heyyyoo?
İnsan olmak, zordur. Fakat soylu bir insan olmak, daha da zordur. Özellikle bir veliahtsanız arkanızda dönen dedikodulara dikkat etmeli; dil, görgü, strateji gibi birçok konuda eğitilmelisiniz. Size bu yolda eşlik edecek eşinizi ve danışmanınızı iyi seçmeli, her an tetikte olmalısınız.
Özellikle iyi saklanmış sırlara karşı.
Sırlar, ölümcüldür. Fakat sihirli sırlar, daha da ölümcüldür. Özellikle bu sihir bir mucize gibi kontrol edilemezse. Sizi içine hapsedip, mükemmelliğiyle gözünüzü boyayabilir, aynı Gabriel'a yaptığı gibi.
Veya size sonsuz imkanlar sunarak aklınızı başınızdan alabilir, aynı Lila'ya yaptığı gibi.
Ya da sizi ele geçirerek kendi benliğinizi unutturabilir, aynı Adrien'a yaptığı gibi.
Mor yıldırımlardan biri yakın bir alana düştüğünde, Adrien bir transtan çıkar gibi gözlerini kırpıştırmış ve bir anda Lila'ya bakan boş gözleri anılarla dolmuştu. Lila gülerek geri çekilirken, Marinette uzakta hâlâ yere oturur halde onları izliyor ve bazı şeyleri anlamdırmaya çalışıyordu.
Bu kadın kimdi? Kelebekleri, hayvanları ve havayı kontrol eden o muydu? Bu kadar güçlü biri bunca zaman boyunca bu ormanda mı kalıyordu? O zaman nasıl kimsenin bundan haberi olmazdı?
Belki de... Var mıydı?
Marinette'in zihnine yüzlerce kez bu orman hakkında yapılan uyarılar doldu. Herkes bu ormanda olan şeyleri biliyordu ama önlem alan veya buna karşı çıkan yoktu. Herkes geri çekilmiş ve bariz tehlikenin ormanda güç toplamasına izin vermişti. Peki onca zaman sonra neden şimdi?
Marinette titreyen dizlerine rağmen ayakta kalmaya çalışarak elindeki sopayı daha sıkı tuttu ve kararlı gözleriyle esmer kadına seslendi.
"Lila!"
Adrien'ın kısa mırıldanışından duyduğu bu isim doğru olacak olmalıydı ki, Lila Marinette'e dönmüştü.
"Oh, ne kadar sevimli bir prenses... Yoksa oynayacak bir yer mi bulamadın tatlım? Üzgünüm burası senin için fazla sert."
Marinette derin nefesler alırken, görüşünün anlık bulanıklaşmasını ve bileğinin ağrısını yok saymaya çalıştı. Büyük ihtimalle o yılanlardan biri onu ısırmıştı ve zehir şu an vücuduna yayılıyordu.
"Neden şimdi?"
"Anlamadım." dedi Lila. Aynı zamanda Marinette doğru yürüyordu.
"Onca zaman içinde, neden şimdi geldin?"
Sorunun gelişiyle Lila'nın yeşil gözlerinde mor parıltılar gezdi. Sertçe Marinette'e tokat atarak zaten yarı bilinçsiz olan kızı yere sererken, ayağıyla kalkmaya çalışan Marinette'in karnına tekme attı.
"Çünkü anlaşma bozuldu! Gabriel Agreste sonunda öldü!"
Marinette yerde iki büklüm, duyduklarını hazmetmeye çalışırken; Adrien'ın adeta kulakları çınlıyor, öğrendikleriyle gözleri kararıyordu. Hareket edememesi ayrı bir durumken, şu an Marinette'i göremiyordu bile.
Lila'nın korkunç kahkahası son bulurken, neredeyse cansız bir şekilde yerde yatan Marinette ile ilgilenmeyi bırakıp Adrien'a geri dönmüştü.
"Sana iki seçenek ve tek şans veriyorum Agreste."
Tek el hareketiyle yılanlar daha da sıkıca Adrien'ı sardıklarında, çırpınmayı kesmek ve Lila'ya bakmak zorunda kalmıştı.
"Ya ölürsün, ya da bana yardım edersin."
Adrien öfkeyle karar verip her şeyi mahvetmek yerine, eline geçen fırsatı kullanmaya karar vererek düzgün düşünmeye çalıştı. "Yardım derken?"
Lila güldü. "Onca yıldan sonra hâlâ hiçbir şey bilmediğini görüyorum... Hemde anılarını geri getirmeme rağmen."
"Boş lafları kes Lila." dedi Adrien, kararlı bakışlarını milim oynatmadan Lila'nın karşısında duruyordu.
Lila yeniden kahkahalarla gülmeye başladı. "Böyle sefil bir haldeyken bile güçlü durma çaban çok acınası."
"Buradan çıktığımda acınası halde kimin olduğunu göreceğiz."
"Buradan? Çıkmak? Adrien, Adrien, Adrien... Gerçekten hâlâ o saf, küçük çocuksun."
Ağzından akan kanlarla nefes almakta zorlanan Marinette bir kez daha öksürdü. Öğrendikleriyle zihni biraz daha karışıyor, tüm bu bağlantıları kurmakta zorlanıyordu. Yine de şimdi burada ölmeyi bekleyecek değildi, bir şey yapması gerekiyordu. Hem kendini, hem Adrien'ı bu cehennem çukurundan çıkarması gerekiyordu ama nasıl?
Önüne düşen kutuyla tüm düşünceleri dağıldı. Büyük değildi ama ufacık da sayılmazdı. Üstündeki sembol tanıdık geliyordu. Uzanıp kutuyu açtığında kırmızı bir ışık, Marinette'in etrafında dönüp durmuştu. Egosu gözlerini kör eden Lila ise ardında olanlardan habersiz hâlâ Adrien'la konuşuyordu.
Kırmızı ışık sönüp ardında tuhaf sayılabilecek bir yaratık kaldığında Marinette daha fazla sorgulamamaya karar verdi.
"Ben Tikki, Uğur Böceği mucizesinin kwamisiyim. Tanıştığıma memnun oldum Marinette."
Marinette yorgun gözlerle karşısındaki kwamiye baktı. Giderek tüm enerjisini kaybettiğini hissediyordu.
"Beni iyi dinlemelisin Marinette. Ben yaratım kwamisiyim ve Lila'dan kurtulmanız için tek seferlik bile olsa bir güç yaratabilirim ama bunun için yardımına ihtiyacım var."
Marinette anladığını gösterircesine usul usul kafasını salladı daha fazlasına gücü yetmiyordu.
Tikki bundan güç alarak kutudaki küpeleri teker teker Marinette'in kulaklarına taktı ve yeniden karşısına geçti. "Sana gücümü verebilmem için 'Benekler' demen gerek. Söz veriyorum daha iyi hissedeceksin-"
Bir anda tüm ormanı kaplayan Adrien'ın çığlığıyla daha fazla vaktinin olmadığını anladı Marinette. Son gücüyle bedenini çimlerden ayırırken fısıldadı. "Benekler."
Tikki'den çıkan parlaklık bedenine işleyerek ona yeni bir kostüm ve bolca güç vermişti. Az önceki haline göre kat ve kat daha iyi hissediyordu. Ayağa kalktı ve Tikki'nin söylediklerini hatırlamaya çalıştı. Ona yardım edeceğini söylemişti ama nasıl?
Yeniden bir çığlık sesi kulakları çınlattığında, "Adrien!" diye bağırarak koşmaya başladı Marinette. Lila şaşkın bir halde kendisine dönerken beklenmedik bir anda etrafı kırmızı ışık patlaması kapladı. Işığın kaynağı olan Marinette sönen ışıkla Adrien'ın kollarına düşüp mucizenin gücünden arınırken her şey normale dönmüş ve Lila yok olmuştu.
3 veya 4 ay olmuş olması gerek bunca zaman beklettiğim için üzgünüm sanırım her marichat kitabım bir gün buna mağdur kalacak
Görüşmeyeli nasılsınız? Bölüm sizi biraz olsun tatmin edebildi mi?
Sizi severem 💙
Vebizdolunayayelkenaçtık🌿
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deux Royaumes
Fanfictionİki Krallık • Marichat au Marinette tepkili adımları ile önden ilerlerken, Kara Kedi onun bu haline gülerek yandaki gül çalılığındaki en kırmızı gülü almış ve genç prensesin peşine takılmıştı. Hızlı adımlarıyla önüne geçtiğinde, Marinette durmak zor...