Kızım Nil! Yaparsın kızım sen! Şu kaşa, şu göze, şu endama bir bak yahu!Kaşlarımı düzgün alamamışım, sol kaşım resmen yamuk..
Olsun! Ben böyle de baya güzelim!
Tuvaletteki aynada yansımama bakarak kendimi gazlamaya çalışıyorum, Semih'in sırf bana yazamasın diye üstüne on bin tane iş kitleyen flörtüm olduğu için her şeyi kendi kendime halletmek zorundayım.
Flörtüm..
Aynen öyle kardeşim, benim flörtüm..
Sakin kızım ya, sakin. Halledeceğiz!
NE ZAMAN ABİ NE ZAMAN?
Hem sanki daha önce yapmadığın şey.
Ne düşünüyorsan hiçbir filtreden geçirmeden, adama tık tık mesaj atan sendin. Yaparsın yine..
Bir saniye ya..
Niye ben ne düşünüyorsam söylüyorum ama Burak'ın ne düşündüğünü bilmiyorum?
Çak kız!
Unutma ki vizyonun ve misyonun nereden açık bulursan oradan dalmaktır!
Bekle Burak efendi ya, sen zeytinyağı isen ben soğuk sıkım has İznik zeytinyağıyım!
Aynada kendime son kez baktıktan sonra elimde hazırladığım dosyaya kısa bir bakış atıp lavabodan çıktım. Unutma kızım, açık bulduğun yerden saldır.
Kapısının önüne geldiğimde özgüvenim hafiften çıtırdarken çok beklemeden kapıya tıkladım. İçerden gel sesi duymamla yüzümde gülümseme oluştu.
Ya bismillah Nil, bir dur hemen salma kendini.
"Evet Derya Hanım.." diye karşısındaki kıza onay verirken bakışları bana kaymıştı. Nasıl da saygılı, nasıl da efendi! Derya kafasını çevirip kısaca bana bakıp tekrar Burak'a dönmüştü. İşine bak kız sen, iki dakika flörtü keseceğim şurada.. "Bu şekilde hazırlayıp teslim edebilirsiniz planı, son halini mailime yollayın lütfen." Dedikten sonra Derya'nın çıkışını izlemiştim.
Bakışlarım tekrar Burak'a döndüğünde az önceki resmî halinden eser yoktu. Yüzünde minik bir gülümseme ile bana bakıyordu.
"Buyurun Burak bey, istediğiniz evrak." diyerek elimdeki dosyayı uzattığımda dudaklarını ısırıp sinirle tek nefeslik bir şekilde gülümsedi.
Yemin ediyorum bu adama sinirle gülmek çok yakışıyor, ben çok aşık olduğumdan değil.. Elimden dosyayı aldıktan sonra, kapağını açıp kısaca bakış attıktan sonra altına imzasını atıp dosyayı kendi önüne doğru çekti.
"Buraya da senin imza atman gerekiyordu yalnız.." dediğinde masaya yaklaşıp kafamı eğdim ama dosyayı önüne çektiği için göremiyordum.
"Verir misiniz bir okuyayım?" dediğimde dudakları arasından "cık" sesi çıkartıp bakışlarını bana çevirdi.
"Gel buradan bak." parmaklarıyla hemen yanını işaret ediyordu. "Çünkü büyük ihtimalle atladığın bir madde var." dediğinde sinirle ofladım.
Hay senin belgene de, imzana da..
Bitmedi gitti.
"Hasbinallah ya.." diye mırıldanırken masanın etrafından dolaşıp yanına gelmiştim.
Masanın üzerindeki belgeyi görmek için eğildiğimde sandalyesini hafifçe geri çekip, beni belimden tutup kucağına çektiğinde dudaklarım arasından kaçan çığlıkla yüzünde kocaman bir gülümseme oluştu.
"Burak, napıyorsun?!" diye fısıldadığımda gülerek bana yaklaştı.
"Bak, yakın olunca nasıl da biliyorsun nasıl sesleneceğini.." dediğinde yüzüm nasıl bir şekil aldı bilmiyorum ama gülerek konuşmaya devam etti. "Dedim ya elbiseni yakından göreyim diye.." diye fısıldadıktan sonra elini bacağıma koydu.
Beynim 404 not found artık..
"Burak biri gelir, bırak beni.." dediğimde sanki bırak dememişim gibi burnunu boynuma yasladı.
"Nil.." diye seslendiğinde nefesi boynuma çarpmıştı. Boşta kalan elimi omzuna koyduğumda belimdeki elini daha da sıkılaştırdı. "Sen niye böyle güzel kokuyorsun?" diye sorup boynuma bir öpücük kondurduğunda gözlerim kapandı.
Başımı, çeneme değen saçlarına yasladığımda boynuma bir öpücük daha kondurdu.
Bacaklarımdaki elinin boynuma çıktığını hissetmemle derin bir nefes aldım.
Kalbim yerinden çıkacak, lütfen durur musun? Bak çok rica ediyorum..
"Buraak.." diye mırıldanarak seslendiğimde sonunda boynumdan çıkmıştı.
"Söyle güzelim.." dediğinde mesajlaşırken 'anandır güzelim' dediğim an aklıma geldiği için utanıp bakışlarımı kaçırdığım an kahkaha atmaya başladı.
"Yanakların.." derken parmak uçlarını yanağıma sürtmüştü.
Nil.. Senin kesin başka rezil anın vardır kızım, unut şimdi bunu, düşünme.. İlkokul anılarını falan düşün..
Ayrıca..
Unutma, açık bulduğun yerden dal!
"Daha on dakika önce söz verdin mesajlarla dalga geçmeyeceğim diye!" dediğimde dudaklarını yanağıma bastırdı.
Sende iyi buldun beni savunmasız bırakmayı..
Aceleyle kucağından kalkıp iki adım geriye doğru attığımda hala gülümseyerek bana bakıyordu.
"Ben seninle dalga geçecek tek kelime etmedim, sen kendi kendini utandırdın!" dediğinde son 3 dakikayı düşündüm.
Diyorum ya, diyorum.. Adam dokunduğunda bende beyin namına bir gram bir şey kalmıyor ki..
"Hem ayrıca anlaşmayı tek bir şartla kabul ederim." dediğimde tek kaşı havaya kalktı.
"Neymiş o şart Nil Hanım?" derken sesi bile resmen eğlendiğini belli etmek ister gibiydi.
"Sadece ben değil, sen de ne hissediyorsan yazacaksın mesajlarda." dediğimde yüzümü bir süre inceledi.
"Anlaştık." derken gözlerimin içine öyle bir bakıyordu ki, kaçmazsam çok fena şeyler yaşayacağımıza emindim.
Nil, its the alert, run yani..
"Benim çok işim var, patronum çok uyuz biri, ben kaçtım!" dedikten sonra hızlı adımlarla odadan kaçmak için hareketlendim.
"Akşam Semih, sen, ben yemek yiyeceğiz. Mesai bitince çıkma şirketten." dediğinde arkama dönüp bakmak istesem de en doğrusunun odadan çıkmak olduğunun bilincindeydim.
Ben de öyle yaptım..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vadeli Mevduat | yarı texting
Chick-Lit{TAMAMLANDI}+905436: Nil hanım, sanırım mail bulut sisteminde bir sıkıntımız var, mesai başladığından beri dört kez mail attım ancak size iletilmiyor, sabit telefonu da açmıyorsunuz. + 905436: Bugün kredi verdiğimiz şirketin yıllık bilançolu gelir t...