14 •.° ɪ'ʟʟ ᴡᴀɪᴛ ғᴏʀ ᴛʜᴇ ʀɪɢʜᴛ ᴛɪᴍᴇ

376 49 39
                                    

2193 ᴋᴇʟɪᴍᴇ
___________________________________________

"Vay be, Sunoo bile kendi okulundaki mezuniyete gelmedi. Sırf Sunghoon için. Beni yalnız bıraktı. AYRICA TANRIM JEONGIN NEREDE? KENDİ MEZUNİYETİNE GELMEDİ Mİ?"

Minho, Heeseung'ın omzunu sıkıp güldükten sonra omuz silkmişti.

"Ben de kendi mezuniyetime katılmadım bu yüzden umursadığım söylenemez. İyi tarafından bak, en azından Jungwon senin için burada. Her zaman olduğu gibi."

Büyük olanın lafıyla Heeseung somurtmayı bırakarak karşıdaki masada insanlara çizimlerini gösteren küçüğe baktı. Cidden her zaman olduğu gibi yine yanındaydı. Onunla beraber lisedeki son yılı oldukça hızlı geçmişti, Jungwon'u izlerken zamanın nasıl akıp geçtiğini bile anlamadı. Ona bakarken içi nedensiz bir neşeyle dolup taşıyordu ve bu neşeyi dışarıya göstermeden duramıyordu. Yanaklarını acıtacak derecede büyük olan gülümsemesi ise Minho'nun gözünden kaçmamıştı. Zaten, ne zaman Jungwon'a dalsa aynısı oluyordu.

"Onunla geç olmadan konuşsan mı?"

Minho çenesini eline yaslayarak sorduğunda Heeseung ona bakmıştı. Ne demek istediğini elbette anladı, hislerini reddetme gereği de duymadı. Eğer öyle bir şey yaparsa kendini kandırmış olurdu. Bir de zaten yakın arkadaşlarının hislerini reddetmesini doğru karşılamazken kendisi de aynısını yaparsa mantıklı olur muydu?

"Onu sıkmak istemiyorum."

"Onu sıkmazsın, bence dürüst olmanı hak ediyor."

Bahanesine hızlı bir cevap geldiğinde gergince bir iç çekti.

"Biliyorum... Yine de... Bu işler biraz zor, anlarsın ya zamana ihtiyacım var. Hem birbirimizi o kadar uzun süredir tanımıyoruz."

"Bak, böyle bir şey yaşamadım bu yüzden bilemem ama Jungwon seni sevmiyorsa bile senden uzaklaşacak biri değil. Anlayışla karşılayacak, gerilmene gerek yok."

İçini rahatlatmak istercesine gülimsediğinde Heeseung da minnettarlığını göstererek karşılık vermişti.

"Elbette... Pekâlâ, doğru zamanı bekleyeceğim."

"Sen bilirsin. Bu arada şuradaki cupcakeleri denemelisin."

Masadaki yiyeceklere ilerlemeden önce tavsiye ettiğinde Heeseung'ın gülüşü yüksek sesli müzikten dolayı fazla duyulmadı. Minho'nun neden geldiğini bile bilmiyordu ama yine de yalnız olmadığına minnettar oldu. Jungwon'un gelmesi onu başta biraz gerse de bir sorun çıkmamıştı. Okul ve sınıf arkadaşları düşündüğünden daha iyilerdi ve küçük olana hiç zorbalık yapılmamış veya dalga geçilmemişti. Hatta işaret dili bilen birkaç kişi Jungwon ile sohbet bile etmişti. Kendi mezuniyet partisinde de olsa Jungwon'un eğlenmesine sevindi.

**•̩̩͙✩•̩̩͙*˚*˚*•̩̩͙✩•̩̩͙*˚*

"Üniversite için burada kalmayı düşünüyorum, endişe etme."

Heeseung, yanındaki gencin saçlarını karıştırdığında Jungwon oflayarak düzeltmeye çalışmıştı. Büyük olan ise onun sevimliliğine sesli bir kahkaha attı.

"Bu arada çizim defterini okulda unuttuğuna emin misin? Belki de partideki mekanda unuttun."

Jungwon'un çizim defteri birkaç gündür ortalıkta yoktu ve Jungwon en son nerede gördüğünü hatırlamıyordu. Heeseung'ın dediklerine omuz silkerek cevap verdi ve suratını astı, hepsini tekrar çizebilirdi ama büyük olanı çizdiği resim çok özeldi. Sürekli silip silip düzeltmişti ve bir türlü memnun olmamıştı ama yine de onu kaybetmek istemiyordu.

ᴛʜᴇ ꜱɪʟᴇɴᴛ ʙᴏʏ ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin