41. Bölüm - evlenelim

13.1K 988 88
                                    

Gelin odasında Semih'in seçtiği elbisemi giymiş, son anda eklenen duvağımla kafamın dibine batan tel tokaları umursamamaya çalışırken kapının adeta yerinden sökülmek ister gibi yumruklanması ile kaşlarımı çatmıştım.

Semih koşar adımlarla para koparırım heyecanıyla kapıya gidip ucundan baktığında, attığı çığlık ile aklım yerinden çıkacak gibi olmuştu.

"AY MİNE TEYZEEEE!" dediğinde yerdeki halıya bakarken göz kapaklarımın git gide büyüdüğüne emindim.

Mine mi...

Sizce ben, annemi nikahıma çağırmayı unutmuş muyumdur?

Kafamı yavaşça kapıya çevirdiğimde, sanki aylar öncesinden çağırmışım gibi hazırlanan annemle göz göze gelmiştim.

Oturduğum yerden hala kalkmaya tenezzül etmediğim yetmiyormuş gibi, annem kapıyı kapatıp üstüme gelmeye başlamıştı.

"Gerizekalı kızım benim!" dediğinde derin bir nefes aldım. Sevgi sözcüğü anlayışı biraz farklı olan bir anneye sahiptim.. Yanıma gelip ben otururken sarıldığında gözlerim dolmuştu.

"Anne.." diye mırıldanırken kafamı kaldırıp annemle göz göze gelmeye çalışmıştım ama sadece dudaklarını ısırdığını görebilmiştim.

Kız ağlama ya, beni de ağlatacaksın.

"Yat kalk dua et.." diye konuştuktan sonra bana sarılmayı bırakmıştı. "Damadımın öyle bir çenesi var ki, davet etmediğiniz için ben özür dileyecektim neredeyse.." dediğinde ağlamak üzereyken gülmemi engelleyememiştim..

Burak'ın hayatıma nasıl girdiğini anlamadığım gibi, her yere nasıl yayıldığını da anlayamıyordum. Beni elimden tutarak ayağa kaldırdığında kıyafetime, duvağıma uzun uzun baktıktan sonra yanaklarımdan öptü.

"Anne özür dilerim.." dediğimde yüzüme kısaca baktı. Bakışında yaşayamadığımız her an saklı gibiydi sanki.

Çok sağlıklı bir aile hayatımız olduğu söylenemezdi, hele ki ben üniversiteye başladıktan sonra ayrılan evlerimizle tamamen kopmuştuk.

Mutsuz bir evliliğin, istenmeyen çocuğu olduğumu bilmek bana acıdan başka bir şey getirmiyordu. Ne zaman annemin evine gitsem, evlilik muhabbetini inatla reddederken şu an karşısında birazdan evlenecek bir kadın olarak durmam benim de garibime gidiyordu.

"Çok mutlu ol güzel kızım benim.." dedikten sonra yanağımdan öpmüştü.

Babamın bizden çaldığı anne kız ilişkimiz vardı.

Babam, benden hayatımı çalmıştı.

"Burak beyinsiz babanın yaptığı planlarını anlattı. Bu evliliğin çok aceleye geldiğini ama tüm kalbiyle bunu istediğini, bir şüphemin olmasını istemediğini anlattı." dediğinde kaşlarımı çattım.

Anne, sıkıntı şu ki babamın derdi ne bilmesem de Burak evlenelim dediğinde hiç hayırdır kardeşim niye evleniyoruz diye sorgulamak aklımın ucundan bile geçmemişti.

Yani evliliği tüm kalbiyle isteyen tek kişi değildi..

"Ya Mine teyzeeee!" diye aramıza giren Semih, ayrılığa daha fazla dayanamıyormuş gibi anneme sarılmıştı.

"Deli oğlanım benim.." diyen annem, dönüp Semih'e sarılmıştı.

Dakikalar sonra kapı tekrar çaldığında, gelenin Burak olduğunu biliyordum.

Kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu..

"Hadi bakalım, biz çıkalım.." diyen annemin ardından, Semih çingenelik yapamadığı için üzgün suratıyla bana bakmış, ardından kapıyı aralık bırakarak çıkmışlardı.

Çok samimi söylüyorum, kalbim yerinden çıkacaktı.

Kapıyı tamamen açan Burak, yüzünde daha önce görmediğim bir gülümseme ile bana bakıyordu. Kapıyı elinin tersiyle iterken, bakışlarını bir an olsun üzerimden çekmemişti.

Sen bu kadar dikkatli bakarsan, aşağı cesedim gider aslanım..

"Çok..." dedikten sonra ne diyeceğini bilemiyormuş gibi duraksamış, adımlarını da inat olsun gibi yavaşlatmıştı. Ben olduğum yerden ne bir adım ileri atabiliyordum, ne de bir adım geri gelebiliyordum. Alt dudağını ısırdıktan sonra kafasını hafifçe sağa yatırıp baktığında bacaklarımın titrediğini hissediyordum.

Üzerine tam oturan siyah takım elbisesinin parlak yakaları, ilk kez gördüğüm papyonlu hali ile gerçekten dergi kapağına koysak mankenleri işsiz bırakırdı.

"Nil.." diye fısıldadığında bana bir adım daha yaklaşmıştı. Şimdi aramızdaki mesafe daha azdı. Elini yavaşça havaya kaldırdığında sanki beni dansa davet ediyor gibiydi. Titreyen elimi kaldırdığı avucuna bıraktığımda beni kendisine yavaşça çekip, elini belime koymuştu.

"Hoş geldin.." dedikten sonra alnıma bir öpücük bıraktığında hala konuşamadığım için kendime kızmakla meşguldüm. Gözlerim kapandığında yanağıma değen dudakları ile mest olmuş gibi hissediyordum. "Hayatıma hoş geldin.." dedikten sonra diğer yanağıma da bir öpücük kondurmuştu.

Burak, its the alert.. Ve ben ayağımdaki topuklular ile koşamam..

Gözlerimi açtığımda dudaklarıma çok yakın bir mesafede duruyordu.

"Aşağısı biraz kalabalık. İstemediğin an çıkar gideriz." Dediğinde yüzüne bakakaldım.

Basın için, bir yalıda nikah kıydığımız yetmiyormuş gibi bir de misafir kalabalığı mı vardı?

"Ayhan bey aşağıda.." diye devam ettiğinde kaşlarımı sinirle çattım.

"Burak, babamın benimle derdi ne? Sen beni neyden kurtarmaya çalışıyorsun?" diye sonunda sorduğumda sanki çok romantik bir şey söylemişim gibi yüzünde huşu dolu bir gülümseme belirdi.

Kafasını eğip, sus çizgime bir öpücük kondurduğunda gözlerimin kapanmasına engel olamadım.

"Bunu nikahtan sonra konuşuruz.." dedikten sonra parmaklarımı parmaklarına geçirdi. "Şimdi gidip, evlenelim mi?" diye sorduğunda gülmemi engelleyemedim.

"Evlenelim o zaman.."

Vadeli Mevduat | yarı texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin