Klişe'ye hoş geldiniz şekerparelerim! Sizi bol dramalı, entrikalı bir hikaye bekliyor.
Başlama tarihiniz.
Yıldıza basmayı ve yorum yapmayı unutmayın. Oylarınız ve yorumlarınız sayesinde motive olmam emin olun daha kolay olacaktır. Şimdiden teşekkürler.💖
İyi okumalar.
______________________________________________
Alarmın sesiyle uyandım. Lanet olası alarm her zaman için sabahın köründe çalmak mı zorundaydı? Her sabah uyanmak zorunda kalmama sebep olan ve okula gitmem gerektiğini hatırlatan o aptal alarm...
Yataktan kalkmayı redderek geri yastığıma başımı koydum ve rüyamdaki yakışıklı, beyaz atlı prensin kollarına yeniden girmeyi umarak gözlerimi kapattım. Fakat ne yazık ki annem odama hücum etmiş, perdeleri sonuna kadar açıp güneş ışığını içeri almış ve tatlı huzurumu mahvetmişti. Ne olurdu sanki hayatımın aşkıyla biraz daha zaman geçirseydim de okula, o sıradan insanların yanına gitmeseydim. Olmuyordu işte! Sevmiyordum kimseyi!Annem yorganımı sonuna kadar açıp kalkmam için gevezelik etmeye başladı. Bense yastığı kulaklarıma bastırarak sesini duymamaya çalışıyordum. Mağlup olup ayağa kalktım ve annemle birlikte mutfağa yol almadan önce saçımı taramaya, aynamın önüne geçtim. Kahverengi saçlarım bakımlı sayılmazdı, ancak kesinlikle kepaze durumda değildim. Ben kendimi asla güzel bulmazdım. Hele hele baştan çıkarıcı asla! O kızlar gibi rezil değilimdim ben! Daha çok tatlı mı tatlıyımdım. Ama şu an için bunu saklamayı tercih ederdim. Çünkü bu şirinlik silahını sadece en önemli zamanlarda kullanmak benim altın kuralımdı.
Gözlerim grinin elli tonuyla ışıldıyordu. Her ne kadar o cehenneme gidecek olsam da zengin, yakışıklı, kaslı bir erkek bularak hayatımı şenlendirmeyi planlıyordum. Ne de olsa kimse beni oturtup ders çalıştıramazdı. Hatta ve hatta kendi işimi elime alıp para kazanmam söz konusu dahi olamazdı! Ben diğerleri gibi şapşal değildim. Onlar gibi güzel de değildim. Ama bende kimsede olmayan bir sürü iyi özellik vardı. Örneğin şanslı sakarlığım sayesinde istediğim herkesi parmağımda oynatabilirdim.
Bunları düşünürken parmağımla saçımı çeviriyor, sinsi sinsi gülerken alt dudağımı ıssırıyordum. O sıra annem gelmem için bağırdı ve hayallerimin, az önce olduğu gibi, içine etti.
Merdivenlerden aşağı indim ve kahvaltı masasına oturdum. Hey maşallah anne! Sinir ederdi beni bazen ama mis gibi de yemek yapardı. Oturup kahvaltımı ettim ve okul için hazırlandım. Yeni okulumun kırmızı formasını tam bir hanımefendiye yaraşır şekilde giymiştim. O kızlar gibi mini etek asla giymezdim. İffetli bir kızdım ben.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Prensesin Tacı
ChickLitKaranlığın çocuğu, gözlerinin içindeki o yeşil ve kahverengi tonlarının birbirine girişini seyrediyorum. Uzun kirpiklerinin arasında kaybolacak gibi oluyorum. Gün battığında yanımda oluşunun sıcaklığıyla kendimi kollarına bırakıyorum. Biliyorum ki s...