Selam şekerparelerim! 2.bölüme hoşgeldiniz.
Yıldıza basmayı ve yorum yapmayı unutmayın. Oylarınız ve yorumlarınız sayesinde motive olmam emin olun daha kolay olacaktır. Şimdiden teşekkürler.💖
İyi okumalar.
_______________________________________________
Tuvaletten her ne kadar bu çirkin yeşil kazaktan nefret etsem de çıktım. Onur bana şaşkın, dalgın ve garip bir halde bakarken elimi yüzüne doğru şıklattım."Onur?"
"Ha?" dedi üstüme bakmayı bırakıp. "A evet. Seni okulda gezdirecektim."
O cümlesini henüz bitirmişken zil çalmıştı. Anlaştığımız saate göre geç gelmem ve az önceki tahlilsizlikten dolayı sözünü yerine getiremeyecekti. Onur'sa önemli olmadığını, diğer tenefüste etrafı gezdirebileceğini söyleyerek beni sınıfıma götürdü.
İkimiz de aynı sınıfa gidiyorduk, ailem beni özellikle bu okula, onun sınıfına yerleştirmişti. Nedeni ise annemin ve onun annesinin sıkı dostlar olmasıydı. Bundan dolayı kendimi bildim bileli Onur'la yakın dostlardık. İlk ve orta okulumuzu beraber okuduk ancak lise de onun puanları benimkileri katladığı için ayrılmak zorunda kaldık. O, bursla Özkurt Kolejine giderken ben basit bir devlet okuluna gitmek zorunda kalmıştım. Geçen bir yılda ayrı ayrı okumamız gerektiyse de işte buradaydık. Yine birlikteydik. Oradan kurtulup zengin veya ineklerin olduğu bu okula geçtiğim için mutluydum. Tek bir sorun vardı o da yapışkan Onur.
Bir inek olduğunu damgalarcasına taktığı gözlüğünü işater parmağıyla geri itti. Düz kısacık saçlarını sanki çok gerekliymiş gibi düzeltti. Bana verdiği kazağın aynısı, o yeşil, çirkin kazağını formasının içine giydiğini fark etmiştim. Sivilceli yüzü iç açıcı olmasa da bana gülümsedi.
"Burası bizim sınıfımız. İçeri giriyoruz."Her yapacağı hareketi bana açıklamak zorunda mıydı sanki? Onun kişiliğini en başından beri sevmezdim. Küçükken de öyleydi. Sık sık onu döver ağlatırdım, o da ne olursa olsun geri gelir benimle oynamaya çalışırdı. Ne gıcık bir çocuktu ama.
10/B sınıfına girdiğimizde bizi kızıl saçlı bir öğretmen karşıladı. Kıvırcık saçları oldukça dikat dağıtıcıydı ve insanın sürekli onlara gözlerini dikesi geliyordu. Onur, öğretmenine "günaydın" dedikten sonra sırasına geçti. Süt çocuğu, hep öğretmenlerine saygılı ve nazik davranırdı. Kısacası öğretmenlerin sağ koluydu.
Öğretmen üniformamın yarısının olmadığını görünce şaşırdı. İlk günüm olduğu için beni affettiğini ama bir dahaki sefer onu giymek zorunda olduğumu söyledi. Pek şirin ve sakin bir kadına benziyordu ki beni bunaltmadı. Fakat o da bir öğretmendi sonuçta ve onlardan hiç haz etmezdim. Ödev verip durmalarından ve beni gerkesiz işlerle muhattap olmak zorunda bırakmalarından nefret ederdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Prensesin Tacı
ChickLitKaranlığın çocuğu, gözlerinin içindeki o yeşil ve kahverengi tonlarının birbirine girişini seyrediyorum. Uzun kirpiklerinin arasında kaybolacak gibi oluyorum. Gün battığında yanımda oluşunun sıcaklığıyla kendimi kollarına bırakıyorum. Biliyorum ki s...