4. Bölüm: 1 Yeni Mesaj

4 2 1
                                    

Selam şekerparelerim! 4.bölüme hoşgeldiniz.

Yıldıza basmayı ve yorum yapmayı unutmayın. Oylarınız ve yorumlarınız sayesinde motive olmam emin olun daha kolay olacaktır. Şimdiden teşekkürler.💖

İyi okumalar.
_______________________________________________
Akşam saat 10 civarıydı. Çalışma masama oturmuş, çalışmaktan başka her şeyle ilgileniyordum. Aklım sürekli o iki adama gidiyor, bir türlü zihnimi toparlayamıyordum. Salak ödevimin önünde oturalı yarım saat olmuştu ve ben hala ilk soruyu bile yapamamıştım. Matematikten oldum olası tiksinmiştim. Şebnem'in kardeşinin yaşından bana neydi ki? Asıl önemli olan Ardahan'ın kaç yaşında olduğuydu. Ya 30'unda olan bir adamı avlamaya çalışıyorsam?, dedim kendime. Bu etik olmazdı. Benim için bile.

Ödevi sallamamaya karar verdim ve Karacen şirketini telefonumdan araştırmaya başladım. Önüme çıkan "Genç Ceo Ardahan Cengiz'in Yükselişi" adlı başlığa tıkladım. Haberde okuduklarımın ardından derin bir nefes aldım. Ceo olmasına rağmen henüz 21 yaşındaydı. Yani gene büyüktü ama çok büyük değildi. Bunu idare edebilirdim. Hem zaten amacım aşk değil, paraydı. Yaşı pek de önemli değildi.

Öbür yandan karanlığın çocuğunun gizemli hareketlerine anlam veremiyordum. Ardahan Cengiz'le onun ne tür bir bağlantısı olabilirdi? Bildiğim kadarıyla Karacen şirketi bir gıda firmasıydı. Yaptıkları çikolatanın muazzam tadından haberdardım. Hatta tarifinin çok iyi bir şekilde gizlendiğine dair duyumlar almıştım. Acaba içine koyulan şey neydi? Belki de bunu bilen kişi Gece'ydi!

Matematik testinden sonra başıma ağrılar girdiğinden düşünmeyi sürdürmekten vazgeçtim. Er ya da geç Gece'nin sırrını bulacaktım. Ama şimdi değildi.

Yatağıma kendimi bıraktım. Yatağımın yanı başındaki komodinin üstünden günlüğümü aldım. Canım kitabımdı o benim. İçimi ona döker rahatlardım. En büyük arkadaşımdı. Aslen tek gerçek arkadaşım da denilebilirdi. Mavi kedilerle süslenmiş kapağı hep beni güldürürdü. Ona baktığımda imkansızı bile başarabileciği hissederdim. Bana güç verirdi. Örneğin zengin avından başarıyla sağ çıkacağımın emniyetini hissettirmekte çok iyiydi! Bu odadan ve evden çok daha güzellerine layıktım ben, istediğimi de alacaktım.

 Örneğin zengin avından başarıyla sağ çıkacağımın emniyetini hissettirmekte çok iyiydi! Bu odadan ve evden çok daha güzellerine layıktım ben, istediğimi de alacaktım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Her zaman boynumda taşıdığım anahtarı elime alıp günlüğün kilidini açtım. Komodinin üstündeki kalemi alıp yazmaya başladım.

"Sevgili günlük, bugün Onur safıyla aynı okula gitmemin ilk günüydü. Bilirsin onu hep şapşalın teki olarak bulmuşumdur. Eski okulumdan kurtulmuş olsam da onunla takılacak olmak beni gıcık ediyordu. Ama tahmin et ne oldu. Bu okul sayesinde iki prensle karşılaştım. Birisi oldukça karanlık işlere bulaşan bir tip gibi. Tehlikeli adamların cazibesi gibi yok!

Ya diğeri, o da müthiş bir şeydi. Yeşil gözlerine her baktığımda dizlerim boşalıyor gibi oluyor.

Yanlış anlama, aşk değil derdim. Ne yapıp edip zengin olmam lazım. Sonuçta sefil hayatımdan haz etmiyorum. Ama yine de onlar bana farklı hissetirdi. Ben elbette diğer herkesten daha farklı bir kızım ancak bu hissi önceden hissetiğimi sanmıyorum. Onların yanında aynı bir prenses gibi hissediyorum! İşte bu! Şimdi anladım. O ikisi benim prenses tacımın mücevherleri gibi. Mücevheri olmayan taçlı bir prenses, kraliyet ailesine laik olamaz. Onlar beni yüce kılıyor. Söz veriyorum tacımı asla kaybetmeyeceğim. Anla..."

Prensesin TacıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin