hâlâ ona bir şey demediği için kırgın hissetse de teşekkür ettiğinde cevap almamak yine onu şaşırtmamıştı. Jungwon gözlerine bakarken bir iç çekti ve o da başka bir şey demeden arkasını dönüp dershanenin ilk dersinin başlayacağını umursamadan az önceki telaşlı halinin aksine yavaşça yürüdü. Diğeri de onu arkasından takip ederken seslenme umuduyla ağzını açıp elini uzatmış ama yaptığı hatayı fark edip kendine geldiğinde elini yavaşça çekip indirmişti. Ağzını kapattı ve başını eğip sızlayan burun direğiyle gözlerini de kapattıktan sonra küçük adımlarla yürümeye devam etti.

ᴛʜᴇ ꜱɪʟᴇɴᴛ ʙᴏʏ ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin