Arabayla eve doğru gidiyorduk. Ama ben hala olanları düşünüyordum. Olanları aklım almıyodu. Neden ya? Neden? Bu takıntı neden? Benim yükseklik korkum olduğunu bile bile uçurumun kenarına götürdü. Üstelik bu yetmezmiş gibi elimi bıraktı. O elimi bıraktı ama benimde inatçılığım ve cesaretim yüzünden onun elini bırakıcağımın aklına gelmediyine kalıbımı basarım. Gerçekten ya bu cesaret nerden gelmişdi bana ya? Resmen kendimi öldürüyodum. Ama bi şeyde Sinana hak veriyorum. Korkmadığımdan diyil cesaretime yenik düşüp bırakmışdım elini. Ben bunları düşünürken eve gelmiştik. Arabadan inip eve doğru yol aldı bende ardından inerek onun arkasıycan gitdim. Eve girdiyimizde odama çıkmak için merdivenlere yol almıştım. Arkamdan gelen sesle durdum.
"Buraya gel. Konuşmamız lazım"dedi. Daha ne konuşacaktık ki? Yeterince konuşmamışmıydık? Yeterince korku heyecan yaşamamışmıydık?
"Hala neyi düşünüyorsun? Gelsene"dedi bu sefer sesi sert çıkmışdı. Oflayarak yanına gitdim ve karşısına dikildim.
"Ne konuşacağız?"dedim sakin bi sesle.
"Bu gün olanları"diyerek üçlü koltuğa oturdu.
"Hangi olanlar?"dedim. Malum bu gün o kadar olay olduki. Gözlerini devirerek nefesini sesli bi şekilde dışarı verdi.
"Tabi haklısın. Senin aklın uçurumun kenarında kaldı. Ama ben Serenayın yanında olanları diyorum. Hani ona sarıldığımda verdiyin tepkiyi"dedi son sözlerinin üzerine bastırarak. Evet. Ne diyecektim şimdi? Annemi öldürdüyün için o ellerle Serenaya dokunmana dayanamadığım için mi? Off. Hemem bi şeyler bulmalıyım.
"Şeyy.. ben.. bak Sinan bu zamana kadar annemle benden başka Serenaya kimse sarılmadı. Ona dokunmadı. Ee doğal olarakta senin sarılman beni kötü etkiledi. O yüzden öyle tepki verdim. Anla beni."dedim. Ohhh be yemişdir inşaallah. Tek ayak üste kırk yalan söylemek böylü oluyo herhalde.
"Ha bu yüzden yani? Başka bi şey olmadığına emin misin?"dedi inanmaz bakışlarını bana yollayarak.
"Eminim"dedim. Kendimden emin bi şekilde.
"Tamam. Öyle olsun. Ama bunu bilsen iyi olur. Senin kardeşin artık benim kardeşim. Ona dokunucam. Buna alışsan iyi olur şimdi odana çıka bilirsin"dedi. Bende arkamı dönüp çıkacakken aklıma gelen soruyla Sinana geri döndüm.
"Sinan. Bu gün o evdeki kız kimdi? Sora bilir miyim? Dedim.
"Sordun zaten"dedi hafif gülümsemeyle.
"O kız dediyin Serenayın bakıcısı. Kendisi benim annemin en yakın arkadaşının kızı oluyo."dedi. Başını hafif iki yana sallayarak devam etdi.
"Kendisi bana sırıl sıklam aşık. 16 yaşında ve gözüme girmek için her şeyi yapıyo. Kendisini seksi göstererek. Ama daha çoçuk."dedi. Şaşkınlıktan gözlerim iri iri açıldı.
"Sen ne yaptın peki? Yani onun seni sevdiyini öyrendiğinde?"dedim merak dolu gözlerle ona bakarken. Gözlerini benden kaçırarak bi sigara yaktı ve ardından sigarasından bir duman aldı ve konuşmaya devam etdi.
"Umursamadım. Umursanılacak bi durum yoktu. Yaşı benden küçüktü. Ve ben onu küçük kardeşim gibi görüyorum."
"Sonra?"dedim.
"Pes etmedi"dedi. Ve bi şeyler düşünürcesine daldı.
O gün...
Sinan
Şirketden çıkıp eve gidiyordum. Çok yorulmuşdum. Bu gün 4 tane toplantıya girdim. Ve çok sıkıcı geçti. Eve geldiyimde arabadan inip anahtarları Hasana garaja götürmesi için bıraktım. Ardından eve girdim. Ahh. Aslı teyze gelmişti. Çoçukluktan beri onu tanırım. Ve çok severim. Ama şimdi onun 'yakışıklı oğlum' 'akıllı oğlum' laflarını çekemicek kadar yorgunum. Sessiz olmaya çalışarak yukarı çıkıyodum. Annemin sesiyle durmak zorunda kaldım. "Oğlum nereye? Aslı teyzenler burda. Bi selam vermeden mi çıkıyosun?"dedi. Sayende çıkamıyorum dedim içimden. Aşağıya inip salona ilerledim. Kendimi gülmeye zorlayarak konuştum. "merhaba"dedim. Aslı teyze ilk kez beni şaşırtarak sadece "merhaba oğlum"dedi. Hayret hangi dağda kurt öldü. Ama bi şeyi daha fark etdim. Asena yoktu. Aslı teyze gelicek ama Asena gelmeyecek. Neyse. Özürlerimi ileterek odama çıktım. Odama girdiyimde şok olmuşdum.