11 •.° ɪ ʟɪᴋᴇ ᴡᴀᴛᴄʜɪɴɢ ʏᴏᴜ ᴅᴀɴᴄᴇ

393 60 21
                                    

678 ᴋᴇʟɪᴍᴇ
___________________________________________

Jungwon, arkadaşından almasını rica ettiği muzlu sütle koridorda ilerlerken karşısında gördüğü gençle duraksamıştı. Heeseung'ın direkt olarak kendine bakması yine bir şey diyeceğini veya yapacağını oldukça belli ediyordu. Büyük olan kendisine doğru gelirken sadece yerinde durup beklemişti. Sonunda aralarında birkaç adımlık mesafe olacak derecede yakına geldiğinde Jungwon onun elindeki küçük defter ve kaleme baktı. Neden elinde olduğunu anlamamıştı ki Heeseung ona uzattığında gözlerini şaşkınlıkla kaldırmış, uzun olan gencin kafa sallamasıyla yavaşça elinden almıştı. Sütle defteri tutmakta zorlandığını gören Heeseung sütü eline aldığında Jungwon önce kaleme bir baktı sonra da defterin sayfalarında göz gezdirdi. Bomboştu ve bu kadar temiz, yıpranmamış olması yeni alındığını gösteriyordu. Tekrar anlamsızca kafasını kaldırdığında Heeseung'ın ona el hareketleriyle bir şeyler anlattığını gördü. Anladığı şeyle ise hafifçe gülümsemişti.

'Özür dilerim.'

Onun gülümsemesiyle Heeseung da gülümsedi ve kafasını biraz eğdi.

"Üzgünüm Jungwon. Tahmin edemedim. Üzerine o kadar gitmemeliydim."

Jungwon defteri koltuk altına aldıktan sonra elindeki kaleme rağmen gülümseyerek işaret dilinde bir şeyler göstermiş ama Heeseung anlamamıştı.

"Ah... Sadece özür dilemeyi biliyorum, bu yüzden..."

Küçük olan onun anlamamış bakışlarına güldü ve defteri aldıktan sonra ilk sayfayı açarak kalemle demek istediğini yazıp Heeseung'a çevirdi.

'Sorun değil.'

"Gerçekten mi? Yine de yapabileceğim bir şey var mı? En azından senin için bir şey alabilirim."

Jungwon kısa bir süre elindeki defterle düşündükten sonra yazmak için yine beyaz sayfaya dönmüştü.

'Kremalı ekmek?'

Büyük gözleri sevimli bir şekilde diğerine bakarken Heeseung gülerek kafa salladı.

"Pekâlâ, seviyor musun?"

Deftere sarılıp hızla kafa salladığında Heeseung emin olmasa da elini kaldırıp tereddütle Jungwon'un saçlarını karıştırmıştı.

"Senin için alacağım o halde. Dışarıda beni bekler misin?"

Jungwon onu onaylayıp dışarı çıkmak için uzaklaştığında diğeri olduğu yerde kaldı. Küçük olanın saçlarını karıştırdığı elini yavaşça hızla atan kalbinin üzerine koymuş ve içine derin bir nefes çekmişti. Gözlerini kapatıp mutlulukla sessizce gülerken birkaç saniyenin ardından kendine geldi ve kantine ilerledi. Saçları hayal ettiğinden daha yumuşaktı ve birden Jungwon, gözüne daha önceki zamanlardan bile daha tatlı gelmeye başlamıştı.

İki elinde birer paketle Jungwon'un yanına gitti ve bankta yanına oturarak bir ekmeği ona uzattı. Jungwon gülümseyerek alırken Heeseung onu izliyordu.

"Aslında seni önceden tanıyordum."

Jungwon ekmeğinden bir ısırık almışken ona döndüğünde o elindeki paketle oynamaya başlamıştı.

"Yani tanımak sayılmaz. Beni sanırım görmedin ya da dikkat etmedin ama seni sokak dansçıları arasında gördüm."

Yanındaki genç ağzındaki lokmayı yerken aklına onu bir süredir orada görmediği geldi.

"Ama seni kaç haftadır onların arasında görmüyorum. Bıraktın mı?"

Merakla sorduğunda Jungwon önce dudağının kenarındaki kremayı silmiş sonra da defteri açıp yazmaya başlamıştı.

'Önceki okulumda çok devamsızlığım olduğu için bir süre derslere odaklanmalıyım.'

"Oh, anladım. Ailen mi kızıyor?"

Jungwon onayladığında Heeseung üzgünce dudaklarını birbirine bastırdı.

"Ama yakında döneceksin değil mi? Seni dans ederken izlemeyi seviyorum, oldukça iyisin."

İltifatlarıyla Jungwon başta şaşırsa da sonradan utangaç bir gülümseme sunmuştu. Heeseung onun gamzelerini görüp gülümsediğinde ise kızardığı hissetti. Kafasını eğip yüzünü gizlediğinde deftere yazmak için eğmiş gibi yapmıştı.

'Birkaç gün içinde dönerim sanırım.'

"Sevindim."

İçten bir şekilde gülümsediğinde Jungwon onun samimi olduğunu anlamıştı. Yaptıklarında, dediklerinde, özründe Heeseung oldukça samimiydi ve bir şekilde neredeyse birbirlerini hiç tanımamalarına rağmen ona karşı gerçekten dikkatliymiş gibi duruyordu.

Düşünceleri arasında kaybolduktan sonra gözlerini kırpıştırmış ve sayfayı değiştirerek deftere dönmüştü.

'Okuldan sonra da takılmak ister misin hyung?'

Heeseung onun yazdığını okuduktan sonra gözlerine baktığında adeta kabul etmesi için heyecanlandığını ve parladığını gördü. Parmakları defterin kenarını sıkıca tutarken ve gözleri alacağı cevap için oldukça heyecanlıyken bir sağ gözüne bir sol gözüne gidip duruyordu. Yavaşça kafa salladığında Jungwon'un kocaman gülümsemesi, elindeki defteri indirdiğinde gözükmüştü.

"O halde beraber çıkarız?"

Heeseung'ın sorar gibi konuşmasıyla Jungwon hızlıca kabul ettiğinde güldü. Onun gülmesiyle Jungwon da birden bu şekilde heyecanlanmasına anlam veremeyerek gülmüştü.

İlk kez arkadaşı oluyor değildi, birlikte gezip onu anlayışla karşılayabilecek yeteri kadar arkadaşı vardı elbet ama bunca zaman Heeseung'ın onunla yakınlaşmaya çalışmasına karşılık vermemiş, verememiş olması onu içten içe üzmüştü. Karşısına çıkıp 'Ben konuşamıyorum.' diye bir açıklama yapacak gücü ve güveni kendinde bulamamıştı.  Konuşamamayı sevmiyordu ve bunu hâlâ tam olarak kabullenmiş değildi, bu yüzden bahsetmeyi de sevmezdi. Yine de her şeye rağmen yanında olan arkadaşlarına minnettardı, bir de aralarına Heeseung eklenince konuşamamak artık onun için büyük bir problem sayılmazdı çünkü onlar, bu kaybının onu diğer insanlardan ayırmıyormuş gibi davranıyordu. Ama zaten doğru olan buydu.

ᴛʜᴇ ꜱɪʟᴇɴᴛ ʙᴏʏ ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin