Selam şekerparelerim! 6.bölüme hoşgeldiniz.
Yıldıza basmayı ve yorum yapmayı unutmayın. Oylarınız ve yorumlarınız sayesinde motive olmam emin olun daha kolay olacaktır. Şimdiden teşekkürler.💖
İyi okumalar.
_______________________________________________
Gece ve ben uçsuz bucaksız sokaklarda koşuşturduk. Nihayetinde durduğumuzda soluklandık. Genç adam bana kızgın bir biçimde "Ne yaptığını sanıyorsun sen?" dedi, ardından beni duvarla arasına aldı. "Hareketlerinin ne denli sorunlara yol açabileceğinin farkında değilsin.""Ne sorunuymuş bu?"
"Sana anlatamam."
"Ama ni..."
Cümlemi bitirmeme yine izin vermemişti. Parmağıyla dudaklarımı durdurdu. Bana söyleyemeyeceğini tekrar ve tekrar belirttiyordu ama sebebimini bir türlü açıklamıyordu. Eve gitmemi söyleyerek beni duvara yapıştırmayı bıraktı. Kendimi hiç olmadığı kadar üzgün hissetmiştim. Konuşma fırsatını ilk kez bulmamız ve beni duvara yaslaması çok hoştu. Bu anımızın biraz daha uzun sürmesi için her şeyimi verebilirdim.
Aklıma gelen ilk şeyi söyledim.
"Bana numaranı ver. Seninle daha çok konuşmak istiyorum."
Gece bana dikkatle baktıktan sonra teklifimi reddetti. Ardından ellerini cebine sokarak gitti. Nerede olduğumu ve o insanların kim olduğunu öğrenemeden ortada kalakalmıştım. Gece sanki beni sinir etmek için elinden geleni ardına koymuyordu.
***
Telefonumun haritası sayesinde yolumu bulup eve döndüğümde saat geç olmuştu. Annem kapıyı açtığında beni bir güzel payladı. Onlara haber vermeden dışarıda uzun süre kalmışsam ne olmuştu? Koskoca kız olmuştum. Kendi başımın çaresine bakardım. İstersem gece 3'e kadar eve dönmezdim. Kim olduklarını sanıyorlardı? Ben özgür bir kızdım!
Odama kapıyı çarparak girdiğimde annemin kızgın haykırışlarını işittim. Bana cezalı olduğumu ve yemek yiyemeyeceğimi söylemişti. Çok da umurumdaydı. İnce belli bir Instgram fenomeni gibi görünmek varken kimse yemeği takmazdı.
Yine ödevim vardı ama şimdi yapmayacaktım. Coğrafyanın son ders olduğunu düşünürsek ödevi okulda halledecek kadar zamanım olacaktı.
Yatağıma atlayıp düşüncelere daldım. Gece'nin gizemli halleri karşı konulamaz bir cazibe yaratıyordu. Onun hakkında daha fazlasını bilmek istiyordum. Hayatının merkezi ben olmalıydım, Belinay çiyanı değil. Majeste olmamı kimse engelleyemezdi. O mücevher benimdi.
Telefonum titrediğinde bıkkın bir halde bildirimi kontrol ettim. O numara bana yazmaktan asla bıkmıyordu ve artık canımı iyiden iyiye sıkmaya başlamıştı. Kim olabilirdi bu şakacı ahmak? Listeden iki kişi elenmişti çoktan.
WhatsApp'a girdim ve mesajları okudum.
0543: Seni mahvederim.
0543: Sakın diğer erkeklere yaklaşma.
0543: Özellikle Gece denen çocuktan uzak dur. O sana layık değil.
0543: BİR DAHA ONA YANAŞIRSAN SENİ ÖLDÜRECEĞİM.
Canıma tak etmişti. Bir ahmak bana emir veremezdi. Parmaklarımı harflerin üstünde gezdirdim ve şunları yazdım:
Siz: Bu mesele çok uzadı. Bana kim olduğunu şu an söylüyorsun. Ya da engeli basıyorum.
0543: Korkak.
Siz: Sen kim oluyorsun da bana korkak diyorsun?
0543: Bir oyuna ne dersin?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Prensesin Tacı
ChickLitKaranlığın çocuğu, gözlerinin içindeki o yeşil ve kahverengi tonlarının birbirine girişini seyrediyorum. Uzun kirpiklerinin arasında kaybolacak gibi oluyorum. Gün battığında yanımda oluşunun sıcaklığıyla kendimi kollarına bırakıyorum. Biliyorum ki s...