Yıllar sonra kapıları açılan kafes - Bölüm 24

848 154 53
                                    

Merhabalar, uzun zaman oldu değil mi? Zorlu bir dönemdi benim için ve şu geride bırakıp geri döndüm. Artık daha iyiyim.

Sınırı ne kadar erken geçerseniz o kadar erken paylaşacağım bölümleri. Bu ay tamamen boşum yani hemen paylaşacağım bölümleri. Zaten çok bir yolumuz kalmadı.

Bölüm sınırı, vote +80, yorum +70.

İyi okumalar.

Bölüm şarkısı: Cem Adrian & Şebnem Ferah - İnce Buz Üstünde Yürüyorum


Parmaklarımın ucunu yakan kupa üşüyen vücudumu az da olsa rahatlatıyordu. Gecenin ıssızlığı önümdeki eşsiz manzarayı bile kucağına almış uykuya dalmıştı benim aksime. Ah, Ben ve yanımda sessizce kahvesini içen güzel kadının aksine tüm şehir uykuya dalmıştı. Sakin bakışlarım yanımda oturan güzel kadının yüzüne kaydığında çok geçmeden o da bakışlarını bana çevirmiş, hafif bir şekilde gülümsemişti. Yıllar ona birkaç kırışıklık dışında hiçbir şey katmamıştı, fotoğraflarda gördüğüm güzelliği hâlâ olduğu gibi kalmıştı. Sadece bakışları zaman geçtikçe yorgun düşmüştü. Omuzları gibi.

"Ailenle konuşuyor musun ? Bir gün onlarla tanışmak isterim."

Elindeki kupayı yere bırakıp omuzlarındaki şalı biraz daha yukarı çekti. İçtenlikle öne sürdüğü bu isteği belki başka bir zaman olsaydı beni çok heyecanlandırırdı ama şu an bunun mümkün olmadığını bildiğim için yamuk bir gülümsemeyle yetinmiştim sadece.

"Arada vakit buldukça konuşmaya çalışıyorum. Bir gün neden olmasın." dediğimde sesimin samimi çıkması için ek bir çaba harcamıştım, tabii ne kadar gerçek olduğu tartışılırdı. Tamamen yalandı. Ailemi en son ne zaman aradığımı unutmuştum bile. Onlar da benimle değil Byungchan ile iletişimde kalıyorlardı. Bu bizim aramızdaki uzun zaman önce yaptığımız anlaşmaydı. Ben resim çizmeyecektim onlar da bana nefes aldıracaklardı. Ama o anlaşmayı hiçbir zaman tutmadığımı bilmedikleri gibi şu an burada ne yaptığımı dahi bilmiyorlardı.

"Minho daha iyi dimi Jisung? Daha iyi olacak?"

Gülümseye çalışırken çıkan kırgın ses derin bir nefes almama sebep olmuştu. Hayatın kırdığı biz insanlar bir rüyanın içinde sessizce uyanmayı bekliyorduk. Yanımda oturmuş haflardır bizimle birlikte savaşan çaresiz anne bile yılların gücünü oğlunun durumunu gördükten sonra bir anda kaybetmişti. Bayan Min'e Minho hyungun ısrarlarına rağmen her şeyi anlatmak zorunda kalmıştım. Evet, benden yardım istemişti, ben de kabul etmiştim ama artık sadece tek başına ona güç olmak istemiyordum. Bu yüzden tüm gücümü toplayıp annesiyle bunları konuştuğumda ilk başta kabullenememiş, daha sonraysa yıllarca oğlunun durumunu göremediği için saatlerce ağlamıştı. Bu onunla ikinci karşılaşmamdı ama ona anlattıklarımsa yılların yükü ağır ama hafif dokunuşta parçalanacak kadar kırıcı gerçekleriydi.

İşte o günün üzerinden haftalar geçmişti ve Minho hyungla birlikte biz de onun mücadelesine eşlik etmeye başlamıştık. Girdiği terapiler, kullandığı ilaçlar, uyanık olduğunda çizdiği resimler, kısa ama hoş sohbetleri artık geçmişteki haftalara inat daha iyi durumdaydı. Çoğu zaman uyuyordu ama uyanık olduğu zaman neşesiyle bize ayak uydurmaya çalışıyordu. İyileşmek istiyordu, çabası o kadar güzeldi o kadar içtendi ki onu gören bizler mutlu olmak dışında bir şey yapamıyorduk.

Annesiyle konuşmamdan sonra bayan Min, Minho hyungu evine getirmişti. Etrafı ağaçlarla kaplı olan bu eşsiz manzaralı ev hyunga gerçekten çok iyi gelmişti. Bense ailemin yanından ayrlalı haftalar olmuştu. Çoğu zamanımı Minho hyungla geçirdikten sonra uyumak için Byungchan hyungun evine gidiyordum. Yorgun muydum diye sorarsanız vereceğim cevabın ne denli bencil veya ne denli içten olduğu tartışılırdı ama evet, az da olsa yorgundum ama şikayetçi değildim. Çünkü şu an bunun dışında yapmak istediğim hiçbir şeyim yoktu. Geleceğim şu an o kadar umurumda değildi ki benim aksime benim dışındaki herkes bu halimi görüp endişeleniyordu, sorun değildi. Bunca zaman bir şekilde yolumu bulabildiysem eğer bundan sonra da bulacağıma emindim.

𝑴𝒐𝒏𝒐 𝑵𝒐 𝑨𝒘𝒂𝒓𝒆 / MinSungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin