Sinan
Hastaneden çıkdıktan sonra hiç konuşmamışdı. Susuyodu. Ama böyle olmamalıydı. Bağırması konuşması lazımdı. Senden nefret ediyorum demesi lazımdı. Ama o sadece sessiz oturuyodu. Korkuyodum. Bu sessizlik beni korkutuyodu. Sorduğum sorulara bile doğru dürüst cevap vermemişdi. Bende kafasını dağıtması için radyoyu açtım. Gelen ilk şarkının şarkımız olucağını söyledim. Şansımıza çok güzel bi şarkı çıktı. Bizi anlatıyodu sanki. Şarkının onun üzerindeki etkisini göre biliyodum. Üzgün olduğunu. Evet. Şarkıdada dediyi gibi her kes GÜNAHKAR! Başda ben olmakla bu hikayede her kes günahkar. Eve geldiğimizde arabadan indi. Bende ardından arabadan indin. Beni beklemeden eve doğru yürüdü. Bu bir az beni sevindirmişdi. Sanki kabullenmişdi beni. Yada aksine fırtına öncesi sessizlik gibiydi.Yeşim
Eve doğru yürüyüp kapının önünde durdum. Daha sonra oda gelerek cebinden anahtarları çıkardı. Kapıyı açtı. Önce benim geçmemi bekledi. Ardından oda eve girerek kapıyı kapatdı. Sessizdim. Belli ki bu sessizliyim onu korkutuyodu. Yüzünden endişesini okuya biliyodum. İntikam alıcakdım. Ama bağırarak yıkıp dökerek diyil. Sakin olarak. Düşüncelerimden beni onun sesi ayırdı."Neden susuyorsun?" Dedi
Boş boş yüzüne bakdım. Ne dememi istiyodu? Tebrik ederim annemi öldürmeyi başardın mı doyecekdim.
"Yeşim. Son kez soruyorum. Neden susuyorsun?" Dedi
"Ne dememi bekliyosun? "Dedim. Gözlerimi gözlerinden ayırmıyodum.
"Bi şey söylemeni istemiyorum. Ama böyle susmanıda istemiyorum. Sessizliyin beni ürkütüyor" dedi. Sakindi.
"Yalnız kalmak istiyorum. Kendimi toparlamam lazım. Bide telefonum nerde?" Dedim
"Tamam. Telefonun yukarıda odanda olmalı. En son orda görmüştüm." Dedi.
Böyle çabuk kabul etmesini beklemiyodum. Tamam. İnkar edeceyinide sanmıyodum. Neyse en iyisi bi süre yalnız kalıp intikam planımı hazırlamak. Ardından devreye sokmak. Yavaş adımlarla yukarı çıkdım. Odaya girdim. Son olanları hatırladım.
Sinana bağıram. Odayı dağıtmam. Ardından gelen telefon ve ondan sonra büyük bi boşluk ve karanlık. Sessizce ağlıyodum. Yatağa uzandım. Uyumak istiyodum. Uyumak ve unutmak. Telefon sesiyle uyandım. Israrla çalıyodu. Kimdi bu şimdi? Neden yalnız kalmama izin vermiyodular? Yatakta sağa dönerek komidinin üstünden telefonumu aldım. Gördüyüm isimle gözlerimi iri iri açtım. Hande arıyodu. En yakın en çok sevdiyim kardeşim gibi olan biri. Allahım nasıl özlemeşdim onu. Hemen telefonu açtım.
"Alo canım?" Dedi ürkek bi sesle
Konuşamıyodum. Sesim tutulmuşdu sanki. Şaşırmışdım.
"Alo. Yeşim." Dedi yine ürkek bi sesle. Sesi ağlamaklı geliyodu. Sanki konuşsam hemen ağlıcak gibiydi. Sonunda cesaretimi toplayıp konuşmaya başladım
"Hande" diye bildim sadece. Adını söyledikden sonra sadece 10 dakika dinmiş olan göz yaşlarım yeniden akmaya başladı.
"Yeşim nerdesin? Nerelerdesin? Okula geldiyin yok. Eskiden haftada 1 kere bile olsa geliyodun şimdi hiç gelmiyosun. Senin için endişelenmeye başlıyorum. Aaa tabi unutdum ben. Başın sağ olsun. Yani şey için annen için. Özür dilerim. Bu halde okula gelememen normal. Yine özür dilerim. Aptalca konuştum" dedi ve susdu.
Artık göz yaşlarım şiddetli ağlamaya dönmüştü. Durduramıyodum. Canım yanıyodu. Annem. O yoktu. Bundan sonra hiç olmicakdı. Hande istemeden bana acılarımı hatırlatmışdı.
"Yeşim ağlama ne olur. Ağlama sen ağladığında benim canım yanıyo. Ya da ağla. Rahatlarsın belki. Off yine ne diyeceyimi bilemedim." Dedi şaşkın bi şekilde
