Kendini iyi sanan şeytan anılar - Bölüm 18

1.1K 207 144
                                    

Merhabalar benim biricik okurlarım. Nasılsınız bakalım? Come back geldi tabii hepimiz fişek gibiyizdir. Uzun bir zaman oldu vallahi. Sıcaktan mı ne beynim buharlaştı yazamıyorum vallahi.

Neyseciğeme, bölüme geçmeden önce, gittiği her yerde kendine bela çeken Changbin gibi ben de sitede ne kadar hayalet okuyucu varsa mıknatıs gibi höp diye kendime çekiyorum. Ya bir vote yorum yapın. Bakın vallahi şurada üzerinize bayılırım toparlayamazsınız beni.

Hadi gidin okuyun.

Bölüm şarkısı: IU- Love Alone


Aileme salonda oturmuş o haberleri izlediğimde kışın gelmesine birkaç gün kalmıştı. Önümdeki ders kitabına attığım boş bakışlar ara bir televizyonda dönen haberlerle ilgili kendi düşüncelerini sesli bir şekilde dile getiren ailemin yüzüne kayıyor, daha sonra tekrar kitaba dönüyordu.

Mükemmel olmayan bir dünyadan duydukları haberleri yüzlerine bazen öyle büyük bir şaşkınlık konduruyordu ki istemsizce gülesim geliyordu. Ama o zamanlar o kadar az mimik kullanır olmuştum kendim istesem bile bir tepki veremiyordum.

'Baksana, şimdiki gençler gerçekten ne yapacaklarını şaşırmışlar. Ailelerine acıyorum.'

Babamın tiz sesiyle birlikte kulağıma dolan haberler bir an dikkatimi dağıtmıştı. Sakin bakışlarım ekranda dönen en son habere kaydığında annem elindeki meyve bıçağını ekrana uzatarak haberlerdeki çocuk için bir şey söylüyordu.

Daha fazla acıya katlanamıyorum diyen bağımlı çocuk kendini binadan aşağı attı.

Haber başlığında takılı kalan sakin bakışlarımın ardında bir anda öyle sert bir rüzgar esti ki annemin sesiyle irkilip önüme uzatılan elma dilimini elimden yere düşürdüm. 'Her şeye zorlandım diyerek bir şeylerden kaçamazsınız. Üstelik bir de bağımlıymış. Gerçekten akıllarını kaybetmişler.'

'İnsanları eleştirmek yerine neden onları anlamaya çalışmıyorsunuz?'

Bakışlarım gibi sakin çıkan sesimin aksine yüzlerine doğru öyle bir bağırmak istiyordum ki hayatları boyunca sağır kaldıkları gerçekleri duymaları gerekiyormuş gibi hissetmiştim. Ani sakin çıkışım bile şaşkınlıkla açtıkları gözlerinin ne kadar da bencil olduklarını gösteriyordu ama ben yine de 'O çocuğun neden böyle bir şey yaptığını bilmeden neden onu yargılıyorsunuz?' diye yeni bir soru ortaya attığımda bir an ağızlarını açıp bir şeyler söyleyecek gibi olmuşlardı ama sonra ikisi de susmayı tercih etmişti.

'Kendiniz hiç hata yapmadınız mı? Hiç mi hayattan bıkmadınız? Hiç mi üzülmediniz? Siz çok mu mükemmelsiniz?'

Gittikçe yükselen sesimle birlikte elimdeki kitabı sert bir şekilde televizyonun ekranına fırlattığımda ağır kitabın etkisiyle birlikte televizyon yüzüstü yere düşmüştü. Sesle birlikte aniden ayağa kalkan ailemin şaşkınlığa boyanmış sinirleri onlara alaycı bir şekilde bakmama neden olmuştu.

'Jisung! Delirdin mi sen? Bu tavrın da ne böyle? Sırf o tablolarını yırttığım için böyle yapıyorsun dimi? Bu asi tavrına bir son ver ve resim çizme hayalinden vaz geç.'

Bağımlı intihar etmiş çocuktan sonra okların ucuyla beni gösteren ailem o an gözüme o kadar küçük görünmüştü ki aylar sonra ilk kez gülümsemiştim. Öyle içten bir kahkaha atmıştım ki yüzlerindeki şaşkınlık her geçen saniye iyice artmıştı. Delirdiklerimi düşünüyorlardı. İşin garip yani ben de öyle düşünüyordum.

𝑴𝒐𝒏𝒐 𝑵𝒐 𝑨𝒘𝒂𝒓𝒆 / MinSungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin