Yönetim katına geri döndüğümde, korkulu rüya katımda başkan olduğum aklıma gelince yüzümde kocaman bir gülümseme oluştu. Bu gülümsemenin ömrü, Burak'ın kapısını görene kadardı.
Neredeyse tüm kat boştu. Etrafıma kısaca baktıktan sonra, son bir cesaret ile kapıya yaklaşırken Burak kapıyı açmış, nefes nefese bir halde bana bakıyordu..
Ne yapıyorsun kız sen içerde?
"Nil.." diye seslendiğinde adımlarımı hızlandırıp aramızdaki birkaç adımlık uzaklığı yok etmiştim.
"Geldim Burak bey, Semih ile konuştum kusura bakmayın." dediğimde gözlerini bir hışımla sımsıkı kapattı. "Başınız mı dönüyor?" diye sorduktan sonra gözlerini hala açmadığı için kolundan tutup daha dikkatle bakmaya çalıştığımda bir adım geri çekildi.
Omzumun üstünden ofisi kontrol edip, içeri geçmem için bir adım geriye atıp eliyle ofisin içini gösterdi.
Sende bir gariplik var ama hadi hayırlısı aşkom..
"Burak bey, iyi misiniz?" diye sorarken çok uzaklaşmamış hala odanın ortasında dikiliyordum. Bileğimden tutup beni koltuğa doğru götürdükten sonra kendisi de dibimdeki sehpanın üstüne oturdu.
Canım orada yemek falan yiyorsundur sen belki, şimdi Allah muhafaza taş gibi squatlı popon..
"Nil.." diyerek beni düşüncelerimden çıkardığında bir anda utandım..
"Efendim Burak bey?" dediğimde çenesini sıktı.
Canım Nil, herhalde bu sefer kovuldun ya..
Ya Semih, seni ne halt yemeye dinledim ben acaba ya? Kendi iq seviyen kendine yetmezken senin.. Gerizekalı Semih, çıkar çıkmaz ilk işim seni gebertmek olacak, Dubai direkt uçuş bulup seni öldüreceğim Semih..
"Şu an Semih'e kızıyorsun, ona güvendiğin için kendine sinirlisin değil mi?" diye sorduğunda bakakaldım.
"Siz gerçekten telepati yapabiliyor musunuz?" diye sorduğumda bakışlarını yere eğmişti. Yüzünde sola hafif kıvrılan dudağı ile bakarken bir yandan ayağındaki iki maaşım kadar olan kundurasının ucunu tık tık yere vuruyordu.
"Ben telepati yapmıyorum." dedikten sonra bakışlarını kaldırdı. "Ben görüp görebileceğin en kahpe insanım sadece." dedikten sonra yüzünde anlamlandıramayacağım bir ifadeyle bana bakmaya başladı.
Bak aşıksan söyle, değilsen bekleme yapmayalım.
Böyle anlarda ben çok geriliyorum, çişim falan geliyor yapma ne olursun..
"Şu an ne dediğinizi anlamıyorum." dediğimde cebindeki telefonu çıkarıp elime koydu.
"Arasana Semih'i." dedikten sonra sehpadan kalkıp odanın ortasına doğru yürüdü.
Burak'ın telefonunu elime almış, arayacakken tekrar bana döndü.
"Kendi telefonundan ara Semih'i." dedikten sonra gözlerimin içine baktı.
Kardeşim niye kendi telefonunu veriyorsun o zaman bana ya?
Hassiktir bu adam gay mi?
Ay inanmıyorum..
Semih ile arası da iyi..
"Ay!" diye dudaklarım arasından çıkışını engelleyemediğim bir tepki verdiğimde, bana baktı.
"Ne ay?" Diye sorduğunda gülesim geldi.
"Ben saygı duyarım Burak bey.." derken iki elimde de telefon varken, ellerimi havaya kaldırmış teslim olur gibi durmuştum..
Ah be, Burak tam aşık olmak üzereydim sana..
Bende diyorum neden Semih hiç kıskanmıyor ağlamıyor..
"NİL!" diye tepki verdiğinde şaşırmış gibiydi. "Ne düşündüğünü az çok tahmin edebiliyorum şu an.." dedikten sonra hızlı adımlarla yanıma geldi. Telefonumu elimden alıp rehberi açtı. "Sana inanamıyorum, gerçekten Yavşak Semih diye mi kaydettin?" derken yüzüme bakıyordu.
Kardeşim nasıl kaybedeceğimi sana mı soracağım ya?
Telefonu bana tekrar uzatıp, "ara." Diye mırıldandı.
Ay Semih, tüm gün bir şekilde karşıma çıktın durdun yettin bugün bana.. Numaranın üzerine tıkladığım anda, Burak'ın telefonunun çalmasıyla elimdeki telefonu tam uzatacakken ekrandaki yazı gözüme çarptı.
Finans Nil
"Aaa, Semih telefonunu mu unutmuş, nasıl ya?" diye düşünüyorken, bir anda aklıma gelen ihtimal ile kafamı yavaşça Burak'a çevirdim.
Müdür odasına gelen, okulda yemediği halt kalmamış ama müdür odasına girince süt dökmüş kediye dönen yavşak öğrenciden hiçbir farkı yoktu.
"Sakın bana Semih gibi davrandım deme." dediğimde hala ayağa kalkıp bir yumruk atmadığım için kendime sinirleniyordum.
Ellerimi sıkmış oturuyordum, öyle bomboş adamın yüzüne bakıyordum.
Az önceki konumuna gelip sehpanın üstüne tekrar oturup ellerimi tuttu.
"Çek ellerini." dediğimde sesim kendi kulağıma bile buz gibi gelmişti.
"Nil?" dediğinde gülerek yüzüne baktım.
"Çok eğlendiniz mi Burak bey?" diye sorduğumda resmen yüzünün karardığını gördüm.
Ne rezillikler yapmıştım ben şimdiye kadar, çoğunu hatırlamıyordum bile.. Günde 1000 kere ilanı aşklar, yaptığım rezillikleri anlatmalar... Her birini tek tek anlatmış, sonra da adamın yüzüne bakarak hayatıma devam etmiştim.
"Nil, seninle eğlenmedim." dediğinde kahkaha attım.
Attığım kahkahada bile Burak'ın durup durup gülmeleri, bana bakıp sırıtmaları film şeridi gibi aklımdan geçmeye başladı.
Başım savrulacak derecede dönüyordu.
Ve şu an yazıp yardım isteyebileceğim bir Semih yoktu.
"Semih nerede? Ve bunca gündür neden bana ulaşmaya çalışmıyor?" diye buz gibi bir sesle konuşmaya devam ettiğimde kısaca bana baktı.
Nasıl görünüyordum bilmiyorum ama odanın köşesindeki sebile gidip su koyduğuna göre bayağı kötü gözüküyor olmalıydım.
"Su falan verme, fesih kağıtlarını hazırla. İstifa ediyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vadeli Mevduat | yarı texting
ChickLit{TAMAMLANDI}+905436: Nil hanım, sanırım mail bulut sisteminde bir sıkıntımız var, mesai başladığından beri dört kez mail attım ancak size iletilmiyor, sabit telefonu da açmıyorsunuz. + 905436: Bugün kredi verdiğimiz şirketin yıllık bilançolu gelir t...