Kovalanırken taşa takılıp düşen değersiz zamanlar - Bölüm 16

1.2K 206 327
                                    

Bölüm şarksı: Charlotte Cardin - Main Girl

Sessiz sinemanın baş karakteri yuttuğu tüm kelimelerin aksine hareketleriyle, gülümsemesiyle, sessiz ağlayışıyla tüm izleyicileri kendine kitlediğinde aslında yüzündeki mutluluğun aksine kalbinde soğuk hüzün var olurdu o saniyelerdi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sessiz sinemanın baş karakteri yuttuğu tüm kelimelerin aksine hareketleriyle, gülümsemesiyle, sessiz ağlayışıyla tüm izleyicileri kendine kitlediğinde aslında yüzündeki mutluluğun aksine kalbinde soğuk hüzün var olurdu o saniyelerdi. Mutluluğun aksine hüznün yanı başında yatan duygularım mı daha gerçekçiydi yoksa beni büyük bir mutlulukla izleyen sizin yüzünüzdeki ifadeler mi daha sahteydi sorusunu sesli bir şekilde sormak istiyordu ama sessiz sinemanın sessizliğini koruyarak gülümsemeye devam ediyordu.

Şimdi ben içmediğim halde elimde salladığım alkollü içkinin varlığını hissetmek, dinç kalmak için elimdeki bardağı daha fazla sıkıyordum. O sessiz sinema sahnesinin bir kenarında kullanılmayı bekleyen gece lambası gibi sessizliğimi koruyarak zamanımın gelmesini bekliyordum.

Soobin hyungu görmek için geldiğim bu parti düşüncelerimin aksine sessiz bir şekilde zamanla birlikte yarıştığı anlarda bakışlarım ilerideki masanın etrafına toplanmış gülerek bir şeyler anlatan arkadaşlarıma takılmıştı. Ortama girdikleri an sanki yıllardır buralarda takılıyorlarmış gibi rahat tavırlarıyla şimdiden kendilerine bir sürü arkadaş edinmişlerdi. En önemlisi de zorlanacağını düşündüğüm Byungchan, benim düşüncelerimin aksine masanın başında durmuş kahkahalarla anlattığı her ne ise tüm gözleri üzerine toplamıştı.

Yüzümdeki buruk gülümseme eşliğinde kafamı iki yana sallayarak elimdeki içkini önümdeki küçük sehpanın üzerine bıraktım. Galiba kendini buraya ait hissetmeyen tek kişi bendim. İçeriye girmemizle etrafımızı sarıp bir anda Minho hyungu yanımdan alıp götüren arkadaşlarının yanından hâlâ dönmemiş olması azcık çok azcık kırılmama neden olmuştu ama alıştığım bir durum olduğu için kendi kırgınlığımı kendime saklamıştım.

"Koca gözlerini niye öyle hüzünle kıstın bakalım?"

Kulağıma dolan sakin sesle birlikte kaldırdığım bakışlarım Soobin hyungun ışıldayan bakışları ile kesişmişti. Yanıma oturmuş kafasını omzuna yaslayıp büyük bir dikkatli yüzümde gezdirdiği bakışları kızararak gülümsememe neden olmuştu.

Bir daha karşılaşırsak arkadaş olacağız sözünü unutmamış, beni gördüğün an hemen yanıma gelip kollarını sıkı bir şekilde boynuma dolayarak 'Çok mutlu oldum her şeyi çözmenize, arkadaşım.' demesiyle ben de kollarımı sıkıca sırtına sarmıştım.

Çok zorlukla insanlarla iletişim kuran birisiydim ve şimdi hiç zorlanmadan edindiğim bu güzel arkadaş beni hem mutlu ediyor, hem de hayatımda güvenebileceğim insan sayısının artmasının bilmeme neden oluyordu.

"Hüzünlü değilim hyung. Sadece ortama alışmaya çalışıyorum."

"Sıkıldıysa yukarı terasa çıkabiliriz. Hem Minho nerede?"

Elindeki meyve suyunu iki elimin arasına tutuşturup bakışlarını kısaca ortamda gezdirip tekrar yüzüme çıkartmıştı. Minho hyungu arıyor olmalıydı ama sorusunun cevabı bende yoktu maalesef.

𝑴𝒐𝒏𝒐 𝑵𝒐 𝑨𝒘𝒂𝒓𝒆 / MinSungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin