26. Bölüm - hatır gönül

16.5K 1.1K 95
                                    


Gerçek Semih: ne demek babamla ve burakla akşam yemeği yiyeceğiz

Gerçek Semih: Bana tahminen ne zaman haber vermeyi düşünüyordun

Gerçek Semih: davetiyeni atardın nil 

Gerçek Semih: hızlı olmuş böyle

Gerçek Semih: Gerçekten şu an hayretler içerisindeyim

Nil: Ya saçmalama diyorum sana

Nil: kaç kere daha anlatacağım aynı şeyi bilmiyorum ki aqqqq

Nil: bak delirmek üzereyim zaten

Nil: bir dur da ne halt yiyeceğim onu söyle bana

Nil: bana akıl ver diye geldim yazıyorum, zaten çok vaktim yok

"Tıkır tıkır mesaj yazdığına göre Semih'e durum analizi yapıyorsun diye düşünüyorum?" diyen Burak ile kafamı şoför koltuğunda oturan zeytinyağı şişesine çevirdim.

Maalesef araba süremeyecek kadar kafam dağınıktı ve onun arabasında gidiyorduk.

Aynen baba ya, sadece iş arkadaşım.. Böyle nispet yapar gibi bir de arabasında geliyorum falan ama.. Asla seni sinirinden kudurtmak, şekerini fırlatmak gibi bir amacım falan yok..

being hayırlı evlat like that yani babiş.

ulan tam plaza kızı oldun Nil.. Türkçe ve İngilizceyi aynı anda katletmeler falan... Ben iki güne 75 derece laktozsuz sütlü extra fındık aromalı vayt çaklıt mocha da isterim..

"Sen iyi bilirsin tabii, durum analizlerimi gizliden gizliye çok fazla dinlediğin için.." dediğimde sesimde bariz bir kırgınlık vardı. Her ne kadar görmemeye çalışsam da, unutmaya çalışsam da, kendimi kandırılmış hissediyordum.

Her gün, sanki arkadaşıma yazıyormuş gibi yazdığım mesajların aslında platonik olmaya başladığım patronuma gittiğini görünce istemsiz olarak kendimi sanki sokak ortasında çıplak kalmış gibi hissetmiştim.

Ama şöyle de bir gerçek vardı..

İstanbul'a dönüp mesajları tekrar okuduğumda kahkahalarıma engel olamamış, bol bol eğlenmiştim.

İtiraf bitti, dağılalım.

Hem de kendi rezilliklerime rağmen..

Sırf bu yüzden de biraz görmezden gelebiliyordum..

Kelaynak herif ya.. Neyi istiyorum demişsem saniyesinde yapmış, bunu da bana asla hissettirmemiş..

UUUUIIIYYY YİNE TEHLİKELİ SINIRLARDAYIZ KIZIM NİL, TURN BACK TURN BACK.

"Kendimi affettireceğim." diye kendinden emin konuştuğunda bakışlarım direksiyondaki ellerine kaydı.

Yüce yarabbim ya, bu adama şeytan tüyü sanki biraz fazla kaçmamış mı? İşine karışmak gibi olmasın tabii ama.. Bakınca insanın içi bir hoş oluyor.

"Dokuz ay sonra masada kolilerimi toplarken göz yaşlarını nereye sileceğini düşün sen." dediğimde dudakları arasından tek nefeslik dalga geçer gibi bir gülüş döküldü.

Hayırdır aslanım komik bir şey mi söyledik?

"Dokuz ay sonra kolilerini toplamayacağına eminim." dedikten sonra sanki sesimi bastırmak ister gibi radyonun sesini yuvarlak olan tuşu döndürerek arttırdı.

Canım.. Sen beni bastırabileceğini mi sanıyorsun.. İzle şimdi şovu..

"Kemal bey hakkında ne düşünüyorsun?" dediğimde trafik ışıklarını kontrol edip bana döndü.. 

"Kemal ne alaka?" dediğinde sırıtmamaya çalışarak elimdeki telefona bakmaya başladım.

"Bilmiyorum ki, bugün yemeğe davet etti aslında beni ama müsait değilim dedim. İyi biriyse yani bileyim." dediğimde kafasını sola yatırarak kütürdetti.

Hey maşallah canım hayatın boyunca hiç kütletmemiş miydin?

Ay ya da kırılmış olmasın? Dur canım sen daha lazımsın..

"Soytarının tekidir, kovacağım zaten onu." dediğinde kahkaha attım. "Zaten kimin yanında olduğun belli." diye kendinden emin konuşmaya devam ettiğimde sinsice gülümsedim.

"Tamamen hatır gönül için. Kendini bir şey sanma." dediğimde tam bana dönmüştü ki arkadaki araba yedi ceddimizi andığına dair uzunca kornaya bastığında kafasını tekrar yola çevirdi.

Ben bu akşam karışık kebap yemek isterken, babamın seçtiği antin kuntin mekanlardan birine gelmiştik.

Ya bu zenginlerin alayı mı böyle gereksiz mekanlara para dökmeyi sever, anlamıyorum ki..

Bebeğim canım kendim, sana bir kötü haberim var.

Sende zenginsin mlsf.

Arabadan indikten sonra Burak hızlı adımlarla yanıma gelmiş elini belime koymuştu. 

Sahil kenarındaki restoranın kapısına kadar kısa bir yürüme yolumuz vardı.

"Bana bak, restorana girmeden çek elini. Yoksa elini iteceğim ve rezil olacaksın." diye dişlerim arasından mırıldandığımda bir sağımızdan bir solumuzdan güzel giyinmiş olan garsonlar çok hoş geldiğimize dair bir sürü cümle söylüyordu.

Hoş bulduk kardeşim ama lütfen bir yol verin.

"Babanı delirtmek istiyor musun?" diye mırıldandığında yemin ederim Burak'ın gözlerinden kendi gözlerimin ışıltısına şahit oldum.

Babamı kudurtmak için Marsta iki hafta yemeksiz susuz yaşamayı bile kabul ederdim.

"Bakışlarından cevabımı aldım. Bu akşam bana ayak uydur. Çünkü Ayhan Toç'u delirteceğiz." dedikten sonra belimdeki elini çekip parmaklarımı avcunun içine aldı.

Ve biz o an, restoran kapısına giden yolu bitirmiş ve içeri girmiştik.

Hello babiş!


Vadeli Mevduat | yarı texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin