Bence Marinette ve Kara Kedi arasındaki ilişkiye dikkat ettiğiniz kadar arka plandaki hikayeye de odaklanın :))
Tüm canlılığından arınmış kırılgan beden, sanki bir süs eşyası gibi hareket etmeden günlerdir yumuşak yatakta yatmaya devam ediyordu.
Sanki gözleri açılmamak üzere mühürlenmiş, nefesi fark edilemeyecek düzeyde kalıp herkesi korkutmaya ant içmişti.
Kulaklarındaki küpeler parlaklığını kaybetmiş şifacılar ise kralın karşısında mahçup kalmaya devam etmişlerdi. Eşi gibi kızını da kaybetmenin eşiğinde olan kral ise savaşı iyice harlıyor ve Adrien'ı zor durumda bırakıyordu.
Sağlık durumu kendisininde iyi değildi. Ormanda yaşananlardan sonra tuhaf sanrılar ve rüyalar görmeye başlamış ani baş ağrılarıyla kendini yatakta buluvermişti çoğu zaman. Kral danışmanı Nathalie birçok kez savaşla kendisinin ilgilenebileceğini söylese bile ona hâlâ güvenememesi sağlını riske atmasına neden oluyordu. Saraya güvenebileceği yeni birini getirmekte kararlıydı ancak bu haldeyken fazla bir şey yapamıyordu.
Bu süre zarfında ne Kagami ne de Nino iyi haberler getiriyorlardı. Savaş gittikçe harlanıyordu ve Marinette'in durumu hiç iyi değildi. Her şeyin iyi olacağını düşünürken bir anda tepetaklak olmuşlardı.
"Kralım." diyerek selam veren Nathalie'nin soğuk ifadesinde her zamankinden farklı olarak endişeli gözler görmek oldukça ürkütücüydü.
"Evet, Nathalie?"
Adrien boğazını temizlemek zorunda gibi hissetti. Sesi çok tuhaf çıkmıştı. Aklında oynanan oyunlar onu iyice güçten düşürüp hasta etmişti ve anlaşılan içtiği hiçbir ilacın etkisi görülmüyordu.
"Cheng Krallığı'nın Kralı geldi. Sizinle görüşmek istiyor."
Adrien oturduğu yerde dikleşti ve kafasını sallayarak onu içeri buyur etmelerini söyledi. Birazdan içeri girecek olan kişi müttefiğiydi. Savaşı başlatan kişiydi ve Adrien olacakları az çok tahmin edebiliyordu.
"Majesteleri." diyerek selamladı onu Kral. Bir kral tarafından böyle anılmak tuhaf olsa da aynı şekilde Adrien da karşılık verdi. Unutmaması gereken şey unvanların eşit olduğuydu. Kendini ezdirmemeliydi.
"Son zamanlarda sağlığınızla ilgili sorunlarınız olduğunu duydum, en içten duygularımla şifanızı diliyorum." diyerek söze başladığında Adrien sabırsızca teşekkür etti ve onun nasıl olduğunu sordu. Olabildiğince çabuk formalitelerden kurtulmak istiyordu. Bu yapmacık hareketler gerçekten bunaltıcıydı.
İkilinin çaylarını tazelemek için gelen hizmetliyle konuşmalarının kesilmesinin ardından Adrien, herkesin çıkmasını istedi. Yalnız kaldıkları anda ortam birden ağırlaşmıştı.
"Adrien," dedi Kral bir baba edasıyla. Yapmak istediği şey tam olarak neydi, bilinmezdi ancak bu kesinlikle Adrien'ın hoşuna gitmemişti.
"Biliyorsun şu an bir savaşın içindeyiz. Babanla yaptığımız planlarla neredeyse kazanmak üzereydik. Kaybından dolayı sana biraz zaman vermek istedim ancak artık buna devam edemem. Uzun zamandır aynı bölgede sıkışıp kaldık, askerler ilerlemeye devam edemiyorlar ve bu sadece bizim kayıp demek. Askerlerini benim emrime verirse-"
Adrien sakince sandalyesinden kalkarak asla pis olmayan dudaklarını peçeteyle nezaketen temizledi. Kral'a bakan gözleri, aynı o gün babasına baktığındaki gibiydi. Sabrı buraya kadar dayanabilmişti.
"Önerileriniz ve beni düşündüğünüz için teşekkürlerimi sunarım. Ancak unutmayın ki, bizim ilişkimiz sadece müttefikliğe dayanıyor. O yüzden rica ediyorum, herhangi bir samimiyete gerek yok."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deux Royaumes
Fanfictionİki Krallık • Marichat au Marinette tepkili adımları ile önden ilerlerken, Kara Kedi onun bu haline gülerek yandaki gül çalılığındaki en kırmızı gülü almış ve genç prensesin peşine takılmıştı. Hızlı adımlarıyla önüne geçtiğinde, Marinette durmak zor...